Hakkarideki terör saldırısı

Hakkarideki terör saldırısı -DESOB Başkanı Ebedinoğlu: Bölgenin biraz daha kaosa süreklenmek istendiğini net bir şekilde bu saldırı ortaya koyuyor. Saldırıyı kınıyoruz -HAKPAR Genel Başkanı Bozyel: Türkiyede derin ve ka
DİYARBAKIR (A.A) - Hakkarinin Yüksekova ilçesi Dağlıca bölgesindeki Yeşiltaş Karakoluna düzenlenen terör saldırısı, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde de tepkiyle karşılandı. Sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve bazı partilerin temsilcileri, saldırının meydana geldiği döneme özellikle dikkati çekiyor.
     Diyarbakır Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (DESOB) Başkanı Alican Ebedinoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Yıllardır aynı tablo ile karşı karşıyayız. Manzara yine aynı, aktörler yine rolünü oynadı şeklinde duygularını dile getirdi.
     Tam da bölgenin hem siyasi arenadaki olumlu havaya hem de barış umuduna biraz daha yaklaştığını düşündüğü bir anda defalardır aynı saldırılar, aynı çatışmalar aynı haberlerle karşı karşıya kaldıklarını belirten Ebedinoğlu, şunları söyledi:
     Devletin de, hükümetin de bunun nereden kaynaklandığını bilmesi gerekiyor. Sorunun özü, çatışmalı süreçte barışın tartışıldığı bir ortamda bir bakıyorsunuz ki bir saldırı düzenlendi. Onlarca şehit haberi ile yine bölge derinden sarsılıyor. Bu saldırıların, sadece barışı istemeyen kesimler tarafından yine yönlendirildiğini ve hayata geçirildiğini düşünüyorum. Artık barışın dilinin ortaya konması gerekiyor. Silahlar susmadan hiç bir barış ortamı sağlanamaz. Çözüm bulunamaz. Sayın Bülent Arınç daha 3 gün önce Öcalanın ev hapsini bile tartışma gündemine getirmişti. Demek ki çözüm aranıyor, çözüm isteniyor. Tartışılmayacak konular tartılışıyor. Ayrıca tartışılması da lazım. Böyle bir hava yakalanmışken, bu saldırının olması kesinlikle umutlarımızı kırıyor. Gerçekten bölgenin biraz daha kaosa süreklenmek istendiği net bu şekilde bu saldırı ortaya koyuyor. Saldırıyı kınıyoruz.
    
     -Karanlık güçler, yedikleri darbelere rağmen güçlerini koruyor
    
     Hak ve Özgürlükler Partisi (HAKPAR) Genel Başkanı Bayram Bozyel ise, Hakkaride meydana gelen olayın Türkiyenin bilinen klasiklerinden birisi olduğunu söyledi.
     1993ten bu yana ne zaman Türkiyenin önünde bir aydınlık kapı aralanır gibi olursa birilerinin çomak soktuğunu ve bunu sabote ettiğini anlatan Bozyel, şöyle dedi:
     Rahmetli Turgut Özal zamanında Bingöldeki 33 asker olayıyla süreç sabote edildi. Yine 2011 yılında benzer bir şekilde yeniden bir atılım sürecinde başbakanın talimatı ile MİTin görüşmeler yaptığının açıklanmasından sonra Silvandaki hadise yaşandı. Bu şunu gösteriyor; Türkiyede derin ve karanlık güçler, yedikleri bütün darbelere rağmen bu güçlerini koruyorlar. Bu da başbakana ve herkese büyük bir sorumluluk yüklüyor. Geri çekilmek bunların amacına ulaşmalarını sağlıyor. Öylesine bir yürüyüş olmalı ki bu güçler tezgahlarını sergileyecek güç bulamasınlar. Bu, ülkeyi daha da hırslandırmalı, değişim güçlerini daha kararlı kılmalıdır. Birkaç gün önce Murat Karayılan ilk kez Silvan olayının bir provokasyon olduğunu söyledi. Daha önce Abdullah Öcalan, Bingöl için aynı şeyi demişti. Bunlarda gerçek payı olabilir ama bu durumda PKKya da sorumluluk düşmektedir. Onlar da çok dikkatli olmalıdır bu tür tuzaklara düşmeden hareket etmelidirler.
    
