İdris Bal çok hassas noktaya dikkat çekti

İdris Bal çok hassas noktaya dikkat çekti
Bağımsız Kütahya Milletvekili Prof. Dr. İdris Bal çözüm sürecinde gelinen aşamayı değerlendirdi. Devletin stratejisi gibi örgütün de stratejisi olduğunu söyleyen İdris Bal, " Halkı örgütün kucağına ittiler" dedi.

*Çözüm sürecine yönelik eleştirileriniz var, terörün bitmesini istemiyor musunuz?

Vicdan, akıl sahibi herkes kanın durmasını, terörün bitmesini ister. İstemek ayrı, hükümetin başlattığı çözüm sürecinin başarılı olacağını söylemek ayrı şeyler. Çözüm sürecini eleştirenler, bu enstrümanlarla çözümün olmayacağını, birliğin değil terör örgütünün kazanacağını söylüyoruz.

“DEVLETİN?STRATEJİSİ?HATALI”

*Size göre bu süreçte neden birlik değil de terör örgütü kazanacak?


Hazırladığım raporlarda da bunu ifade ettim, dağda kıskaca alınan örgütü bu süreç rahatlattı. Devletin stratejisi gibi örgütün de stratejisi var, 1 Mart tezkeresinin reddedilmesi hataydı, o dönemden bu yana örgüt kendi hedefi doğrultusunda adımlar atıyor, devletin stratejisi ise hatalı.

*Örgütün stratejisi ne?

Bölgede etnik temelli, üç, mümkünse dört ayaklı devlet kurmak. Kuzey Irak’ta 1 Mart tezkeresinden sonra oluşturulan, fiili bir devlet var. Türkiye’deki sütun da kısmen var gibi. Suriye’de başlayan kaostan da Suriye ayağının yapılandırılması için faydalandılar. Bu kaos olmasaydı belki 50 yıl beklemeleri gerekecekti. Türkiye’deki çözüm süreci döneminde, Suriye’deki ayağın oluşturulması için savaşacak güçler Suriye’ye gönderildi. Matruşka gibi, kazanç içinde kazanç. Kuzey Suriye’deki fiili devletçik en önemli kazanım olmakla beraber, diğer kazanım, örgüt dağa daha rahat eleman çıkarmaya başladı. Örgüt çözüm süreciyle kıskaçtan kurtuldu.

“ÇÖZÜM DEĞİL ÇÖZÜLME”


*Gelinen noktada, sürecin başarısız olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Gelinen noktada, hiçbir flu resim yok ortada. Şu anda, hükümet cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar zaman kazanmaya çalışıyor. Örgüt açtığı kuyularla, hendeklerle sorunu herkese gösteriyor. Barzani’nin gelmesi, Şivan’ın gitmesi, halay çekmeler hepsi zaman kazanma operasyonuydu, keşke barış olsaydı da hep beraber sağcısıyla solcusuyla halay çekseydik.

Gelinen noktada, şiddetin, silahın bırakılmadığı, dağdaki teröristlerin inmediği, açık bir gerçek. Süreç başarılı olsaydı bunlar olmalıydı. Bırakın dağdan inmeyi, dağa çıkmalar, çocuk kaçırmalar daha hızlı devam etti. Çözüm  değil, çözülme olduğunu görüyoruz. Net bir başarısızlık olduğunu iddia ediyorum.

“PYD SAYESİNDE BAŞARDI”

*Süreç bitmedi, devam ediyor, bu iddiada bulunmak için erken değil mi?


Kuzey Suriye’de geleceğin Kürdistanı’nın bir ayağı olacak fiili devletçik, barış süreci sayesinde rahatlayan, örgütün PYD kolunun savaşı sayesinde gerçekleşti. Bu yeni bir Kandil demektir. Kısaca, örgüt çözüm süreci sayesinde silahla elde edemeyeceği başarıyı, mevziyi, çözüm süreci ile elde etmiştir.

*Şehit cenazeleri gelmiyor.


