Ramazan Bayramının vazgeçilmezi kabul edilen zengin ikram tabakları ve çeşit çeşit yemeklerle süslenen sofralara karşı uzmanlar kronik rahatsızlığı bulunanları uyarıyor. Takip edilen diyet ve tedaviler varsa bunların bayramda asla aksatılmaması gerektiğine özellikle işaret ediyor.

Araştırmalar, kalp damar hastalığı şikâyeti ile en çok bayramlarda sağlık kurum ve kuruluşlarına başvurulduğunu gösteriyor. Özellikle de Ramazan Bayramında. Zira bu dönemde oruç sebebiyle aç kalan kişiler psikolojik olarak aşırı yeme eğilimi gösteriyor. Gereğinden fazla yemek de kalbe ve bedene ağır yük olarak geri dönerek sıkıntıya zemin hazırlıyor.

Kalp hastalarının sağlığını koruyabilmesi için aşırı şerbetli ve unlu tatlılardan uzak durması gerekiyor. Şeker ve çikolata da buna dâhil. Çünkü “Bir defadan bir şey olmaz” düşüncesi ile hareket etmek geri dönüşü olmayan sonuçlara sebep olabiliyor. İlla tatlı yenilecekse sütlü çeşitlere veya meyveye yönelmek tavsiye ediliyor.

Ramazan'da vücudun sıvı dengesi değişiyor. Buna bağlı olarak bayramda su tüketimini ihmal etmemek tavsiye ediliyor. İhtiyaç mümkün mertebe su ile karşılanmalı. Günlük tüketilmesi gereken su miktarı en az 2 litre olmalı. Bayramda çay ve kahve tüketimi fazlalaşıyor. Ancak aşırıya kaçılırsa kalp damar hastalarında çarpıntı, sinirlilik hâli ve tansiyon sıkıntısı görülebiliyor.

Yağlı et yemekleri ve kızartmalar kalp hastaları için uygun değil. Bunların yerine taze mevsim sebzeleri ile hazırlanan sulu yemekler öneriliyor. Bayram sofrasında illa et arzu ediliyor ise sebze ile pişirmek gerekiyor. Pişirme için de fırınlama, buğulama, haşlama ve ızgara yöntemleri tercih edilmeli. Börek, poğaça gibi hamur işlerinin de mideyi ve kalbi yorduğu unutulmamalı.

Ramazan Bayramında tatlı, şeker ve çikolata tüketimi artıyor. Ancak tatlıda aşırıya kaçmak şeker yüklenmesine, ardından da ani şeker düşmesine yol açabiliyor. Hatta kalp yetmezliği ve kalp krizi sonucu ölümler yaşanabiliyor. Bu yüzden kalp, kolesterol, yüksek tansiyon ve diyabet hastalarının dikkatli olması önem taşıyor.