Kadın kanserlerinin yüzde 25'ini oluşturan meme kanseri değişen yaşam şartlarına bağlı olarak 30'lu yaşlarda da sıklıkla görülmeye başlandı. Onkoloji Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, geçmişte her 12-14 kadında bir ortaya çıkan hastalığa, artık 8 kadında bir rastlanmanın mümkün olduğunu söyledi.
Dünyada her yıl yaklaşık 2 milyon kadına meme kanseri teşhisi konulurken Türkiye'de de her yıl 20 bin kadın bu hastalıktan etkileniyor. Kadın kanserlerinin yüzde 25'ini, tüm kanserlerin de yüzde 12'sini oluşturan meme kanseri, artık 30'lu yaşlarda da sıklıkla görülmeye başlandı. Antalya'da özel bir hastanede Onkoloji Merkezi Başkanı olarak görev yapan Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, geçmişte her 12-14 kadında bir ortaya çıkan hastalığa, artık 8 kadında bir rastlamanın mümkün olduğunu söyledi. Bunun en önemli nedenini ise yaşam şekli değişiklerinin oluşturduğunu anlatan Özdoğan, bundan dolayı her kadının 20 yaşından itibaren düzenli kontrol yapması gerektiğini ifade etti. Mustafa Özdoğan, erken tanı sayesinde meme kanserinin yüzde 90'dan fazlasının tedavi edilebildiğini belirtti.
"KADINLAR HORMONLARINA UYGUN YAŞAMIYOR"
Meme kanseri risk faktörlerinin önemli bir bölümünün, erken yaşta adet görme ve 50'li yaşlarda menopoza girme gibi vücudun östrojene uzun süre maruz kalmasından kaynaklandığını ifade eden Prof. Dr. Özdoğan, "Kent yaşamı, kadınların çalışma hayatına erken yaşta atılmaları ve kariyer hedefi nedeniyle çocuk sahibi olma şanslarını ertelemelerine yol açmaktadır. Yoğun iş temposu nedeniyle ilk doğumun 30 yaşından sonra yapılması ya da hiç doğurmama, emzirme süresinin kısalması meme kanserinin nedenleri arasında gösterilmektedir. Bununla birlikte alkol ve sigara kullanımı, menopoz sonrası aşırı kilo da bilinen en önemli risk faktörlerinden bazılarıdır. Genetik geçişli olan ve yüzde 5-7 oranında görülen meme kanserlerinin saptanması ve aile diğer bireylerinin taranması çok önemlidir." dedi.
"SİGARA DA ETKİLİ"
Prof. Dr. Özdoğan, sigara kullanımının yalnızca akciğer kanserinde değil meme kanseri üzerinde de etkili olduğunu vurguladı. Daha önce sigaranın meme kanseriyle ilişkisi olmadığı yönünde yanlış bilgi olduğunu belirten Özdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ancak son yapılan araştırmalar göstermiştir ki, sigara tüm kanserlere yatkınlığı artırmaktadır. Meme kanseri için ise özellikle daha agresif seyirli olan üçlü negatif meme ile ilişkili bulunmuştur. Son yıllarda kadınlardaki sigara içiminin artışı, agresif seyirli meme kanserleri riskini de beraberinde getirmektedir."
"MEME KANSERİNİN TEDAVİ ANLAYIŞI DEĞİŞTİ"
Günümüzde kullanılan akıllı ilaçlar ve yeni cerrahi teknikler nedeniyle meme kanserinin kadınlar üzerindeki yıkıcı etkisinin en aza indirildiğini belirten Prof. Dr. Mustafa Özdoğan, 4 farklı türde meme kanseri olduğunu kaydetti. Bunlardan hormona duyarlı meme kanserinde çok ciddi yol alındığını belirten Özdoğan, "Her reseptör pozitif denilen türde bundan 10-15 yıl önce yaşam süresi çok kısayken, bugün hem bölgesel ilerlemiş hem de metastatik hastada bile tahmini yaşam süresi ciddi oranda uzamıştır. Genetik geçişli BRCA 1-2 pozitif meme kanserlerinde yine hedeflenmiş tedaviler söz konusudur. Eğer agresif bir tutulum yoksa birkaç tane lenf bezinin alınması çoğunlukla yeterli olmaktadır. Bu da neredeyse yüzde 25 ile yüzde 50 oranında ortaya çıkacak 'lenf ödem' adı verilen kolda şişliği önlemektedir." dedi.
"MEME KANSERİNDEN TAMAMEN KORUNMAK SÖZ KONUSU DEĞİL"
Prof. Dr. Özdoğan, meme kanserinden korunmada, risk faktörlerinin ortadan kaldırılmasını önemli oranda etkili olduğunu ancak bunun yüzde 100 sağlanamadığını ifade etti. Meme kanserinden tamamen korunmanın söz konusu olmadığını altını çizen Özdoğan "Sigara ve alkolden uzak durmak, sağlıklı beslenmek, egzersiz yapmak gibi değiştirilebilir faktörler ile görünme sıklığı azaltılabilir." diyerek sözlerini tamamladı. CİHAN