Brüksel'de yapılan NATO olağanüstü görüşmesinin tek konusu Rusya-Ukrayna krizi için alınması gereken acil kararlar merkezliyd
KADİR GÜRCAN
Brüksel'de yapılan NATO olağanüstü görüşmesinin tek konusu Rusya-Ukrayna krizi için alınması gereken acil kararlar merkezliydi. Biden dışında, diğer devlet başkanlarının genel kanaat ve düşünceleri gündem olmadı. Dört yıllık bir fetret döneminden sonra, ABD'nin NATO'ya eski performansı ile dönmesi, üye ülkeler için önemli bir motivasyondu. Toplantı olağanüstü olunca, daha önceki yıllarda olduğu gibi “Ben daha önemliyim. NATO'nun olmazsa olmazıyım!” ucuzluklarına kimsenin tahammülü yoktu. Yüzlerdeki fotojenik tebessümler, biraz sonra çekilecek aile fotoğrafı içindi.
Toplantıya acilen karar verilmiş olsa da uluslararası görüşmelerde alışılmış ritüeller ihmal edilmiyor. Üye ülkelerin birlikte çektirdikleri hatıra fotoğrafı da bunlardan biri. Herkesin nerede duracağı önceden belirlenen platformda, ayaküstü nezaket görüşmeleri için kısa da olsa vakit oluyor. Dikkatimi çekti, son fotoğraf karesi hazırlıkları esnasında liderler tokalaşırken, Biden'in Türk Cumhurbaşkanı ile tokalaşmak şöyle dursun, göz göze gelmekten bile kaçınması neden ola ki? Saray'ın yüzündeki tebessüm ve beklenti, abarttığımı düşünmeyin ama, aile fotoğrafı için bile oldukça fazlaydı. Dahası, bizim Saray ve Havuz Medyası'nın belalısı olan Macron'a Biden'in gösterdiği yakınlık, düşman çatlatacak cinstendi. Acaba, İngiltere Başkanı tombul Johnson araya girmeseydi, Biden Cumhurbaşkanı ile tokalaşır mıydı? Yoksa o da mı önceden ayarlanmıştı? Bu tür detayları paylaşmaktan zevk alan dostlarım bile şeytanın gizlendiği bu detayı ıskalamışlar.
Görüşme öncesinde, Türkiye'deki medya organlarında estirilen hava, Türkiye'nin Rusya-Ukrayna arasında ortaya koyduğu performansın taltif ve ödüllendirilme beklentisi şeklindeydi. Bir hafta önce verilen haberlerdeki “Biden ile görüşme kesin!” aculluğu boşuna mı? Öyle olmadı. Toplantı öncesi Beyaz Saray Sözcüsü, diğer ülkeler ve özelde Türkiye ile bire bir görüşme olmayacağını açıklamak zorunda kaldı. Hani şu “Herkes dursun, Kandıralı sen de dur!” asker komutundaki hususilik. Beyaz Saray, Cumhurbaşkanlığı İletişim Birimi'nin asılsız haber konusundaki kötü şöhretine aşina.
Rusya'ya karşı alınması gereken tedbirler konusunda tavizsiz duruş, ABD ve Fransa'dan geliyor. Almanya'nın enerji açısından Rusya bağımlılığı AB'nin yıldız ülkesini tökezletiyor. Biden, başta Almanya olmak üzere pakta üye diğer ülkelerin Rusya'ya olan enerji bağımlılıklarını rahatlatacak ya da minimuma indirecek projeler üzerinde çalıştıklarını duyurdu. Biden'ın enerji desteği konusundaki destek projesini açıkladığı anlarda, ABD'ye ait LNG (Lequefied Natural Gas) tankerlerinin çoktan Avrupa limanlarına demir attığı biliniyordu. Bunlar, Rusya-Ukrayna krizi sonrası neler yapılması gerektiği ile alakalı olarak herkesin duymak istediği adımlardı.
AB Genel Sekreteri Ursula Von Der Leyen'in sosyal medya hesabında işaret ettiği “Ukrayna'ya insani yardımın devamı, enerji konusundaki ortak çözüm, demokratik değer ve normların korunması gerektiğinde fikir birliği içindeyiz.” noktalar da dikkate değer gelişmelerden. 7.1 trilyonluk internet, haberleşme, bilgi paylaşımı ve data transferi konusundaki yatırım anlaşması da bu gelişme kalemlerinden. Rusya'ya enerji bağımlılığını bitirmenin yanında Rus Cyber saldırılarının da boşa çıkarılması bu şekilde mümkün olacak. Fransa'nın bu konuda önemli bir rolü olduğu söyleniyor. Biden'in Makron'a olan yakın alakası bundan kaynaklanıyor olabilir. Rus Hackerler, Fransa'ya Cyber saldırı yapmaya pek meraklı oldukları için Fransa bu konuda oldukça tecrübeli.
Ee, bunca nefes bir “Tokalaşma!” meselesine nasıl bağlanıyor? İşin aslı yazarınız resmi bir ritüeli büyütmeyecek kadar hoşgörülü ve işi oluruna bırakacak kadar safderundur. Ama bu basit detay herkes için öyle değil. Saray soytarılığını kendi parti arkadaşlarını bile tiksindirecek kadar abartan bir milletvekili son Saray ziyaretlerindeki hayal kırıklığını “O kadar test yaptırdık. Şehir hamamında yunduk-yıkandık, dezenfektandan geçtik, bir elimizi bile sıkmadı. Şahsen aidiyet hissim zedelendi!” diyerek velinimetine pek alınmış. Zavallı, murdar öldüğüne bakmıyor bir de öd ağacından tabut arıyor! Tokalaşmaya ne derin manalar yüklendiğine de bir bakın?
Brüksel'deki toplantı sonrasında Türkiye'ye dönen Cumhurbaşkanı, Rusya'dan alınan S-400 anlaşmasından vazgeçilmeyeceğini duyurdu. Oysa, geçen hafta ABD'den bu konu ile alakalı gelen yanıt gayet net idi; “S-400'ler ile F-35'ler bir arada olmaz!” Cumhurbaşkanı, Brüksel'de çekilen aile fotoğrafından sonra ya konuşulanları hiç dinlemedi, ya da kendisinden hiç bahsedilmemesini çok ciddiye aldı. NATO'ya üye ülkelerin ciddi ve somut adımlar attıkları görüşmelerde S-400 meselesi gündem olmayacak kadar önemsiz bir detaydı bu yüzden zikre değer bulunmamış olmalı. NATO'nun, Türkiye'nin üye ülkelerden biri gibi davranmasını beklemesi gayet normal ve bu hususta taviz yok.
Cumhurbaşkanı'nın S-400'ler ile alakalı açıklaması görüşme sonrasında oldu. Uzak bir ihtimal ama, Başkan Biden'in Türkiye'nin can attığı görüşme taleplerine cevap vermek şöyle dursun Saray ile tokalaşmayı bile fazla bulması, Türk yetkililerde NATO'ya ait aidiyet zedelenmesine yol açmış olmasın? Saray'ın ABD ilişkilerinde ne kadar duygusal olduğunu herkes biliyor ya! İç piyasada çakılan itibar için Brüksel görüşmeleri bir fırsattı, o da kaçtı. Hüsrana uğrayan Havuz Medyası da, NATO haberlerini anında kesiverdi.