Örneklerine bakıldığında, defalarca ateşkes ilan edilmiş, daha önce de şehit cenazelerinin gelmediği dönemler olmuştu. Sorun çözüldü mü? Örgüt, şehitlerin gelmediği dönemi kuluçka dönemi olarak kullanarak gelecekteki savaşın hazırlıklarını yaptı.

“MAHCUP OLACAKLAR”

*Mesela ne olsaydı, bugün sürecin başarıya doğru gittiğine dair bir kanı taşırdınız?

 Eğer, dağdan inselerdi, silah bıraksalardı, pişman olsalardı, dağa yeni elemanlar çıkarılmasa, ulus inşası çalışmaları yapılmasaydı, kurdukları mahkemeleri dağıtsalar, vergi toplayacakları yerde bütünlük isteselerdi, Kuzey Suriye’de devletçik kurulmasa, aşiretlere baskı yapılmasa, çözümü demokraside görselerdi, genel af dahil, hukuk ve ahlak müsaade ettiği ölçüde her türlü desteği verirdim. Terör örgütü, çözüm sürecinin başladığı günden fersah fersah daha ileride. Bu sürecin örgütü güçlendirdiği, 3-5 ay sonra saklanamayacak duruma gelecek, halkın önünde mahcup olacaklar.

Çalıştay zaman kazanma operasyonu

*Diyarbakır’da bir çalıştay düzenlendi.

Bu çalıştay, bundan önce Barzani’nin gelmesi ve benzeri faaliyetler gibi kamuoyu algısını yönetmek, cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde olumsuz algıyı engellemek amacıyla yapılan zaman kazanma operasyonudur. Çalıştaya, ısmarlama insanlar çağrılıyor.

*Çözüm öneriniz ne?

Çözüm AB gibi olmalıdır, Avrupa ulus kimliklerin ötesinde bir üst kimlikle, yerel kimliklere de saygılı bir şekilde entegrasyona girmekle, ekonomik entegrasyonunu tamamladı, siyasi entegrasyon için çaba sarfediyor. Ortak payda demokrasi, insan hakları, refah ve insana yakışan hayat standartları. Bizim bölgemiz ve ülkemiz için de gerekli olan demokrasi, insan hakları, refah ve insana yakışan hayat standartları, yeni devletçikler kurup, yeni sınırlar örmek değil. Türkiye-Suriye, Türkiye-Irak sınırını kaldırıp, ekonomik, siyasal, kültürel alanda daha yoğun temaslara girmek. Türkiye’de çok coşkulu yaşanan tek etnik milliyetçilik Kürt milliyetçiliğidir, etnik milliyetçilikle, ırkçılıkla mücadele etmeden bu sorun çözülemez. Sosyal, kültürel entegrasyon sağlanmalı.

Vatandaş örgütün kucağına itildi

Çözüm süreciyle birlikte vatandaşın örgütün kucağına itildiğini
savunan Prof. Dr. Bal, "Tabanda yeteri kadar destek sağlayamayan örgütün aşiretlerle anlaşmasının yolu açıldı" dedi

*Çözüm süreci sadece örgütün lehine mi işliyor sizce?


Tabanda yeteri kadar destek sağlayamayan örgüt kamuoyu desteği sağladı, aşiretler ile anlaşmasının yolu açıldı. Vatandaş, örgütün kucağına itildi. Yeni mahkemeler kurdu, vergi toplamaya başladı, 11-12 şehitlik açıldı. Çözüm süreci, bütünleşmeye değil ayrışmaya, Kürt ulusu inşasına hizmet etti. Örgüt adeta meşruiyet kazandı. “PKK, Öcalan” denildiğinde toplumda, siyasetçilerdeki algı değişti.

