Nükleer programı yüzünden İran son yıllarda kaynağı ya da kaynakları tam belli olmayan ülkeler tarafından çeşitli siber saldırılara uğruyor.
Bu ülke, 2010 yılında Stuxnet kodlu çok karmaşık bir virüs saldırısına maruz kalmış, bunun sonucunda Natanz'daki santrifüjlerin bazıları tahrip olmuş, bazı kaynaklara göre bu yüzden milyonlarca dolar zarara uğramıştı. İran o zaman saldırının İsrail kaynaklı olduğunu iddia etmişti. Başka kaynaklar da Stuxnet'in İsrail ya da Amerikan kaynaklı bir virüs olduğunu ileri sürmüşlerdi. Esasen birçok uzmana göre Stuxnet'in enkripsiyonu (ya da şifreleme sistemi) İsrail imzasını taşıyordu. İran daha sonra Duku adlı petrol tesislerini hedef alan başka bir virüs saldırısı ile karşı karşıya kalmış, bu yüzden de çeşitli zararlar görmüştü.
İran bugünlerde yine bir başka karmaşık virüs saldırısı ile karşı karşıya bulunuyor. Medyada çıkan haberler böyle. Bu yeni virüsün adı da Flame (Alev) ya da Skywiper. Esasen bu saldırının ortaya çıkışı şöyle: İran bir hafta kadar önce BM'nin dünya iletişimi ile ilgili kurumu The International Telecommunication Union'a (Milletlerarası Telekomünikasyon Birliği) başvurarak ülkesine saldıran yeni virüsün araştırılmasını talep eder. Kurum da bu araştırmayı siber güvenlikte uzman olan Rusya merkezli Kaspersky Lab. şirketine yaptırır.
Kaspersky, araştırmasında bu virüs ile ilgili izleri çeşitli Ortadoğu ülkelerinde tespit eder. Bu ülkelerin arasında Sudan, Suriye, Lübnan ve İsrail (Batı Şeria) vardır. Ayrıca izlerin çok küçük bir bölümüne Amerika ve Macaristan'da da rastlanır. Ancak, izlerin büyük bölümü İran'ın bilgisayar sistemini hedef almıştır. İran dışı ülkelerde izlerin bulunması bu ülkelerin yabancı serverler kullanması ile izah edilir. Bu yüzden bütün bunlar esas hedefin İran olduğu gerçeğini örtmez.
Nitekim, İran birkaç gün önce Flame'in kendisini hedef aldığını açıklar ve bu virüsün varlığını kabul eder. İran'ın Bilgisayar Acil Tepki Ekibi Koordinasyon Merkezi, kendi web sayfasında yaptığı açıklamada Flame'in tehlikeli olduğunu ilan eder. Kurumun bir yetkilisi de bu virüsün Stuxnet'ten daha zararlı olduğunu söyler. Bir İranlı siber savunma yetkilisi ise yeni bulunan bu virüsün enkripsiyonunun çok özel olduğunu, bunun da sadece İsrail kaynaklı olanlarda görüldüğünü söyler.
Kaspesky Lab. ise yaptığı araştırmanın sonucunda yeni bulunan Flame virüsünün karmaşıklığının ve fonksiyonel yapısının bugüne kadar bilinen bütün siber tehditleri aştığını, Stuxnet'ten en az 20 misli karmaşık olduğunu ve muhtemelen 5 yıldır devrede olduğunu açıklar. Başka uzmanlar da bu bilgileri doğrularlar.
İsrail'e gelince; bu ülke bu konularda hiçbir zaman kendi rol ve sorumluluğunu açıkça ve resmen ifade etmez. Ancak bu defa İsrail Başbakan Yardımcısı ve stratejik işlerden sorumlu bakanı Moşe Yaalon, Flame'in İsrail kaynaklı olabileceğini en azından şu sözleriyle ima eder: "...İran tehdidini önemli bir tehdit olarak gören herkesin çeşitli adımlar atacağı makul karşılanmalıdır. İran'a zarar vermek için, bunlar da dâhil (Flame virüsünü kastederek)."
Diğer yandan Başbakan Netanyahu ise iki gün önce Flame virüsünü ağzına almamakla, bu konuda herhangi bir şey söylememekle birlikte virüslerin İsrail'in karşı karşıya olduğu 5 tehditten biri olduğunu, bu konuda çok çalıştıklarını söylemiş, diğer 4 tehdidi ise nükleer silahlar, balistik füzeler, bölgedeki silah yığınağı ve kanun dışı göç akımı olarak nitelemişti. Bugün İran'ın da kabul ettiği gibi bu ülkeyi hedef alan son Flame virüsü konusunda ortaya çıkan bilgi ve haberlerin kısa özeti böyle. Bu konuda başka neler var, İran bundan ne kadar zarar gördü ya da görüyor, bu virüse karşı program geliştirdi mi, virüs gerçekten İsrail kaynaklı mı, doğrusu pek fazla bir şey söyleyecek durumda değiliz. Kaldı ki biz bilgisayar uzmanı da değiliz. Ancak, İran'a karşı yapılan bu üçüncü siber saldırının veya benzerlerinin zaman gelir başkalarını da, bizi de hedef alabileceğini tahmin edebiliriz.
Bu yüzden bu konulara önem vermek, gereken tedbirleri zamanında almak zorunda olduğumuz Flame virüsü dolayısıyla bir kere daha hatırlamadan, hatırlatmadan edemiyoruz.