İlahiyatçı-Yazar Dr. Ali Demirel'in ilk yazısı dün Samanyoluhaber.com'da yayınlanmıştı.... .
Dr Ali Demirel'in ilk yazısı üç bölümden oluşuyordu. Yazının son bölümü sehven eksik yayınlanmış. Şimdi yazının üçüncü bölümü tekrar yayınlıyoruz.
ÖRNEK HAYATLAR
O (s.a.s.), kendisine yakışanı yapıyordu
Efendimiz (s.a.s.) döneminde yaşayan Kinâneli bir tüccar anlatıyor:
Resûlullah’ı Zü’l-Mecâz panayırında, “Ey İnsanlar! ‘Lâ ilâhe illallah!’ deyin ve siz de kurtulun!” derken gördüm. Hemen arkasında, O’nun üzerine toz-toprak saçarak yürüyen Ebû Cehil vardı. Avazı çıktığı kadar bağırıyor ve adım adım O’nu takip ediyordu.
Bir taraftan da “Ey insanlar! Sakın ola ki bu adam, dininiz konusunda sizi aldatmasın! Çünkü O, sizin Lât ve Uzzâ’ya ibadeti terk etmenizi istiyor!” diyerek insanları korkutuyordu. Resûlullah ise hiç ona iltifat etmiyor, ondan sıyrılmaya çalışıyor ve vakarla yoluna devam ediyordu.
Allah Resulü’nün, bir gönüle daha girebilme adına katlandığı sıkıntıları anlatırken Âmirî kabilesinden başka bir tüccar bize şu ayrıntıyı veriyor:
Câhiliyye döneminde Resûlullah’ı ben, “Ey insanlar! ‘Lâ ilâhe illallah!’ deyin ve siz de kurtulun!” derken görmüştüm. Etrafını alıp da peşini bırakmayanlardan bazıları mübarek yüzlerine tükürüyor, bazıları da üzerine toz-toprak saçıyorlardı. Bu arada onlardan bazıları, ağza alınmadık ağır sözlerle O’na hakaret ediyorlardı.
Baban hakkında endişe etme!
Derken gün yarılanınca yanına, elinde bir miktar su ile küçük bir kız çocuğu çıkageldi. Resûlullah, suyu aldı ve eliyle yüzünü yıkadıktan sonra o kızcağıza dönerek, “Kızım!” dedi. “Baban hakkında hiç endişe etme. O’na kimse galebe gelemez ve zillet eriştiremez!”
Yanımdakilere onun kim olduğunu sordum. Bana, “Resûlullah’ın kızı Zeynep!” cevabını verdiler. O zaman o, ergenlik dönemine adım atmak üzere olan aydınlık yüzlü küçük bir kız idi.” (Buhârî, Târih, 8/14)
Evet, panayırların sıcak zemininde, hakikate âşinâ bir sima bulabilmek ümidiyle yanıp tutuşan ve dışarıdan gelebilecek her türlü sıkıntıyı göğüsleyen Efendimiz, vazifesine devam ediyor ve hep kendisine yakışanı yapıyordu.