     -Diyarbakır Barosu Başkanı Aktar-
    
     Diyarbakır Baro Başkanı Emin Aktar ise bu saatten sonra ölüme karşı ne söylenirse yetersiz kalacağını dile getirdi.
     Ülkede herkesin akan kanın durmasının yolunu birlikte araması gerektiğini belirten Aktar, Bunun yolu da ölüm haberi üzerinden birbirimizle nefret dolu sözlerle bakmak, bu söylemi hakim kılmak değil, buna karşın yine barış dilini bir arada yaşama ve sorunlarımızı çözme dilini esas almalıyız. Ben yaşamını yitiren bütün insanlara Allahtan rahmet diliyorum. Tam da iyi şeylerin konuşulduğu bir süreçte bu tür olayların meydana gelmesini bu topraklara barışın gelmesini arzulamayan ne kadar çok güç, ne kadar çok kesim olduğunu bize bir kez daha gösteriyor dedi.
    
     -Sorunun çözümüne katkı sunmak zorundayız
    
     Şırnak Ticaret Odası Başkanı Osman Geliş ise, Barış ortamının olmamasını isteyen kim olursa olsun, bunun önünde herkesin dik durması lazım diye konuştu.
     Bütün siyasilerin, sivil toplum örgütlerinin, tüm kesimlerin elini taşın altına koyması gerektiğini belirten Geliş, şunları kaydetti:
     Hiç kimsenin bunları görmezden gelme lüksü yok. Bir an önce bu olayların bitmesi için herkesin samimi bir şekilde sorumluluk alması gerektiğine inanıyorum. Herkesin imkanları dahilinde bu yangını söndürmeye katkı sunması ve sorumluluk alması lazım. Hiç kimse kendini bu olayın dışında görmesin. Bugün hiç bir suçu olmayan annelerimiz dizlerini döverek ağlıyorsa burada sorumluluk alabilecek herkes suçludur. Hepimiz bu sorunun çözümüne katkı sunmak zorundayız. Allah bütün ailelere sabır versin. Mekanları cennet olsun. Artık söyleyecek bir şey yok.
     Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Baykal Ertürk de, dün Diyarbakır Barosu, Tabip Odası ve emek örgütlerinin il temsilcilerinin bulunduğu bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle bir değerlendirme toplantısı gerçekleştirdiklerini söyledi.
     Son günlerde Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zananın açıklamaları üzerinden yeniden Kürt sorununun barışçıl bir diyalogla, barış sürecine dair müzakerenin başlayacağını umut ederek, bunu destekleyen bir açıklama yapmak için komisyon oluşturduklarını ifade eden Ertürk, Kürt sorununun yeniden barışçıl çözümü için adımların atılmasına dair verdiğimiz desteğe ilişkin bir konuşma metnini yazacaktık. Ama bugün Hakkariden acı bir haber aldık. Anlık bir dil değişimi, anlık bir algı değişimi var. Tam da barış için umutlandığımız dönemde süreç yeniden sekteye uğruyor. Aklıselimin galip gelmesini diliyoruz dedi.
    
     -DİTAM Başkanı Kaya-
    
     Son dönemde gerek Başbakan Erdoğanın, Leyla Zananın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlunun ve Murat Karayılanın açıklamalarına baktığımız zaman bu konuda önemli ve çözüme doğru bir sürecin açıldığını görebiliyoruz diyen Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) Başkanı Mehmet Kaya da etnik çatışmaların ve sorunların yaşandığı tüm ülkelerin çözümle ilgili sürecine bakıldığında, her zaman provokatif eylemlerin geliştiğinin görüldüğünü, bunun da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
     Kaya, 30 yıllık çatışmalı sürecin beraberinde bir siyasi ve ekonomik gücü de yarattığına işaret ederek, şöyle devam etti:
     İster istemez bu insanların hem siyasetten hem de ekonomik olarak beslendikleri bir kavga devam ediyor. Bu provokasyonu böyle değerlendirmek gerekiyor. Bunlara karşı yapılacak en önemli şey, mevcut açıklamalardan ve olumlu adımlardan ve dillerden geri durmadan aynen devam etmek. Bu tür durumlardaki provokasyonlar, sürecin doğru yolda olduğunun da bir göstergesi. Bu nedenle çözüm ile ilgili dile aynen devam etmeli ve bu tür olayları da provokasyon olarak değerlendirmenin doğru olacağına inanıyorum. Birilerini suçlayarak yeniden kutuplaşma yaratmak hiçbir çözüm yaratmayacağı gibi çatışmaları daha da derinleştirecektir.
    
     Muhabir: Meral Özdemir-Nail Kadırhan
     Yayıncı: İrfan Cemiloğlu
19 Haziran 2012 15:29
DİĞER HABERLER