Atılım Üniversitesi İdare Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Günday, gündemdeki hukuki tartışmaları Zaman'a değerlendirdi.
Hukuksuzlukların hesabının bir gün sorulacağını belirten Günday, “Öbür dünyaya bile göçseler arkalarından lanetle sorulur.” dedi. hakimlerin verdikleri kararlar sebebiyle tutuklanmasını da, “Bu kapı açılırsa bunun nereye gideceği belli olur mu?” sözleriyle yorumladı. Günday'ın açıklamaları özetle şöyle:
“Hukuk devletinde mahkeme kararlarının uygulanmaması diye bir şey düşünülemez. Devletin bir organının verdiği kararı, yürütme organı ya da diğer organları uygulamıyorsa ortada devlet diye bir şey kalmaz. Mahkemelerden, yürütmeyi durdurma kararları gelmeye başlayınca ‘mahkeme kararları uygulanmaz' şeklinde bir kanun çıkarıldı. Bu kanunlar iptal edildi. O kadar Anayasa'ya aykırıydı ki, konuşmaya değmez. O düzenlemeyle mahkeme kararını uygulamayan kamu görevlileri hakkında ceza kovuşturması da açılmaz dediler. Oysa Anayasa madde 138'e göre mahkeme kararı derhal uygulanır.
İFTİRAYLA TASFİYELER YAPILIYOR
Aşağı yukarı 2 yıldan beri bürokraside büyük bir tasfiyeye gidildi. Bu tasfiye 17-25 Aralık sürecinden sonra hızlandı. İftirayla, soyut isnatlarla kamu görevlisinin özlük haklarına, statüsüne dokunamazsınız. Varsa elinizde kanıt, belge; kanunda yaptırımı vardır. Açarsınız bir disiplin soruşturması, çıkarmaya kadar gider.
EVREN ÖLDÜĞÜNDE ARKASINDAN DUA EDECEK KİMSESİ YOKTU
Her dönemde hukuksuzluklar olmuştur. Kimi dönemlerde daha yoğun, daha baskıcı daha faşizan, askeri yönetim dönemleri yaşanmıştır. Şunu söyleyeyim, Kenan Evren Paşa'nın cenaze arabasının etrafında asker arkadaşları ve ailesi dışında kimse yoktu. Yaşarken şatafatıyla hükmeden bir diktatörün öldüğünde arkasında dua edecek 3-5 kişiden başka kimse yok. Ezcümle hukuksuzlukları yapanlardan hesap sorulur. Öbür dünyaya göçse arkasından lanetle sorulur.
İNSAN HAKLARINA SAYGI DEVLETTEN BEKLENİR, TERÖRİSTTEN DEĞİL
Akademisyenler bir bildiri yazıyor ve Güneydoğu'da olan olayları da kendi bakış açılarından eleştiriyorlar. Devlete de alabildiğine ağır eleştiriler yöneltiyorlar. Hiçbir demokratik ülkede böyle bir bildiriye imzasını atan akademisyenler aforoz edilmez. ‘Vay efendim sen terör örgütünü eleştirmedin, kınamadın o halde sen terör örgütünü destekliyorsun.' Terör örgütünün nesini kınayacaksın? Terör örgütünden demokrasi mi bekliyorsun? Bu ancak devlete denir. Çünkü devlet insan haklarına saygılı olmak durumundadır. Akademisyenlerle ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘aydın müsveddesi, akademisyen müsveddesi' dedi. Aydın müsvedde, akademisyen müsvedde, sanatçı müsvedde, gazeteci müsvedde, hakimin müsveddesi yok mu? savcının müsveddesi yok mu? Milletvekilinin müsveddesi yok mu? Bakan müsveddesi, başbakan müsveddesi yok mu? Bunu sorarlar adama.
HÂKİMİN KARARI, DARBEYE TEŞEBBÜS SAYILIYOR
Tutuklu hakim-savcı uygulamamıza yeni girdi. Bir hakimin vermiş olduğu karar nedeniyle başka bir hakim tarafından tutuklanması söz konusu. HSYK disiplin soruşturması açmış o da ayrı bir olay. Böyle bir soruşturma açılması rezalet. Ama daha büyük bir rezalet de ceza kovuşturması açılması ve bir hakimin tutuklanması. Demek ki hakimlerin bazı kararları darbeye teşebbüs ya da darbeyi teşvik anlamına gelebilecek. Bu vahamet bir kartopu gibi geliyor. Böyle bir uygulama olağan hale getirilirse o zaman korkarım, yarın bir başka yargıç da bunların vermiş olduğu karar nedeniyle bunları tutuklamaya kalkar. Bu kapı açılırsa bunun nereye gideceği belli olur mu?
YENİ TÜRKİYE DEDİKLERİ, ÇOK GERİLERİN TÜRKİYE'Sİ
Evvelden büyük Türkiye lafı kullanılırdı. Keşke büyük bir ülke olsa ben de büyük ülkenin yurttaşı olarak gurur duyarım. O büyüklüğü göremedik. Şimdi de yeni Türkiye diyor ya o da buymuş. Bu pek yeni Türkiye de değil, bu çok eski Türkiye. Çok gerilerin Türkiye'si.”
‘Kaymakam muhtarınhiyerarşik denetimine alındı'
Türkiye'nin önde gelen idare hukukçularından Prof. Dr. Metin Günday, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, geçtiğimiz günlerde düzenlediği bir toplantıda kaymakamlara yönelik yaptığı ve büyük tartışmalara yol açan, ‘Yeri geldiği zaman koyun mevzuatı bir tarafa. Ben bunu bu şekilde yaparım deyin' çağrısıyla ilgili bir soru üzerine de şu değerlendirmelerde bulundu: “Sayın Cumhurbaşkanı'mız kaymakamları neden davet edip çağırmış, bilmiyoruz. Genel uygulama muhtarları çağırıp toplantı yapması. Ama zannediyorum muhtarlar toplantısının birinde muhtarlar, kaymakamları şikâyet etmiş olabilir. Zaten Anayasa'mızın pek çok maddesi de buzdolabında. Kaymakamlara da ‘kendi iradene göre işlem yap. Muhtarların da gözü senin üzerinde' diyor. Bu idare hukuku açısından da ilginç bir şey. Adeta kaymakamları muhtarlarının hiyerarşik denetimine sokmuş oluyor.”