Hocaefendi’nin Düşünce Mirası

Samanyoluhaber.com yazarlarından Ertuğrul İncekul'un yeni köşe yazısı 'Hocaefendi’nin Düşünce Mirası' başlığını taşıyor.
Paulo Coelho: "Hissedilen her şeye cümle kurulamıyor." der.

Din her zaman ter u tazedir. Eskiyen, insanların zihinleridir, düşünceleridir.

Zor zamanlarda sığınılacak en güvenli limanlar, hakikati bize haykıran eserlerdir. Şahısların veya günübirlik hadiselerin tesirinde kalmamanın ya da istikameti tekrar yakalamanın en emin yolu, doğruluğuna inandığımız eserleri rehber olarak okumak ve onlardan çıkaracağımız ölçüleri tekrar güncellemektir. Fethullah Gülen Hocaefendi hayatta iken ortaya koyduğu eserlere/sohbetlere tekrar ve tekrar bakmak, üzerinde düşünmek, müzakere etmek kaçınılmaz görünüyor. Gerçek mirasına sahip çıkanlar, bu yazılı ve görsel eserleri tekrar tekrar okuyup, farklı formatlarla, analitik ya da literal anlamda bu hakikatleri okuyan, düşünen, analiz yapan, müzakere eden sonra da hayata geçirenler olacaktır. Yoksa Hocaefendi'nin gerçek mirası olan düşünce ve değerleri anlamaya çalışmadıktan sonra, onun öğretilerini yaşayan insanlar olmadıktan sonra hareket, camia ne ifade eder ki? Bugüne dek bu eserler ve sohbetleri hep dinlendi ve bugünlere gelindi, çok zor zamanlar aşıldı. Bundan sonra da emniyetli bir yol güzergâhı ve rehber, bize yazılı ve görsel olarak bıraktığı eserleri ve düşünceleri olacaktır. Yeni kurulacak düşünce dünyalarımızı bu hakikatler üzerine inşa ederek, yepyeni terkipler ve sentezlere ulaşarak geleceğin dünyasına emin adımlarla yürüyebiliriz; diğer türlüsü düşünce istikametinden uzak bir hezeyana dönüşür.

Modernitenin ve günübirlikçi söylemlerin zihinlerimizi ve ruhlarımızı çoraklaştırmasına müsaade edemeyiz. Yolda olmak, yürüyor olmak temel meselemizdir. Hakikat yolcuları olarak yeniden bir duygu, düşünce ve hayat felsefesi oluşturup, inandığımız değerler, insani değerler etrafında bir araya gelen Hizmet düşünce blokajı ve hayata bakış felsefemizi yeniden ele almalı, eksiklerini tamamlamaya çalışmalıyız, zamanımızı ve enerjimizi bunlara harcamalıyız diye düşünüyorum.

Hocaefendi’nin mirası olan düşünce evreninden, hakikatlerden, ölçülerden, sadece Kırık Testi serisinden deryada katre cinsinden birkaçını paylaşmak istiyorum. Ayrıca başka yazı dizilerinde de Çağ ve Nesil serisinde ele alınan günümüz dünyasına enfes tespitler, çağımız problemlerine harika çözümleri ele almayı isterim.

Sevmek nasıl olmalı?
Evet, her şeyde olduğu gibi sevgide de ifrat ve tefritten kaçınmak gerekir. (Sevgide İfrat)

Hamaset ve abartılardan kaçınmak
Fakat birilerinin kalkıp da safiyane düşüncelerle dahi olsa falan zata, filan kişiye değişik namlar, nişanlar takması, onlara farklı payeler yüklemesi, Gönüllüler Hareketi’ne yapılmış bir ihanet sayılır. (Hamaset ve Sadakat)

Kendimizi nasıl rehabilite edebiliriz?
Hâsılı, göz, kulak, dil gibi uzuvları günahlardan temizleme, kalpleri arındırma ve şarj olma adına herkesin böyle muvakkat bir tecrit hayatına ihtiyacı vardır. Fakat bu tür beraberliklerde zihinler kitap okumaya, kalpler evrad ü ezkâra kilitlenmeli; ulvî meseleler dışında laubali şeyler konuşulmamalı, lağv u lehve girilmemelidir. (Asude Mekânlar ve Okuma Programları)

Fikir iffeti şart mı?
Bu itibarladır ki, fikir iffetine sadık kalmayı karakterimizin bir gereği gibi görmeli ve şartlar ne olursa olsun onu gözümüz gibi korumalıyız. (Fikir İffeti)

Kendimizi yenilemek zorunda mıyız?
Keşke insan, kalbî ve ruhî hayatın restorasyonuyla uğraşacağına daha baştan bunların tahribatını engelleyecek setler teşkil etse! Çünkü tahrip olan bir şeyin sonradan restorasyonu çok zordur. (Muhasebe ve İstiğfar)

Basitlik nedir?
Öte yandan ihlâsla ilgili düsturları hayatımıza hayat kılmak için sürekli birbirimize destek olmalıyız. Bir araya geldiğimizde mutlaka bu tür meselelerin müzakeresini yapmalıyız. Fakat bu, falana filana gidip “Sen biraz ihlâslı ol” deme gibi bir basitlik ve çiğlik şeklinde olmamalıdır. (İlahi İnayete Sunulan En Beliğ Davetiye)

Üslup önemli mi?
Takip edilmesi gereken yol ve yöntem ise, meseleleri evirip çevirip, kimsenin demine damarına dokundurmadan, hissiyatını rencide etmeden en yumuşak ve en uygun üslubu bularak müzakere ve mütalaa etmektir. Evet, samimi de olsak bizim “dan” diye insanların kafalarına vuruyor gibi muhataplarımıza bir şeyler anlatmaya çalışmamız doğru değildir.