Filistin sorunu gibi meseleyi uluslararası hale getirmeye çalıştı ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Türkiye Raporu’nda ilk defa geçen yıl PKK üyeleri için “terörist” yerine “aktivist” ifadesi kullandı. Bu süreç, kazara, bilmeden, yanlış analizlerle gerçekleştirilen bir süreç değil, AKP’nin içindeki belirli lobilerce bilerek, isteyerek örgüte alan açmak ve avantaj sağlamak için yapıldığına inanıyorum.

"DAHA MALİYETLİ OLACAK"

*AK Parti içinde örgüte alan açmak isteyen lobiler mi var?

Bu süreç, belirli bir lobi ile iktidar üzerinden gerçekleştirilen, AKP’nin paravan olarak kullanıldığı bir süreçtir. Örgüte mevzi kazandırmıştır. Devletimize, mevzi kaybettirmiştir. Tekerlek tümseği açmıştır.

Bundan sonra çözülmeyi durdurmak çok daha fazla maliyetli olacak. Geçmişte bir birim güçle elde edeceğimiz başarıyı şimdi ancak bin birim güçle elde edebiliriz, 3 sene önceye göre terör sorununu çözmek çok daha zorlaşmıştır.

 *Aşiretler saf mı değiştirdi?

Geçmişte PKK ile mücadele eden aşiretler baskıdan, ümitsizlikten, devletin bile örgütü muhatap almasından, yeni yapılanmada yer alıp kendilerini koruma arzusu gibi nedenlerden ötürü örgüt ile anlaşmaya başladılar.

Mardin’in Derik ilçesinde geçmişte PKK’yla çatışmalar yaşayan Metinan aşireti 5 bin mensubu ile düzenlenen törenle BDP’ye geçti. Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesinde Çemka, Seyda, Hidreka aşiretleri, Şırnak'ın Uludure ilçesinde Babat Aşireti ve aşirete bağlı 4 aile koruculuktan istifa ettikten sonra kitlesel bir törenle BDP’ye geçti.

Ayrıca Ağrı’da Retkan, Başîmî, Êli, Celalî, Çukurî ve Torun aşiretleri de BDP ile anlaştı. Bunun yanında bazı büyük aşiretlerin de BDP ile görüşme halinde olduğu biliniyor.

‘O çocuklar kaçmıyor, kaçırılıyor’

*Di­yar­ba­kı­r’­da ço­cu­ğu da­ğa gi­den an­ne­le­rin ey­lem ya­pa­rak, ço­cuk­la­rı­nı is­te­me­si, ör­güt için kı­rıl­ma nok­ta­sı de­ğil mi?

İlk ba­kış­ta an­ne­le­rin “ço­cuk­la­rım ka­çı­rıl­dı­” di­ye mey­da­na çık­ma­sı, ta­ban­da ör­gü­te yö­ne­lik bir halk ha­re­ke­ti ol­du­ğu iz­le­ni­mi ve­re­bi­lir. Te­rör ye­ri­ne de­mok­ra­si dü­şün­ce­si­nin güç­len­me­si açı­sın­dan olum­lu kar­şı­la­na­bi­lir. De­ğe­ri çok abar­tıl­ma­ma­lı. Böl­ge­de, “çö­züm ol­sun, ka­ra­kol­la­rı ta­mam­la­ma­yın, as­ker ol­ma­-sı­n” al­gı­sı hâ­lâ çok güç­lü. Bu­nun ger­çek­leş­me­si böl­ge­nin ör­gü­tün ve­sa­ye­ti­ne bı­ra­kıl­ma­sı olur. Dev­let ola­rak ge­re­ği ya­pıl­ma­lı, ço­cuk­lar kaç­mı­yor, ka­çı­rı­lı­yor.

*Ço­cuk­lar ken­di­le­ri is­te­mi­yor mu da­ğa git­me­yi?

