Ceza hukuku profesörü İzzet Özgenç, onbinlerce insanın gözaltına alınmasına, tutuklanmasına ve hüküm giymesine gerekçe yapılan ‘irtibat ve iltisak’ kavramlarıyla ilgili önemli bir açıklamada bulundu. Anayasa Mahkemesi’nin 24 Haziran 2021 tarihli kararını değerlendiren Özgenç, “Bu iki kavramın, belirlilik ilkesiyle bağdaşmadığını, bu iki kavrama izafeten kişilerin herhangi bir hak yoksunluğuna maruz bırakılamayacağını ve özellikle nevzuhur ‘iltisak’ diye hukuk literatürümüzde bir kavram bulunmadığını belirtmek isterim.” ifadelerini kullandı.
Tr724.com'dan İlker Doğan'ın
haberine göre, Anayasa Mahkemesi’nin 24 Haziran 2021 tarihli ‘Kamu Görevinden Çıkarma ve İlave Tedbirleri Düzenleyen Kurallara İlişkin Karar’ı tartışılmaya devam ediyor. Yüksek mahkeme, söz konusu kararında özetle, ilgili maddede yer alan ‘üyelik ve mensubiyeti’ kısmını iptal ederken, ‘irtibat ve iltisak’a dayalı ihraçların hukuka uygun olduğunu savunuyordu.
KANUN, MASUMİYET KARİNESİNE AYKIRI“Dava konusu kural kapsamında Kanun’a ekli (1) sayılı listede yer alan kişiler, terör örgütlerine veya devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üye veya mensup oldukları gerekçesiyle kamu görevinden çıkarılmıştır.” denilen kararda, masumiyet karinesi hatırlatılarak, “Kesinleşmiş mahkûmiyet hükmü olmadan kişilerin suçlu sayılmasına neden olabilecek ifadeler içeren kural masumiyet karinesini ihlal etmektedir.” deniliyordu.
SEYAHAT ÖZGÜRLÜĞÜ YOK EDİLİYORKanun maddesinde yer alan “Bu kişiler hakkında bakanlıkları ve kurumlarınca ilgili pasaport birimine derhal bildirimde bulunulur. Bu bildirim üzerine pasaport birimlerince pasaportlar iptal edilir.” ibaresi de seyahat özgürlüğün aykırı bulunarak iptal edilmişti.
UYDURULMUŞ BİR KAVRAM; İRTİBAT/İLTİSAKAncak AYM’nin kararındaki temel sorun ‘irtibat ve iltisak’ gibi uydurulmuş kavramları ‘iptal’ etmemesi ve bu gerekçelere dayanılarak haklarında hiç bir somut delil bulunmayan insanların ihracının hukuka uygun bulunması. Zira ‘irtibat ve iltisak’ı kabul ettikten sonra ‘üyelik ya da mensubiyet’i iptal etmenizin hiç bir anlamı kalmıyor.
Zaten AYM’de, bu gerçeği kararında itiraf ediyor: “Bunun yanında bir örgüt ya da gruba üye veya mensup olmanın evleviyetle söz konusu örgüt veya grupla irtibatlı veya iltisaklı olmayı gerektirdiği açıktır. Başka bir ifadeyle terör örgütü ya da millî güvenliğe aykırı faaliyette bulunan yapı ya da gruba üye veya mensup olanların öncelikli olarak o örgüt ve grupla irtibatlı veya iltisaklı olduğu kabul edilmelidir.”
İRTİBATLA, İLTİSAK ARASINDA NE FARK VAR?AYM’ye göre, ‘örgüt üyesi olmak’ irtibat ve iltisaklı olmayı da gerektirdiği için ortada bir sorun gözükmüyor! AYM, ‘irtibat ve iltisakı’ olan herkesi peşinen örgüt üyesi olarak kabul ediyor. Bir kişi nasıl ve hangi deliller gösterilerek ‘irtibatlı ya da iltisaklı’ sayılabiliyor belli değil. ‘İrtibat’la ‘iltisak’ arasında ne fark var, bilinmiyor.
BELİRLİLİK İLKESİYLE BAĞDAŞMIYORSöz konusu karar Ceza Hukukçusu Prof. Dr. İzzet Özgenç’in de gündemindeydi. Özgenç, konuyla ilgili kısa bir açıklama yaptı. Hukuk literatüründe ‘irtibat ve iltisak’ diye kavramların olmadığını hatırlattı.
Şunları yazdı: “İLTİSAK ibaresi bağlamında Anayasa Mahkemesinin 24.6.2021 tarihli ve E. 2018/81, K. 2021/45 sayılı Kararı ile ilgili kısa bir değerlendirme: Anayasa Mahkemesi’nin hukuka geri dönüş bakımından bir kapı aralamış olan 24.06.2021 tarihli kararında, masumiyet karinesiyle ilgili yer verilen kitabi bilgilere aynen katılmakla birlikte, bir örgütsel yapıya üyelik dışında irtibat ve özellikle iltisak kavramı ile ilgili değerlendirmeleri sorunlu gördüğümüzü belirtmek gerekir. Bu iki kavramın, belirlilik ilkesiyle bağdaşmadığını, bu iki kavrama izafeten kişilerin herhangi bir hak yoksunluğuna maruz bırakılamayacağını ve özellikle nevzuhur ‘iltisak’ diye hukuk literatürümüzde bir kavram bulunmadığını belirtmek isterim.”