İşte doların gerçek değeri

International Institute of Finance Başekonomisti Robin Brooks, dolar/TL'nin adil değerine dair bir mesaj paylaştı.

Robin Brooks, Türkiye’nin kredi furyasının boyut olarak 2017 ve 2019 dalgalarının çök ötesinde olduğunu belirtiti. 

Brooks, "Nisan 2020’den bu yana gözlenen yavaşlamaya rağmen, haziran kredi akımları bir önceki kredi furyasının son bulduğu Mart 2019’dan daha yüksek." dedi ve ekledi: "Bu yüzden dolar/TL’nin adil değeri ölçümümüzü 7.50’ye yukarı revize ettik."




Cumhuriyet yazarı Erdal Sağlam da 14 Temmuz’da kaleme aldığı “İç talep artışı cari açık ve kur baskısını hortlatıyor” başlıklı makalesinde şu uyarıyı yapmıştı:

"Ödemeler dengesi verilerine bakıldığında ise 2019 Mayıs ayında 1 milyar 71 milyon dolar fazla veren cari dengenin, bu yıl 3 milyar 764 milyon dolar açık verdiği görülüyor. 12 aylık cari açık rakamı ise 8,2 milyar doları aştı.

Bu açık rakamı, uygulanan iç talebi artırma politikası sebebiyle iktisatçılar için sürpriz olmadı. Çünkü iç taleple büyümeye yüklendiğimiz her dönem, ithalatla birlikte cari açık da artmıştı. Hükûmet binlerce ürünün ithalatına son dönemde ek gümrük vergileri koyarak bu artışı engellemeye çalışsa da bunun mümkün olamadığı, ancak çok küçük bir etki yaratabildiği açıkça görülüyor.

Her zamanki açık tablosunun bu kez ağırlığını artıran birkaç unsur daha var. Birincisi yıllık 30 milyar dolarlara varan yıllık turizm gelirlerinin bu yıl pandemi etkisiyle çok azalacak olması. Bu kanalla gelen döviz geliriyle bu yıl yarısına bile ulaşmak çok zor görünüyor. Bu da cari açık sorununun büyümesine sebep oluyor.

Bunun dışında cari açığın finansmanındaki sıkıntı da giderek büyüyor. Türkiye’nin dışarıda güvenilir ülke algısını yok etmesi, sermaye hareketlerine koyduğu sınırlamalar ve “rasyonel bir ekonomik politika uygulanmadığı” görüşünün hâkim olması, yurtdışından kaynak akışını neredeyse durdurdu.

Merkez Bankası’nın ancak Katar’la swap anlaşması yapıp piyasaya güven verecek önemde anlaşmalar yapamaması da algının iyice bozulmasına neden oluyor. Bırakın doğrudan sermaye girişini, portföy yatırımlarında bile bu yıl adı geçen dönemde 2,5 milyar dolarlık net çıkış yaşandı. Son dönemde küresel likidite bolluğuyla gelişmekte olan ülkelere fon akışı başlarken Türkiye’nin yararlanamaması, bundan sonrasının da çok zor olacağının göstergesi.

Ödemeler dengesi rakamları hem kamunun, hem bankaların, hem de özel sektörün ilk beş ayda dışarıya net ödeyici konumda olduğunu gösteriyor. Yani Türkiye, gerek özel sektörüyle gerek kamusuyla dışarıdan artık döviz kaynağı yaratamıyor. İçeride üretilen katma değeri dışarıya aktarmak zorunda kalıyor.

Bu nedenle cari açık ve kurlar üzerindeki baskının giderek arttığı gözleniyor. Yabancı bankaların raporlarında, böyle bir ortamda TL’nin değerli kaldığı söylenmeye başlandı. Hükûmetin kamu bankaları kanalıyla uzun zamandır kurları neredeyse sabit rakamlarda tutması da kurlar üzerindeki kamu baskısını açıkça gösteriyor. Buna karşılık hükûmetin bu baskıyı uzun süre sürdürebilecek döviz rezervlerine sahip olamaması, kurlar üzerindeki baskının giderek artmasına sebep olabilir."

16 Temmuz 2020 10:23
DİĞER HABERLER