Fethullah Gülen Hocaefendi 'Peygamber efendimiz, en faziletli ibadetlerden biri olarak “intizâr-ı ferec” (kurtuluş beklentisi içinde olma) konusunu nazara veriyor. “Ferec”, olumsuz bir şeye maruz kalınca, insanın ondan sıyrılması, o işin dışına çıkması demektir. Bu, farklı şekillerde olabilir; değişik durumlara göre, değişik şekilde “çıkış”lar söz konusudur.' dedi
Herkul.org sitesinde yayınlanan haftanın Bamteli sohbetinde Fethullah Gülen Hocaefendi,şunları söyledi:
Hususiyle böyle büyük bir dava içinde bulunan insanlar, atacakları her adımı, Kitap, Sünnet, selef-i sâlihînin o yüce mefkûreleri istikametinde atmalıdırlar. Çağa/zamana ait, onların da kendilerine göre girdileri vardır; o husustaki meselelerde de aklı başında ashâb-ı re’y ile istişare ederek isabetli karar vermeye çalışmalıdırlar.
Yüksek bir gaye-i hayale bağlı iman hizmetinin ciddiyetsizliğe tahammülü yoktur, zira bazen fürûâta dair küçük bir hata usûlü yıkıp götürebilir.
Söz Sultanı (sallallâhu aleyhi ve sellem) buyurduğuna göre, demek ki insanın belki en az yanılacağı yer, istişare meclisidir; en az yanılma yeri. Fakat insan o yanılmada bile -“içtihad hatası” olduğundan- sevap kazanır; ne var ki, meselenin dünyevî işlere akseden yanı da o ölçüde geniş olmaz, belli bir darlıkta kalır.
Evet, büyük işlere tâlip olmuş insanlar… Nedir talip olduğunuz şey? “Keşke sevdiğimi sevse kamu halk-ı cihan / Sözümüz cümle hemân sohbet-i Cânân olsa.” Her yerde Zât-ı Ulûhiyet’e karşı bir gönül alakası uyarma.. her yerde Efendimiz’e (sallallâhu aleyhi ve sellem) karşı saygı uyarma.. tavır ve davranışlarımızla O’na karşı antipati uyarmamaya dikkat etme.. O’nu kendi derinliği, kendi güzelliği ile gösterme.. O’nun bir insanlık âbidesi olduğunu ortaya koyma.. Allah, O’nu öyle ortaya koymuş; sizin de ona vefalı olmanız lazım.
Nedir dünyaya duyurmak istediğiniz şeyler? Bu temel kriterlerin süzgecinden geçmiş gelenekleriniz, an’aneleriniz var. Bunlar -bir yönüyle- dinî mahiyet arz eden hususlardır. Ferdî hayatınızdan ailevî hayatınıza, içtimâî hayatınıza, ticarî hayatınıza, iktisadî hayatınıza kadar her şeyde cereyan eden gelenekler, an’aneler, töreler var. Fakat bunlar dinin temel disiplinleriyle -belki- elenmiş, elli defa incelenmiş, refere edilmiş şeylerdir. Dolayısıyla dünyaya bunları duyurmak istiyorsunuz. İşte bunları duyururken, duyurmak isterken, bazen çok küçük bir hata, “fürûât”a ait bir meselede bir yanlışlık, “usûl”ü temelinden yıkar götürür, “esas”ı temelinden yıkar götürür.
Onun için hizmet-i imaniye/Kur’âniye/milliye, gayr-ı ciddîliğe tahammülü olmayan şeylerdir. Dairenin genişliği nispetinde, insanların -bu türlü durumlarda- yaptıkları hatalar da o kadar büyük olur. Fakat sizin bir gâye-i hayaliniz var. “Gâye-i hayal” tabirini, Hazreti Pîr-i Mugân, Ziya Gökalp’ın “mefkûre”si yerinde kullanmış, daha doğru bir ifade; Ziya Gökalp de “ideal”in yerinde “mefkûre” tabirini kullanmış, Fransızca’dan alınma bir kelime.