Ço­ğu gö­nül­lü git­miş ola­bi­lir, eğer dev­let yok­sa, eğer me­mur­lar pa­ra­sı­nı dev­let­ten alıp ör­gü­tün is­te­ği­ne gö­re ha­re­ket edi­yor­sa, ço­cuk­lar ör­gü­tün pro­pa­gan­da­sı­na ma­ruz ka­lı­yor. “Kür­dis­tan ku­ru­lu­yor, ko­mu­tan ola­cak­sın, ma­aş ala­cak­sı­n” söy­lem­le­riy­le coş­tu­ru­la­rak gö­tü­rü­lü­yor ola­bi­lir.
Psi­ko­lo­jik üs­tün­lü­ğü ele ge­çi­ren ör­güt, dev­let ta­ra­fın­dan bi­le mu­ha­tap alın­dık­la­rı, böl­ge­de ken­di dev­let­le­ri­ni kur­duk­la­rı, ye­ni dev­let­te iyi bir yer­de ola­bil­mek için ör­gü­te ita­at edip da­ğa çık­ma­la­rı ge­rek­ti­ği pro­pa­gan­da­sı ile ça­tış­ma dö­ne­min­de ol­du­ğun­dan da­ha faz­la in­san ör­gü­te üye ol­muş, da­ğa çık­mış­tır.

 Em­ni­ye­tin ra­por­la­rı­na gö­re sa­de­ce son al­tı ay­da 350 ci­va­rın­da ço­cuk da­ğa gö­tü­rül­dü. Çö­züm sü­re­ci­nin ba­şın­dan be­ri ör­gü­tün ka­zan­dı­ğı ele­man sa­yı­sı 8 bi­ni bu­lu­yor ki bu çok kor­kunç bir ra­kam.

PKK GERÇEK SINIRINI HENDEK KAZARAK GÖSTERİYOR

*Yol kesme eylemlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Devlet olmanın hukuksal olarak üç temel şartı vardır. Toprağınız olacak, halk olacak, iktidar olacaksınız. İktidar olmak toprağınızın her metrekaresinde hakim olmak, her bir vatandaşınızı korumak anlamına gelir. Vesayetle mücadele ettiğini söyleyen bir iktidar Güneydoğu’daki örgüt vesayetini kabullenmiştir.

O bölgede örgütün müsaadesi, örgütle uyum içerisinde olmadan medyanın, iş dünyasının, STK’ların hatta oradaki memurların rahat hareket etmeleri mümkün değil. Parasını devletten alan ama örgütün istediği gibi hareket etmek zorunda olan memurlar var. Mahkemesi olan, vergi toplayan, hem dağda hem şehirlerde silahlı gücü olan bir örgüt, bir paralel devlet var.

Silahlı güçleri, atı alan Üsküdar’ı geçtiği, Suriye’de devlet kurdukları için yolları kesmeye başladılar. Diyarbakır-Bingöl karayolu 1,5-2 metre derinliğinde, 3-5 metre genişliğinde hendekler kazılmak suretiyle kapatılmıştır, devlet halen yolu açamamıştır.

“PAZARLIK KARTINI AÇIYOR”

*Bu eylemler sizce neden yoğunluk kazanmaya başladı?

Örgüt, paralel devlet gerçek sınırını hendek kazarak gösteriyor, sınırını hatırlatıyor. Önümüzde cumhurbaşkanlığı seçimleri var, iktidar partisinin adayı kim olursa olsun seçilebilmek için BDP’nin desteğine ihtiyaç duyacak. Pazarlık kartını açıyor. Daha ne taviz koparabilecekse onu almanın peşinde. İktidarı sıkıştırıyor.

Bir taraftan kendi tabanına mesaj veriyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra daha büyük sıkıntılar, Gezi Parkı benzeri örgüt sempatizanlarının faaliyetleri olabilir.

Silahlı mücadelenin yanında, ötesinde, önünde, hafif yoğunluklu şiddet ile demokratik gösteri arası, yığınları meydana döküp dünya kamuoyuna mesajlar verebilir. Etnik bir devlet kurma amaçları doğrultusunda, bazen havuç bazen sopa, bazen çiçek bazen terörle, hedeflerine doğru adım adım gidiyor.BUGÜN

09 Haziran 2014 12:37
DİĞER HABERLER