İnsan ile hayvan arasındaki ince çizgi

TR724.Com yazarı Selim Gündüz son yazısında insan ile hayvanlar arasındaki farkları analiz etti.

İNSAN KILIKLILAR VE KANLI HEDEFLER [ Selim Gündüz]
Sevgi, saygı, empati, uzlaşı, hoşgörü ve tolerans “insan”a ait bir özellikler…

Hayvanlarda bunlar görülmez. Bir sırtlan veya çakal bir diğerine saygı göstermez. Avını paylaşmayı düşünmez. Hayvanların tek üstünlük kriteri karşısındakini daha fazla ısırabilme, daha keskin dişlere sahip olabilmektir.

Kredi derecelendirme kuruluşları var. Standard & Poor’s, Moody’s, Fitch… Bunlar ülkelerin ekonomik durumlarını derecelendiriyorlar. Ülkeleri ekonomik olarak değil de ahlaki açıdan, insani bakımdan derecelendirmek söz konusu olsaydı yukarıdaki kriterler açısından Türkiye’nin notu hangisi olurdu?

A1 – İnsan yaşamına uygun

A2 – Zor da olsa yaşanabilir

B1 – İnsanca yaşayamaz

B2 – İnsan yaşamı için uygun değil

C – Hayvan yaşam alanı

Notumuzu az çok herkes tahmin edebilir. İnsan, insanlığını insanların içinde sürdürebilir.

Siyasetin, iktidarın dili

Evet, bu ülke uzun zamandır insanlar için uygun bir yaşam alanı değil. 783.562 km²’lik Türkiye sınırlarına bir tabela koymak söz konusu olsa “İnsan yaşamına uygun değil” dışında ne konabilirdi? Ülkeyi yönetenlere bakılsa, yönetim biçimi, hukuk, insan hakları incelese ne karar verilebilir?

Türkiye’de hükümet yönetimini ve devlet davranışlarını sembolize eden yalnızca üç beş kelime var: “saldırma”, “yakma”, “yıkma”, “parçalama”,“dişleme”, “ısırma”, “yok etme”

Ve bu kelimeler maalesef böyle bir yönetimle kendini özdeşleştirmiş kitleler için amentünün şartları haline geldi. Hayvani ne kadar davranış varsa artık birer iktidar erdemi. Her kötü davranış, mücessem birer Fareli Köy kavalcısı olmuş ve kitleleri peşine takmış durumda.

Erdemler yoksa mantık da yok

İnsanî erdemleri kaybedenin insanî bir mantığı da kalmaz. Kendi cephesi mensupları “insan”, diğerleri “düşman”dır. Kafalarına koydukları makamı elde etmek için binlerce veya yüz binlerce insan ölse umurlarında olmaz. İstemedikleri ve sevmedikleri kitleleri toptan fırınlara yollamadan, tamamını katletmeden yürekleri soğumaz. Kinleri dinmez.

Bu tür canlıların ruh analizi yapılsa karşımıza birer Stalincik, Hitlercik ve Saddamcık çıkar.

İnsan; davranışlarını denetleyebildiği ölçüde, hareketlerini “hukuka” göre düzenleyebildiği nispette “insan” tanımı içinde yer alır. Muhatabının düşünceleriyle baş edemediği zaman silaha sarılan, diliyle alt edemediğinde sopayla hizaya getirmeye kalkan canlılar “insan” değildir.

Tek çözüm: Ölüm

Bunların tarih bilgileri olmadığı gibi gerçek anlamda okuma yazmaları da yoktur. Her okuduklarından kendi kafalarındaki anlamları veya düşünceleri süzerler. Tüm sorunlarda en sevdikleri çözüm yolu “ölüm” dür. Belli hayvan türlerinde beraber yaşayabilme kültürü vardır. Bunlar ise sadece beraberce ava çıkabildikleriyle yaşayabilirler.

Türkiye’nin sorunu devlette, iktidarda, medyada yer alıp amaçları uğruna ülkeyi kana bulamaktan çekinmeyen, iç savaş çıkarmaktan korkmayan bu tür insan kılıklı canlılardır.

Daha büyük sorunu ise halk çoğunluğunun yönetimle zihnen bütünleşerek “insan”lığı dışlaması bu tür bir “hayvani” hayatı erdem edinmesidir. Bu kısır döngü kırılmadığı sürece Türkiye’de “insanca yaşam” imkansız ve “söz” hükümsüz.
07 Kasım 2016 22:37
DİĞER HABERLER