Bugün gazetesi yazarı emekli savcı Gültekin Avcı, Selam Tevhid Kudüs Terör Örgütü soruşturması ile ilgili cevap bekleyen 4 kritik soruyu köşesine taşıdı.
Avcı, polislere yöneltilen ve somut delil gösterilemeyen iddiaların kaynağı olan, hükümet ve MİT aleyhinde fevkalade casusluk iltisaklarına yönelik iddiaların kaynağını teşkil eden Selam Tevhid Örgütününü Başbakan ve Havuz medyası tarafından tamamen karartıldığını belirterek, Selam Örgütü mensuplarının bu nedenle Türkiye’den kaçtığını belirtti.
Örgütün devlet katındaki bağlantılarının tam da çözülmek üzere olduğunu ifade eden Avcı, 'Selam dosyasını karartabilmek için şahit olduğumuz bunca telaş neydi?' diye sordu ve örgütle ilgili çok önemli bir noktayı açıkladı, MİT'i işaret etti...
Hukuksuz ve kanunsuz bir takipsizlik kararıyla sümen altı edilen 2011/762 soruşturma numaralı Selam terör örgütü dosyası.
Polislere yöneltilen ve somut delil gösterilemeyen iddiaların kaynağı da bu dosya, hükümet ve MİT aleyhinde fevkalade casusluk iltisaklarına yönelik iddiaların kaynağı da bu dosya.
Hal böyle olunca Selam dosyasının içindeki bilgi, takip ve belgeler hayati bir önem taşıyor.
Başbakan ve Havuz medyası tarafından tamamen gerçek dışı olduğu Yargıtay kararlarıyla anlaşılan karartma deşifrasyonlarından sonra daha da önem kazanmış durumda.
Nitekim bu karartma faaliyetleri sebebiyle, mahkeme kararlarıyla takip altında tutulan Selam örgüt mensupları Türkiye’den kaçtı.
Hem de örgütün devlet katındaki bağlantıları çözülmek üzereyken.
Tüm casusluk iddiaları yargılansın elbet.
Ya Selam dosyasını karartabilmek için şahit olduğumuz bunca telaş neydi?
Bu sorular cevaplanmak zorunda
1- Selam dosyasındaki oldukça nitelikli ihanet iddialarının araştırılması neden pürtelaş engellendi? Soruşturma karartılarak neden Selam ajanlarının kaçması için fırsat yaratıldı?
Zira herhangi bir delil ve somut materyal yoksa MİT ve AKP ile ilgili iltisak ve irtibat iddiaları ispatlanamaz ve mahkûmiyete dönüşmezdi.
2- Selam soruşturmasında TSK’ya ait harita ve krokileri ve nice gizli bilgi ve belgeyi Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Türkiye Sorumlusu Naser Ghafari’ye verirken görüntülenen örgüt mensubu H.A.Yazıcıoğlu’ydu.
Naser Ghafari, Başbakan ve Havuz medyasının Selam soruşturmasını deşifre etmesi sonucu kaçtı.
Sosyal medyada yayınlanan bilgilere göre; Naser Ghafari’nin de bulunduğu İran İstanbul Başkonsolosluk Heyeti Akit medya grubunu ziyaret etmişti.
Türk adli mekanizmasının ve polis birimlerinin Naser Ghafari’yi takip etmesi İran’ı oldukça rahatsız etmişti.
Bunun üzerine Akit Gazetesi, Hüseyin Kulaoğlu imzasıyla “İranlı diplomatlar tedirgin, İranlı diplomatlar takip edildiklerini ileri sürüyorlar” başlıklı haberi neden yaptı?
Oysa bu haber, Selam örgütünün Türkiye’deki casusluk faaliyetlerini gizlemeye destek olmuştu.
Selam terör örgütü ajanı H.A.Yazıcoğlu’nun buluşup Türkiye’nin gizli bilgi ve belgelerini servis ettiği Naser Ghafari ve ekibine neden kucak açtı?
3- Seyed Ali Akbar Mir Vekili, İran Devrim Muhafızları Komutanlığı generallerindendir. Ve İran istihbarat topluluğu VEVAK’ın üst düzey simalarındandır.
Selam soruşturma dosyasındaki bilgilere göre; Bu General, 26 Mayıs 2011’de 1 polis memuru ve 8 vatandaşın yaralandığı ve Ayten Bal adlı kadının bacağının koptuğu Etiler bombalamasının faili ile birlikte masaya oturduğu gibi birçok suikast eylemcisi ile aynı masaya oturmaktaydı.
Sosyal medyadaki “Acem Uşakları” adlı kullanıcı, Selam soruşturmasındaki bilgi ve belgelere dayanarak attığı 10 Mart 2014 tarihli tweette şu ölümcül soruyu soruyordu:
“Teröristlerle aynı masaya oturan bu General (Mir Vekili), hangi gerekçelerle Başbakan, bazı bakanlar ve MİT Müsteşarı ile kozmik toplantılar yapmaktadır?”
Bu kadar ağır iddiaların cevabı, Selam soruşturma dosyasındaysa bu konuların araştırılması gerekmez mi?
Yoksa elde delil olsa bile böyle bir şeyin iddiası dahi teklif edilemez mi?
Böyle bir soruşturma dosyasına dünyanın hiçbir yerinde ve hiçbir hukuk sisteminde takipsizlik kararı verilemez.
4- Selam soruşturmasında mahkeme kararıyla takibe alınan Selam örgüt üyeleri S. Arslantaş ve H. Özkan arasında cereyan eden 5.1.2013 tarih ve 1853070631 numaralı tapede:
H.Özkan: Lan ben bu adam için Tayyip kendini çok riske etti, bunun da çapı nedir ki yani, hiç müktesebatını bilmiyorum, bu Fidan Midan derken abi herhalde boşuna desteklemiyor herhalde. Bu Fidan bir çınar Fidan’ı herhalde, abi inşallah inşallah…
S.Arsantaş: YÜZYILIN ATAMASIDIR O abi.
H.Özkan: Ya abi, niye hiç haberimiz olmadı, zaten bu işler böyle midir, hiç bilemedik bunu.
S.Arsantaş: Susmadı ki söyleyelim abi.
Yargıtay’ca 3 kez mahkûm edilen, nice Türk aydınlarını katleden Selam terör ve casusluk örgütü mensupları, Hakan Fidan’ın MİT’e atanmasını neden “yüzyılın ataması” olarak görüyorlar?
Her vicdan sahibi aydın, bu anormal gizin çözülmesini beklemez mi?
Hukuk ve yargı neden var, karanlıkları aydınlatsın, sorumluları bulsun diye değil mi?