İstanbul 'daki Has Beton adlı taş ocağında iki işçinin öldüğü kazaya ilişkin şirket sahibi Hızır Kaptan ve üç çalışanı hakkında açılan davanın iddianamesinde; “olayının meydana gelebileceğinin ocakta çalışan işçiler tarafından işverene bildirildiği” halde “işletme sahibinin masraftan kaçarak, gerekli önlemleri almadığı” kaydedildi.
Radikal’den İsmail Saymaz’ın haberine
göre, işverenin, ölen işçilerden Süleyman Akay’ın eşine
“Senin eşin öldüyse benim kepçem ve kamyonum da hurdaya çıktı” dediği belirtilerek, bu da iş cinayetinin delili olarak kabul edildi.
Savcı Naci Kanık tarafından hazırlanan iddianamede Süleyman Akay ve Erdem Çelikmen adlı iki işçinin ölümüne ilişkin Has Beton'un sahibi Hızır Kaptan ve Teknik Nezaretçi Veli Saatoğlu ile Necdet Türen ve Nurettin Bardak adlı iki yönetici hakkında "bilinçli taksirle birden çok kişinin ölümüne sebebiyet vermek" suçundan üç yıl ila 22 buçuk yıla arasında hapis istemiyle İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.
‘Senin kocan öldüyse benim kepçem hurdaya çıktı’
İddianamede, Akay’ın eşi Emine Akay’ın da ifadelerine yer verildi. Emine Akay, ifadesinde, iş yeri yetkililerinin kendilerine her türlü yardımı yapacağını söylemesine rağmen sadece defin sırasında 5 bin TL verdiklerini anlattı. Ölümden 15 gün sonra iş yeri sahibi Hızır ve Osman Kaptan ile görüştüğünü kaydeden Akay, “Senin eşin Süleyman öldüyse benim de kepçem ve kamyonum hurdaya çıktı. İstediğin yere müracaat edebilirsin’ dediler. Bizi mağdur etmeyeceklerini söylemelerine rağmen yardımda bulunmadılar” dedi. Eşi Süleyman’ın ölmeden önce kendisine “Bu iş çok tehlikeli. Çıkardığımız atık malzemeyi kafamızın yukarısındaki yere yığıyorlar. Yığdıkları yer her an patlayabilir” dediğini ve iki üç gün sonra da kazanın yaşandığını söyledi. Akay, “İş yeri sahipleri masraftan kaçarak başka yere götürmeleri gereken atığı ocağın üst kısmına yığarak göz göre göre olayın meydana gelmesine sebebiyet vermişlerdir” diye konuştu.
İddianamede, “Olayın meydana gelebileceğinin ocakta çalışan işçilerce işverene bildirildiği” ve “MİGEM İzleme Daire Başkanlığı tarafından bu durumun öngörülerek yeniden yapılandırma projesi istenildiği halde şüpheli işletme sahibinin masraftan kaçarak, gerekli önlemleri almadığı” kaydedildi. Ayrıca Emine Akay’ın anlatımlarına atıfta bulunularak, “Hızır Kaptan’ın ‘Senin eşin öldüyse benim de kepçem ve kamyonum hurdaya çıktı’ şeklinde beyanda bulunması, işverenin tatil olan Pazar günleri dahi işçileri çalışmaya zorlaması, şüpheli tarafından böyle bir kazanın meydana gelmesinin öngörüldüğü” sonucuna varıldı.
Bu arada, dosyanın asli şüphelileri arasında bulunan İSKİ ve Maden İşleri Genel Müdürlüğü yetkilileri hakkında soruşturma izni talep edildi.
MİGEM ve İSKİ de asli kusurlu
Sultangazi’de faaliyet gösteren 'Has Beton' adlı taş ocağında geçen 29 Haziran'da meydana gelen toprak kaymasında, kepçe operatörü Süleyman Akay ve kamyon şoförü Erdem Çelikmen tonlarca balçığın altında kalarak hayatını kaybetmişti. Olay yeri incelemesinde; ocaktan çıkarılan balçığın yüzeydeki bir alana döküldüğü ve etrafına kuru toprakla bent yapıldığı fakat yağışlarla beraber heyelan oluştuğu ve bu sırada ocakta çalışan iki işçinin toprak yığını altında kaldığı saptandı.
Bilirkişi raporunda, işveren Hızır Kaptan ve üç yöneticisi ile soruşturma kapsamında yer almayan MİGEM ve İSKİ yetkililerinin de asli kusurlular arasında olduğunu tespit etti. Raporda, Hızır Kaptan, Nurettin Bardak ve Necdet Türen'in yeterli denetim ve gözetim yaptırmadığı, tehlike oluşturmayacak noktalarda döküm sahası oluşturmadığı, hafriyat döküm alanlarını sağlam ve dayanıklı inşa etmediği, yağışlı havalarda iş makinelerini çalıştırdığı ve iş güvenliği kurallarını göz ardı ettiği ifade edildi. Teknik Nezaretçi Veli Saatoğlu'nun ocak içerisinde kontrolsüz biçimde döküm sahası oluşturulmasını, yağışlı havalarda iş makinelerinin çalışmasını engellemediği vurgulandı. MİGEM'in "kontrolsüz bir biçimde döküm sahası yapılmasını önlemesi, taş ocağı faaliyetlerinin iş güvenliği ve işçi sağlığı ilkelerine uygun yürütülmesine takip etmesi" gerekirken bu görevini yerine getirmediği kaydedildi. İSKİ'nin de "taş ocağı içerisinde kontrolsüz bir biçimde Cebeci Köyü'nden gelen atık suları akıtmaması ve ocakta çalışmayı zorlaştıracak biçimde balçık oluşumunu önleyecek tedbirleri alması ve aldırması" gerektiği halde, bu işlemleri yapmadığı kaydedildi. Kazada can veren iki işçinin ise kusursuz oldukları ifade edildi. Bu arada, MİGEM İzleme Daire Başkanlığı tarafından 1 Kasım 2012'de Cebeci'deki 15 işletmeye gönderilen yazıda 'Yeniden Yapılandırma Projesi' yapılması istenilmesine rağmen bu projenin de hayata geçirilmediği anlaşıldı.
Seçim var diye teftiş edilmemişti
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu, geçen yıl mayıs ayında gelen ihbar üzerine Has Beton adlı şirketi haziran ayı teftiş programı kapsamına aldığı halde, iddiaya göre, seçim dönemi olduğu gerekçesiyle teftiş etmemiş, bu süreçte iş kazası meydana gelmişti. HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel'in soru önergesi üzerine bu ocakta kazadan sonra yapılan teftişte 23 eksikliğin tespit edildiği, bunun üzerine hem kapatma hem de idari para cezası verildiği belirlendi. Aynı ocakta 2007'de 11, 2008'de yedi ve 2011'de 13 noksanlık görüldüğü halde para cezası ve ihtarla yetinildiği anlaşılmıştı.
Ayrıca taş ocağının, Orman Bakanlığı'na ait ormanlık alana hafriyat döktüğü ortaya çıkmıştı. Bakanlığın şikayeti üzerine taş ocağının 93 bin 804 metrekarelik devlet ormanına hafriyat alanı olarak kullandığı için şirketin sahibi Hızır Kaptan hakkında iki yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı. Ormanlık alanda meydana gelen 86 bin 459 TL'lik zararın tazmini için de ikinci bir dava daha başlamıştı.