IŞİD’in her eyleminden sonra olduğu gibi operasyon başladı. Ancak gözaltına alınanların bir kısmı, Türkiye’deki varlıklarına karşın yeterli bir tedbir alınmayan, kısa sürede serbest kalan Nusra destekçileri.
IŞİD'le bağlantıları muamma!
Türkiye’deki IŞİD hücreleri veya Rakka tarafından organize edilen, siviller ve siyasi nitelikli hedeflere düzenlenen eylemler sonrasında başlatılan operasyonlara kamuoyu artık alıştı.
Rutin olarak yapılmayan, saldırılar sonrasında hız verilen operasyonlarda gözaltına alınan veya tutuklanan isimlerin olaylarla ilişkili olup olmadığıysa büyük bir muamma.
Emniyet birimlerinin IŞİD’e karşı mücadele ettiği algısını yaratan fakat gözaltına alınan veya tutuklanan çoğu şahsın kısa sürede serbest kalmasıyla soru işaretleri yaratan operasyonların yeni ayağında da istihbarat yanlışlıkları veya kasıtlı yanlış yönlendirmeler göze çarpıyor.
Ankara, Konya ve Nevşehir’de önceki gün gerçekleştirilen ve “DAEŞ operasyonu” adıyla duyurulan, 37 kişinin gözaltına alındığı operasyonlarda, yine Cephetül Nusra’yla bağı olduğundan şüphelenilen adresler ve şahıslar hedefteydi.
Ankara’da basılan, çocukların örgütsel eğitim aldığı 5 katlı bir bina da, Ulucanlar Caddesindeki esnafa göre Hacıbayram hücresiyle bağlantısız bir yapı. Ankara’daki operasyonların yoğunlaştığı Yenimahalle, Sincan, Etimesgut, Keçiören, Altındağ ve Çubuk’ta, IŞİD hücrelerinin yanı sıra Nusra yapılanmaları da bulunuyor. Geçmiş El Kaide hücrelerine de ev sahipliği yapmış Sincan’da Nusra hala etkin; Altındağ’da dernekler üzerinden çalışma yürütülüyor; Türkkonut’taysa Nusra cihatçı topluyor.
IŞİD’le bilinen bağı yok
Baskın sırasında binada bulunan 26 çocuğun ailelerine teslim edildiği, binada bulunan yetişkinlerinse gözaltına alındığını ifade eden Emniyet kaynakları, çevrede kitapevi olarak bilinen 5 katlı bir binanın aslında her katında mescit ve yatakhanelerin bulunduğu, çocukların burada örgütsel eğitim aldığını söylüyor.
Ancak IŞİD’e bağlı çalışma yürütüldüğü belirtilen binanın, Ulucanlar Caddesi esnafına göre çocuklar dışında gelen gideni yok. Soruşturmalardaki iletişimin tespiti tutanaklarında, Ankara’daki IŞİD hücrelerinin 2015 başında faaliyet göstermeye başlayan binayla bağı olduğuna dair bir işaret yok; hücrelerin çocuklara yönelik özelleşmiş bir faaliyet yürüttüğüne ilişkin bulguya da rastlanmadı.
Öte yandan baskın haberinin en çok Nusra’ya yakın örgütlere yakın internet sitelerinde yer bulması da dikkati çekiyor.
Nusra’ya kararlı operasyon yok
IŞİD’in düzenlediği eylemler ardından topluma güvenlik mesajı vermek için gerçekleştirilen operasyonlarda Nusra destekçileri gözaltına alınıp kısa sürede serbest bırakılsa da, aslında Türkiye’deki güvenlik birimleri Nusra yanlılarına karşı kararlı ve tutarlı önlemler almıyor. Ankara, İstanbul, Konya gibi kentlerde oldukça örgütlü olan Nusra, pek çok dernek aracılığıyla hem maddi yardım ve ekipman toplamayı başarıyor hem de örgütlenme faaliyeti gerçekleştirerek Türkiyeli savaşçıları örgütün bünyesine katıyor. Pek çok kentte Nusra saflarında savaşırken yaşamını yitiren cihatçıların aile evlerinde açıktan taziyeler düzenleniyor. Emniyet birimleri ve savcılıklarsa, IŞİD soruşturmalarında rastlanılan Nusra bulgularını görmezden geliyor. Böylesi bir ‘ihmal,’ Ankara’da örgütlenme çalışması yapan, çevredeki mahalle ve semtlerde uydu örgütlenmeler oluşturan, Ankara aracılığıyla yabancı mücahitlerin Suriye’ye geçişine destek veren IŞİD’ın Hacıbayram hücresiyle ilgili bir polis fezlekesinde de yer aldı.
Cihatçılarla tanışmaya derneğe davet
Ankara tarihi kent merkezi Ulus’taki Hacıbayram Mahallesinde bulunan etkili isimlerin yer aldığı ve ‘Tatlıbal Grubu İddianamesi’ diye nitelenen soruşturma için hazırlanan polis fezlekesinde, IŞİD saflarında çatışan şahısların Nusra destekçileriyle olan ilişkileri de, tespit edilen telefon görüşmeleri ve mesajlaşmalar eşliğinde kayıtlara girmişti.
Hacıbayram’daki örgütlenme faaliyetlerine destek veren Haydar Ali D. ile Ankara’da yaşayan ve Ebu Muhammed Nurullah kod adını kullanan bir şahıs arasındaki iki görüşme ve mesajlaşma tutanağı Ankara’daki Nusra yapılanmalarının da ipuçlarını veriyor:
Ebu Muhammed Nurullah: Bugün Cumartesi, sohbet var. Geleceksin değil mi?
Haydar Ali D.: Gelmeye çalışacağım.
Ebu Muhammed Nurullah: Gel tanışırız. Devle’de [İslam Devleti] bizim kardeşler var, bunlar savaşmışlar. Bu kardeşlerden Muhammed bu şeylerden bayağı da vurmuş, anlatıyor... Bu kardeşler Suriyeli kardeşler, buraya gelmişler. Kardeşim, nereye geleceğini biliyor musun? Keçiören Uyanış’ta Itri Caddesinde bulunan Turgut Altınok Camini sağına alıp yukarı 50-60 metre yürüyünce Darülhadis Derneği yazıyor.
‘Sen Nusra’cı mısın?’
Aynı ikili arasındaki 10 Haziran 2015 tarihli mesajlaşma tutanaklarındaysa Nusra’nın ismi telaffuz ediliyor:
Haydar Ali D.: Biz iki kişi geleceğiz.
Ebu Muhammed Nurullah: Ne zaman, nereye? Reyhanlı’dan mı gireceksiniz?
Haydar Ali D.: Bugün yarın karşıya geçeceğim. Başka geçmek için gelen var mı?
Ebu Muhammed Nurullah: Yanındaki kardeş kim? Orada karşılayacak var mı?
Haydar Ali D.: Evet var. Eski gelen kardeş.
Ebu Muhammed Nurullah: Ben gelemem burada halletmem gereken işler var. Dikkatli olun. Bu sefer Nusra’ya katılın.
Haydar Ali D.: Sen Nusra’cı mısın?
Ebu Muhammed Nurullah: Ben tüm mücahitleri destekliyorum.
BirGün