Hadislerle örnek verdi ve o soruyu sordu

Hadislerle örnek verdi ve o soruyu sordu
Zaman Gazetesi köşe yazarı Al Ünal, hizmet hareketine yönelik mesnetsiz suçlamalarda bulunan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'e ülkenin dini yönden getirildiği boşluğu hatırlatarak 'Diyanet ne yaptı?' sorusunu sordu.

İşte Ali Ünal'ın Zaman Gazetesi'nde yayınlanan o yazısı:

Vicdan ve insaftan nasibi olanın Camia hakkında söyleyemeyeceği bir söz varsa, o da, Camia'nın milletin maneviyatını çaldığı iftirasıdır.

Bu iftirayı atabilen bir DİB Başkanı ise, önce, Camia'nın müesseselerine ibadetsiz giren yüzbinlerce gencin çok büyük çoğunluğu o müesseselerden yalnızca kendilerine üniversite ve iş kapılarını açacak yeterlilikle değil, aynı zamanda ibadetlerle ve ahlâkî faziletlerle donanmış olarak ve zararlı alışkanlıklara düşmekten korunarak çıkar ve aynı hizmetler belli ölçülerde 160 ülkede verilirken, DİB'in oldukça zengin vakfı ve 100 bin kişiye yakın kadrosuyla orantılı olarak nesillerin ahlâk ve maneviyatına gerçekten hangi önemli katkıda bulunduğunu varsa vicdanına sorması gerekir. Ayrıca, bugün ülkemizde Din, ilim ve kültür adına DİB ve ilâhiyatların ne ölçüde müsbet tesir ve katkı sağlayabildiği de tartışmaya açıktır. Tabanda halkın ahlâk ve maneviyatına ciddî hizmet veren ve haklarında Görmez'in, R.T. Erdoğan gibi, sanki hizmetlerine katkısı olmuşçasına konuştuğu cemaat ve tarikatların Bediüzzaman Said Nursî, Süleyman Hilmi Tunahan, Ali Haydar Efendi, Abdülaziz Bekkine, Mehmed Zahid Kotku, Sami Ramazanoğlu, Muhammed Raşid Erol, Fethullah Gülen, Mahmud Ustaosmanoğlu, Abdülbaki Erol gibi rehberlerinin DİB'de ve ilâhiyatlarda yetişmemiş olmaları bile, bu milletin maneviyatına gerçekte kimlerin hizmet edip, onu kimlerin çaldığı konusunda bir fikir vermiyor mu? İkinci olarak, Görmez'in acıklı tarihinden bahsettiği DİB, acaba tarihinde şu anda kendi başkanlığı altında, hem de daha düne kadar kimi mensuplarının teşkilatından DİNAYET olarak bahsettiği bir siyasî iradenin yönlendiriciliğine maruz kaldığı ölçüde siyasî yönlendiriciliğe maruz kalmış, yani, daha acıklı bir duruma düşmüş müdür?

AKP iktidarları döneminde ülkenin uğradığı ve cuma günkü yazımda resmî istatistiklerle bazı boyutlarına temas ettiğim, esasen istatistikî rakamlara ihtiyaç göstermeyecek ölçüde apaçık ahlâkî?manevî erozyona bir de hadis-i şerifler çerçevesinde bakalım ve DİB Başkanı Görmez, ne ve kimler adına konuşuyor, bir de öyle ortaya çıksın.

Hadis kaynaklarında fitneler veya Kıyamet alâmetleri başlığı altında Âhir Zaman'da ortaya çıkacak veya azgınlaşacak başlıca şu menfî gelişmelere karşı ikazda bulunulur: Devlet malı ve makamları ganimet gibi görülür. Anne?baba hukuku gözetilmez. Dinî bilgiler dünyalık, makam ve mevki için öğrenilir ve Âhiret ameli ile dünyalık talep edilir. Şerli ve aşağılık kişiler Müslümanların başında idareci olur. Çeşitli isimler altında çok fazla içki içilir. Lüks ve israf artar. Şehirler büyür, taşradan gelenler şehirlerde yüksek binalar yapar, zina ve fuhuş artar. Şarkıcı kadınlar çoğalır ve meşhur olur. (En fazla bazı ilâhiyatçıların yaptığı gibi,) Ümmet'in sonradan gelenleri öncekilere lânet okur. Faizin bulaşmadığı kimse âdeta kalmaz; tefecilik artar; hediye altında bol bol rüşvet yenir; helâl?haram âdeta unutulur. Gelir dağılımında uçurumlar oluşur. Helâl para, vefalı dost ve kendisiyle amel edilen sünnet nerdeyse kalmaz. Bilgi, bilgi edinme imkânları ve yazarlar çoğalır, ama ilim ve âlim azalır. Anarşi ve insan öldürmeler artar. Âmir ve memur çok, fakat doğru iş yapan pek az olur. Sözler, genellikle yalan ve birbirine muhaliftir. Haklar, para karşılığı satılır hale gelir. Ümmetin imanı zayıf, ibadeti taklittir. Cimrilik ve zenginlere itibar artar. Haramları işleme kolaylaşır; gençler, günah işlemeye ve kötülük yapmaya çok meyleder. Göbekler büyür, uyku artar, yakîn azalır. Dedikodu yaygınlaşır; yalancı şahitlik ve boşanmalar artar; âni ölümler sık görülür.

Her biri maneviyat ve ahlâkta çöküntü demek olan bu gelişmeler, AKP iktidarlarında daha önceleri görülmediği ölçülerde artmadı mı? Bunlar karşısında DİB hangi hizmeti yaptı? Bu menfilikler ortamında en geniş çapta ahlâk ve maneviyat hizmetini veren Camia olmadı mı? Siyasî iktidarın memuru olarak bu gerçeklere gözünü, kalbini kapayan Görmez, apaçık iftirasıyla bütün bu menfîliklere hizmet etmiş olmuyor mu?

Zaman

15 Eylül 2014 11:07
DİĞER HABERLER