"Hayvan bakımında doğru bildiğimiz çok yanlışımız var"

Veteriner Hekim Ali Güngör, bölgede yoğun olan hayvan hastalıklarına, bunların zararlarına ve toplumda doğru bilinen bazı yanlışlıklara dikkat çekti.

Veteriner Hekim Ali Güngör, bölgede görülen ya da görülmesi muhtemel hastalık ve zararlarından bahsederek, büyükbaş hayvanlarda genelde sindirim sistemi, solunum sistemi denilen sistemik hastalıklar, artı metabolik hastalıklar ve bir de bulaşıcı hastalıklar diye adlandırabileceğini söyledi. Büyükbaş hayvanlarda iklim değişmesiyle birlikte bahardan yaza, yazdan kışa geçişlerde daha çok solunum ve sindirim hastalıklarıyla sık karşılaşıldığını anlatan Güngör, şunları söyledi: "Solunum hastalıkları daha çok bulaşıcı enfeksöz hastalıklardır. Viral ya da bakteriyel kökenli oluyorlar. Hastalıklar daha çok ahıra alınma yani döneminde yazdan kışa geçişte, hayvanlarda daha çok karbonhidratça zengin yemler (arpa, kepek, buğday yemlerin) dışardan da alımı engellendiği için mecburen bu yönlü beslenmeye ağırlık verildiğinde bunun dozu aştığında bir takım sindirim bozuklukları; ishalle seyreden hatta hayvanın ayağa kalkamayacak duruma geldiği asitöz dediğimiz bu hastalık ortaya çıkabiliyor. Bu da yine kısa sürede tedavi edilmez ise ölüme yol açabiliyor. Kedi köpeklerde olan hastalıklara gelince; bu hayvanların hastalıkları gençlik hastalığı, korona kanlı ishal hastalığı, kuduz hastalığı özellikle bölgemizde görünen, görünmesi muhtemel hastalıklar arasındadır. Bunların aşı yoluyla giderilmesi mümkündür."

TOPLUMDA DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

Toplumda doğru bilinen birtakım yanlışlıklara da değinen Güngör, şu bilgileri verdi: "Birincisi vatandaş, hayvanı üşümesin diye sıcağın içine atıyor. Hayvanlarda soğuktan üşüme olmaz. Soğuktan dolayı hastalık da ortaya çıkmaz. Hayvanın strese girmemesi gerekir. Bu doğru bilinen yanlışlar arasından bir tanesidir. Buzağılarda küçük oldukları için bu durum ortaya çıkabilir ama büyük hayvanlarda soğuk ya da cereyan hayvanı etkilemez. Bazen görüyoruz hayvan ahırda hava alamaz durumda oluyor. Hava sirkülasyonu yok. Ahır gayet havadar olmalıdır. Her yerden hava alacak yapıda olması lazım. Havalandırma bacalarının, pencerelerin de açık olması lazım. Bunun tam tersini yapıyor vatandaşlar. Her tarafı kapatarak üşümesini engellediğini, hastalık bulaşmasını engellediğini düşünüyor.

Kan alma diye bir şey yoktur. Akla gelebilecek her türlü hastalık kuşkusunda vatandaş hayvanın ya kulağını, ya ayağını, ya da kuyruğunu keserek hayvana bu şekilde eziyet yapmış oluyor. Hiçbir faydası yoktur bunun. Sadece ateşli hastalıkta beyni etkileme yönünde hafif kan alarak, beyin baskısını aşan bu sıcaklığın azalması için damardan çekip alarak hayvanın ateşinini düşürmek için kan alınabilir ama bu da binde bir olur. Bu yanlış ile hayvanın kulağını, kuyruğunu keserek sağlam hayvanı sakata çeviriyorlar. Bu da doğru bilinen yanlışlar içerisindedir.

Nazar değdi denilerek tıbbi müdahale edilmesi gereken hastalıkları öteliyorlar. Hayvanın memesi şişiyor, mikrop kapıyor mastrit dediğimiz hastalık ortaya çıkıyor. Nazar değdi diyerek okuyorlar, tabi ki okumak dinimizce de bizim de inandığımız bir şey ama muhakkak bir veterinere müracaat etmeleri gerekir. Bu tür hastalıklarda da tıbbi tedavi şarttır. Bazen görüyoruz hayvanlara değişik sebeplerden dolayı sadece tuz veriyorlar. Her şeyin fazlası zararlıdır. İnsanlar da dâhil tuzun fazlası zararlıdır." CİHAN
30 Aralık 2015 10:49
DİĞER HABERLER