İzmir Barosu hem akademisyenleri hem gözaltıları eleştirdi

İzmir Barosu, "Barış İçin Akademisyen İnisiyatifi" tarafından açıklanan bildiri ve ardıdan gelişen olaylarla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Akademisyenlerin eleştirildiği açıklamada, gözaltı ve soruşturmalara da tepki gösterildi.

Baro, söz konusu bildiriyi açıklayan akademisyenlerin, ülkedeki akademik ve aydın kadrosunun hepsini temsil etmediğini, kendi subjektif görüşlerini açıkladıklarını vurguladı. Alkenin içte ve dışta yaşadığı güvenlik problemleri ve ülkenin bölünmesi için yapılan planları içeren büyük resmi göremedikleri ifade edildi. Ülkenin karşısında, güvenlik güçleriyle çatışan ve şehir merkezlerinde terör yaratan, insanların canına kasteden terör örgütü bulunduğunun altı çizilerek, "Bu örgüt artık özerklik ilan etmiş, hedefine ülkemizin bölünmesini yerleştirmiş, neredeyse savaş düzenine geçmiştir. Elbette hiçbir ülke, toprakları içinde kendi güvenlik güçlerinden bir başkasının silahlanarak askeri, polisi ve vatandaşlarına zarar vermesine, hattâ zarar vermekte tehdit haline gelmesine müsaade edemez. Bu nedenle ülkemizin birlik ve bütünlüğe karşı silah çekmiş olan terör örgütüne karşı verilen mücadele haklı ve meşrudur. Bu haklı mücadele, dünyanın neresine giderseniz gidin haklı ve meşru kabul edilir. Hal böyleyken bir grup akademisyen adına, sözde barış çağrısı adı altında yapılan bildiride, Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı kalaşnikoflar, kanaslar, mayınlar, hendekler, roketlerle silahlı saldırıda bulunan PKK ile mücadele edildiğinin gözardı edilmesini, ülkenin haklı meşru müdafaasının bir ihlal, hattâ bir katliam gibi gösterilmesini onaylamak ve buna sessiz kalmak mümkün değildir." denildi. Bu tür fikir açıklamalarının, her gün ölümle yüzleşen güvenlik güçlerinin maneviyatına darbe vurduğu, bildirideki bazı ifadelerin ancak bölücü hareketi kuvvetlendiren bir anlam ifade ettiği vurgulandı.

'DÜŞÜNCEYİ AÇIKLAMAYA KARŞI BAŞLATILAN GÖZALTI VAHİMDİR'

İzmir Barosu, bildiriye imza atan akademisyenlere yönelik gözaltı ve soruşturmaları da eleştirdi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Diğer taraftan, sözde barış için yapılan bu elim açıklamaya karşı siyasi iradenin temsilcilerinin kullandığı sözler, düşünceyi açıklamaya karşı başlatılan gözaltı ve tutuklama girişimleri de bir o kadar vahimdir. Ülkenin yönetimindeki güç ve iktidar sahibi siyasilerin, sırf düşüncelerini açıklamış bir kitleyi hasım gibi göstermesi ve seslendiği vatandaşları husumete teşvik etmesi kabul edilemez. Bir yanlış, başka bir yanlışla düzeltilemez."

'GERÇEK AYDINLAR AÇILIM SÜRECİNDE İLERİYİ GÖRENLERDİR'

Sürecin bu noktalara gelmesinde ağır sorumluluğu olanların hedef aldığı akademisyenlerin bir kısmının, daha önce açılım sürecinde âkil adamlar olduğunun unutulmaması gerektiği de belirtilerek, şunlar kaydedildi: "Zaman gösteriyor ki açılım sürecinde, terör örgütüyle mücadele etmek yerine masaya oturmanın ve vatandaşlara ne olduğu belli olmayan açılımı empoze etmenin, ülkeyi barışa ve refaha değil, karışıklık ve savaş ortamına sürükleyeceği uyarısında bulunanlar, bu ülkenin gerçeklerini kavrayan, ileriyi gören ve söylemekten çekinmeyen insanları olarak gerçek aydın sıfatını hak etmiştir." Türkiye Cumhuriyeti'nin ve milletin bölünmez bütünlüğünden yana taraf olduklarını da belirten İzmir Barosu, vatanı ve üzerinde yaşayan halkı korumak maksadı içerisinde. güvenlik güçlerinin hukuk içinde kalan haklı ve meşru mücadelesini desteklediklerini ifade etti. CİHAN
21 Ocak 2016 16:53
DİĞER HABERLER