Gazeteci Sedat Bozkurt, Kısa Dalga'da yayınlanan yazısında, 31 Mart'ta Ekrem İmamoğlu'nun kazandığı seçimin perde arkasını yazdı. İmamoğlu'nun 13 bin 800 oy farkla kazanmasının ardından AKP'de yaşananları anlatan Bozkurt, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı'nın, kayyım kararının önüne geçtiğini açıkladı.
Yerel seçimler için takvim daralırken, seçimin en kritik şehri İstanbul’da AKP’li Murat Kurum ile CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu arasında yaşanacak yarışın sonucu bekleniyor.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 31 Mart 2019’daki seçimleri 13 bin 800 oy farkla kazanmıştı. Bu seçim sonrası daha önce benzeri görülmemiş biçimde 4 oy pusulasından 3’ü kabul edilmiş fakat büyükşehir belediye başkanlığı iptal edilmişti. YSK’nın bu kararı o dönem büyük tepki toplarken daha sonra yapılan seçimi İmamoğlu büyük farkla kazanmıştı.
“HAYATİ YAZICI VAZGEÇİRMİŞ”
Gazeteci Sedat Bozkurt, 31 Mart sonrasında yaşananları kaleme aldığı yazısında, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İmamoğlu’nun seçimi kazanması sonrasında belediyeye kayyım atamak istediğini, bu kararın önünde ise AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın durduğunu açıkladı.
Sedat Bozkurt, AKP’deki ‘İmamoğlu’ kararsızlığına ilişkin şunları yazdı:
“31 Mart 2019 yerel seçimlerinde İmamoğlu 13 bin oy farkla kazanınca Erdoğan kurmaylarına hemen “kayyum” atanması talimatını verdi. Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı buna direndi. Bunun üzerine normal olmamasının ötesinde tuhaf bir biçimde, zarfın içinde bulunan 4 oy pusulasından sadece başkanlık için kullanılanı, sandık görevlileri nedeniyle iptal edildi. Bu kayyum atanmasından daha büyük bir zorlamaydı ama oldu. Mesele yine “hal” in normal olmamasına getirildi. Ama bu sefer sonuç istediği gibi olmadı. Fark 13 binden 800 bine çıktı. İlk kez koşullarını normal olmayan “hal”e getirdiği seçimi Erdoğan kaybetti.
Erdoğan için 31 Mart 2024 yerel seçimleri önemli. 4 yıl dikensiz bir gül bahçesi haline getirerek Türkiye’yi yönetmek istiyor. Uygulayacağı katı ekonomik politikalar nedeniyle bunun yolu baskıyı arttırmaktan geçiyor. Bu seçimi de alırsa seçim kazanmanın meşruiyeti ile rahat hareket edecek ve uluslararası eleştirilerden kendisini uzaklaştırabilecek.
Karşısında kurumsal ve birlikte hareket etme yeteneği olmayan, kendi içine kapanmış bir muhalefetin bulunması da işini kolaylaştırıyor, hareket alanını genişletiyor. İstanbul seçiminin koşullarını normal olmayan “hal”e getirip kazanabilirse kendisi açısından mesele yok. Ama kaybederse yine devreye normal olmayan “hal”ler girecek. İmamoğlu hakkında açılan ve seçilme yeterliliği kaybetmesine siyasi yasağa neden olacak hakkındaki dava 25 Nisan 2024’e yani hemen seçimlerden sonraya ertelendi. İlk seçenek bu. (Burada gelecek siyasi yasak İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığını da etkileyecektir) İkinci seçenek 31 Mart 2019’da dillendirdiği kayyum atanması.
Yerel seçimlerin hemen ardından idari karar ile pek çok HDP’li belediyeye kayyum atandı. Bu yöntem denendi daha önce. İstanbul için denenebilir mi? Kim ya da ne engel olabilir? Batı’ya demokrasiyle, hukukla ilgisi çok olmasa da bu yönetim biçimini kabullendirmiş bir Erdoğan yönetiyor Türkiye’yi. Bu detay da aklınızın bir köşesinde hep bulunsun.”