Samanyoluhaber.com yazarlarından Abdullah Aymaz, yeni köşe yazısını okurları için 'Hocamızı gördün mü?' başlığı ile kaleme aldı.
4 Kasım 2025 Salı akşamı Nostra Aetate'nin 60. Yüzyıl dönümü etkinliklerine katılacak bazı misafirlerle akşam yemeği için toplanmıştık.
Nijerya'nın Abuja Başpiskoposu, Roma Katolik Kardinali Vohn Cardinal Onaiyekan ve Amerika'daki Katolik Teoloji Birliği'nde İslam Çalışmaları ve Hristiyan-Müslüman ilişkiler Profesörü Prof. Dr. Scott Alexander ile aynı masada bulunuyorduk. Bunlardan başka, Nijerya'da dinler arası diyalog alanında çalışmalar yapan NİREÇ Genel Sekreteri Prof. Rev Fr. Cornelius Omonokowa gibi önemli şahsiyetler de vardı.
Prof. Dr. Scott Alexander, Amerika'da doktora çalışmaları yapan bazı arkadaşlarımızın hocasıdır. Muhammed Fethullah Gülen Hocaefendi'ye, aslî harflerle altından yazılmış bir “Muhammed” yazısını getirip: “Bu zâtı, bize tanıtan ve sevdiren sensin!.. ” diye önünde eğilen bir ilim adamıdır. Hocaefendi'nin İngilizceye çevrilmiş “Sonsuz Nur” ve “Kalbin Zümrüt Tepeleri” gibi eserlerini okuduktan sonra “Bunları, yazıldığı asıl dilinden öğrenip okumak lazımdır ” diye Türkiye'ye gelip bir yaz tatilinde Türkçe öğrenmek için gayret sarf ettiğini de biliyorum. Bu akşam benimle de Türkçe konuşmaya gayret etti. Kendisine “İzmir”de Kemeraltı Caddesi'nde dolaşırken bir simitçiyle görüşmemiz olmuştu” dedim. Dedi ki; “Kendisinden simit almak istedim. Konuşmamdan yabancı olduğunu anladı. ‘Nerelisin?’ dedi. Ben ‘Amerikalıyım’ deyince, ‘Amerika'da Hocamızı gördün mü?‘ diyerek heyecanla sordu. Ben de “Gördüm. Kendisini ziyaret ettim” dedim. Hemen elimi öpmeye çalıştı. Sonra da simit parasını almadı. Ben de çok hayret ettim. ”
Sonra “Türklerin lokumları da çok hoştur” dedi. Kendisi Arapça bildiği için, “Lokum Osmanlı Sarayında yapılmıştır. Aslı ‘Rahatü”l - hulkum” Yani hulkumu, (boğazı) rahatlatan, boğazın rahatıdır,,. Ama Türkiye'de bu Arapça ifade ‘rahat lokumu’ olarak ifade edilir” dedim. Arkadaşımız Eyüp Beşir Bey, “Romanya'da lokuma, ‘rahat’ diyorlar” dedi.
“İzmir'de oğlunuzla beraber gelmiştiniz. Şimdi ne yapıyor? ” diye sordum. “Bir Çinli ile evlendi bak bir torunum var” dedi. “Benim de annesi Çinli bir torunum var. Ama biraz yaramaz. Anneannesi yaramazlık yapınca “Aymaz Aymaz!.. Olmaz, olmaz!.. ” diyormuş. Ben zaten ona “Kütahya Çînîsi” diyorum. Çünkü çîni sanatı Çin'den geldiği için…
Bir ara “Hocaefendi'yi Türkiye istiyormuş” gibi haberler çıkınca “Böyle bir şey gündeme gelirse kendimi Kampta zincire bağlar, ülkem bu meseleden vazgeçinceye kadar, zincirleri çözdürmem! ” demişti bu mütevâzı Profesör Scott…
Kardinal Onaiyekun'a Urfa Kralına Hazreti İsa aleyhisselamın yüzüne sürüp gönderdiği mendilden ve Hazreti İsa aleyhisselamın, annesi Hazreti Meryem ile bir müddet kaldıkları Kur'an-ı Kerim'de “Meryem'in oğlunu ve annesini birer ibret vesilesi kıldık ve onları pınarları akan ve yerleşmeye elverişli yüksekçe bir yere yerleştirdik” (Mü'minûn Suresi 23/ 50) âyetinde buyrulduğu üzere bir mekandan bahsettik. Burası Şam'dan 40-50 km uzaklıkta “Ma‘lule isimli bir kasabanın yakındaki yüksek bir yerde. Dünyada Hazreti İsa'nın dili olan Ârâmi lisanının konuşulduğu tek kasaba olarak biliniyor. Dünyanın her tarafından insanlar akın akın bu kasabaya geliyorlar… Hazreti İsa aleyhisselamın annesiyle kaldığı yüksekçe bu yerde pınar da var. Şimdi oradaki mabede Sainte Takla Kilisesi diyorlar. Takla aslında Konya veya Karaman Kralının kızı imiş. Hazreti İsa Aleyhisselama iman edip oraya gelmiş. Fakat babası oradan zorla getirip öldürmüş. Beş-on sene önce Karaman civarında açılan bir mezarda çürümemiş giysilerinden bir prenses olduğu tahmin edilen birinden bahsedilmişti. Benim tahminim Takla olabilir. Daha sonra Azize ilan edilmiş…
On Yedinci Lem’a’da Üstad Bediüzzaman Hazretleri, şeytanın Hazreti İsa Aleyhisselama itiraz edip, “Sen her şeyin Allah'ın takdiriyle olduğunu söylüyorsun. Şimdi şu uçurumdan kendini bir aşağı at, bak nasıl öleceksin. Demesine karşılık olarak Hazreti İsa Aleyhisselamın, “Ey şeytan! Allah kulunu imtihan eder ama kul, Allah'ı imtihan edemez. ” meâlindeki sözü söylediğini naklediyor. Gerçekten ben onları ziyaret ederken o yerleri, o yarları ve uçurumları gördüm. Tahmin ediyorum ki, şeytanın o terbiyesiz itirazcı sözleri orada söylenmiştir. Ve doğru karşılığı da orada almıştır.