Müstakim yorum nasıl olur?
Format farklılığına ihtiyaç olduğunu, önümüzde duran bir kısım hazır çözümlerin yeniden ele alınması gerektiğini unutmamalıyız. Bununla birlikte, tevarüs ettiğimiz değerleri ve temel disiplinleri mevcut şartlara ve konjonktüre göre yorumlamanın kolay bir iş olmadığını, bu konuda çok büyük hatalar yapıldığını da unutmamak gerekir. (Dinin Müstakim Yorumu Adına Ölçüler)

Nasıl uzlaşacağız?
Maalesef bugüne kadar her zaman birileri, kendinden olmayan kimseleri “öteki” olarak gördü, onlar hakkında önyargılarıyla hüküm verdi ve onları pek çok olumsuzluğun adresi gibi gösterdi. Eğer farklı dil, din, ırk ve kültür ortamlarında neş’et eden insanları, birbirleri hakkında sahip oldukları önyargılardan, yanlış algı ve kanaatlerden kurtarmak istiyorsak, onların farklı ortamlarda bir araya gelmelerini ve böylece birbirlerini daha yakından ve doğru bir şekilde tanımalarını sağlamalıyız. (Uzlaşı Kültürü)

Niye kitap okumalıyız?
Kitap okuma, sadece herhangi bir ilim dalında ihtisas sahibi olan kimselerin yapması gereken bir iş değildir. Bilakis herkesin seviyesine göre mutlaka kitap okuması, kitap okuma alışkanlığı edinmesi gerekir. Biz öncelikle hava gibi, su gibi, gıda maddeleri gibi ihtiyaç duyduğumuz kitapları okumalıyız. (Sistemli Kitap Okuma)

Asıl yiğitlik nedir?
Bize düşen vazife de ilahî vahye kulak vermek, Allah karşısında durulması gerekli olan yerde durmaya çalışmak, ne pahasına olursa olsun, kendi çizgimizi terk etmemek, istikametten ayrılmamaktır. Fitne ve fesadın ortalığı kapladığı, sadece zalimlerin hay huyunun duyulduğu sisli dumanlı bir atmosferde böylelerinin kadr ü kıymeti bilinemeyebilir. Fakat fırtınalar dindiğinde, azıcık da olsa bahar meltemleri esmeye başladığında veya karanlık geceden sonra yavaş yavaş fecir sökün etmeye yüz tuttuğunda her şey daha net görülecektir. İşte o zaman niceleri nedametle kıvranacak, özür dileyeceklerdir. (Fitneler Karşısında Müslümanca Duruş)

Engeller olgun insanlarla aşılır
Bin tane güzel şeyle karşılaşsalar, onların içinden canlarını sıkan bir şeyi bulup çıkarıyor ve geri kalan bütün güzellikleri yokluğa mahkûm ediyorlar. Dinledikleri bir saatlik bir konuşma içerisinde şayet onları rahatsız eden bir iki kelime geçmişse, söylenilen bütün sözleri o bir iki kelimeye mahkûm ediyor ve sanki bütün konuşma bundan ibaretmiş gibi tavır alıyorlar. (Sulhta Hayır Vardır)

Hizmet gönüllüleri arkadaşlarına nasıl davranmalı?
Sadakat ve vefanın gereği odur ki, insan öbür tarafta da “kardeşim” dediği insanı yalnız bırakmasın ve şayet Allah kendisine müsaade ederse onun elinden tutabilsin. Burada birbirleri hakkında negatif düşünceler içerisine giren, bir kısım takıntılarla ahirete yürüyen insanların birbirinin elinden tutabilmesi çok zordur. Bu sebeple hiç kimseyi herhangi bir kusurundan ötürü ademe mahkûm etmemeliyiz. Hiçbir kardeşimizin bataklık içine düşmesine meydan vermemeli, bir şekilde düşenlerin de orada çırpınmasına göz yummamalıyız. Aynı mefkûreyi paylaşan ve aynı yolun yolcuları olan adanmışlar birbirlerine karşı sürekli affedici olmalı, bağrını açmalı ve vefalı davranmalıdırlar. (Sadakat)

Aksiyoner tavır nasıl olmalı ?
Aleyhinizde söylenen sözlere, size yapılan hakaretlere, hakkınızda iddia edilenlere mukabele etmekle meşgul olursanız ve hareket tarzınızı bu belirlerse, gerek milletiniz, gerekse insanlık adına yapılması gerekenleri yapamaz, insanlığın problemlerini çözme istikametinde projeler oluşturamaz, hâlihazırdaki projelere gerekli desteği veremezsiniz. (Müspet Hareket)
29 Nisan 2025 10:24
DİĞER HABERLER