T24 yazarı Hasan Cemal, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump'ın ilk seçimde hezimete uğrayacağını iddia etti. İşte o makale...
Hiç elleşmeyin, ikisi de gidici!
İkisi de kendi sonlarına doğru emin adımlarla tıpış tıpış yürüyorlar…
İkisi de gidici!
İkisine de çoktan yol göründü.
İkisi de kendi sonlarına doğru emin adımlarla tıpış tıpış yürüyorlar.
Hiç elleşmeyin, kavga gürültü çıkarmayın, zaten kendi kendilerine gidiyorlar.
Gitsinler gitsinler!
Bir an önce siyaset sahnesinden toz olsunlar.
Çünkü özgürlüktü, hukuktu, adaletti, insan haklarıydı, eşitlikti, ikisinin de umurunda bile olmadı.
Ama artık ikisi de çöküşe yakın.
Kendi sonlarına doğru, evet, emin adımlarla yürümekteler.
İpi önce kim göğüsleyecek?
Bu şerefe önce Trump nail olacak.
Bir yanda, Amerika'da Koronavirüs'le birlikte patlayan işşizlikle yoksulluk...
Diğer yanda, ırkçılığa ve Trump'a karşı dimdik yükselen George Floyd ayaklanması...
Bu iki gelişme, 4 Kasım başkanlık seçimlerinde Başkan Trump'ı "tarihin çöp tenekesi"ne atacak süreci felaket hızlandırmış durumda.
Trump bütün seçim araştırmalarında Biden'ın açık ara peşinde seyrediyor.
Trump'ın bu saatten sonra şapkadan tavşan çıkarması ihtimali yok gibi diyen yorumlar çok ağır basıyor.
Evet, anlaşılan, Trump önce gidecek.
Trump'tan sonra sıra Erdoğan'da.
Erdoğan'a da yol göründü.
Saray'daki masasının üstüne gelen seçim araştırmalarının dili, Erdoğan'ın yakın siyasal geleceğine dair iyi şeyler söylemiyor.
Bu yüzden Erdoğan'ın vücut kimyası bozuk.
Yine Zaloğlu Rüstem gibi yedi düvele pala sallıyor.
İçte, dışta sertleşiyor.
Her tarafı yangın yerine çevirerek, her tarafta yeni düşmanlar yaratarak yine seçim sandığından çıkabileceğini sanıyor.
Zurnanın zırt dediği yere gelince...
Erdoğan artık karşısında güçlenen "muhalefet"in farkında.
Ayrıca, bu muhalefetin kendisine karşı bir demokrasi ittifakı kurabileceğini görüyor.
Bu yüzden de -ortağı Bahçeli'yle birlikte- karşısındaki muhalefeti bölüp parçalamak için, memleketi yangın yerine çevirmek dahil, elinden geleni ardına koymuyor.
Ama nafile...
Meral Hanım dimdik, Devlet Bey'in altını oymaya devam ediyor.
Babacan ve Davutoğlu AKP'de taşları yerinden oynattılar, ve daha önemlisi, Erdoğan'ın Saray iktidarı hakkında bugüne kadar söylenemeyenleri ortalık yerde söylemeye başladılar.
Bir başka deyişle:
Kirli çamaşırlar ortalığa saçılmaya başladı.
Saray için çıldırtıcı bir durum bu...
"Saray sakinleri"nin kafasını burgaç gibi oymakta olan bir soru işareti daha zihinlere çengelini takmış durumda:
Ya bir de Abdullah Gül konuşmaya başlarsa?..
Bu soruyu geçiyorum.
Erdoğan iktidarının, "muhalefet bloku"nu parçalamak için HDP'den sonra şimdi de CHP'ye dönük siyasal kırım planları yaptığına dair işaretler çoğalıyor.
Bunlardan en çarpıcı olanı, CHP'nin başarılı ve etkili İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'na hapishane yolunu açan gelişmeler...
Ve demokrasi ittifakı için kuyumcu titizliğiyle sessiz ve derinden çalışmakta olan CHP lideri Kılıçdaroğlu'na da mahkeme ve hapishane kapılarını aralayabilecek sinsi komploların bir süredir kulaklara çalınan ayak sesleri...
Uzun lafın kısası:
Erdoğan sanıyor ki sertleştikçe kazanacak!
Bu bir ham hayal.
Muhalefet bu tuzağa düşmeyecek!
Tersine, Erdoğan kendi tuzağına düşecek.
Bir başka deyişle:
Erdoğan kendi oyunuyla tuşa gelecek!
Onun için ne yapsa nafile.
Meydanlarda avukatları yerlerde de sürükletse...
"Gazeteci milleti"ni daha çok hapislere de tıksa...
"Sosyal medya"yı Çin'deki gibi boğmanın gizli hesaplarını da yapsa...
Değişen bir şey olmayacak.
Çünkü taşlar yerinden oynadı.
Erdoğan'ın tabanı eridikçe eriyor.
AKP'li seçmen Erdoğan'a mesafe koydukça koyuyor.
Bir zamanlar kendisini kahraman olarak gören AK Partililer artık Ankara'nın, İstanbul'un, Gökova'nın Saray'larında yaşamakta olan Erdoğan'dan uzaklaştıkça uzaklaşıyor.
Evet öyle.
Trump'la Erdoğan...
İkisi de gidici!
İkisine de yol göründü.
İkisi de kendi sonlarına doğru tıpış tıpış yürüyorlar.
Hiç elleşmeyin!
Kavga gürültü çıkarmayın!
İkisi de gidici...
Gidiyorlar zaten...