Kanser çocuk yapmaya engel değil

Jinekolojik Onkoloji Bölümü Uzmanı Prof. Dr. Hüsnü Çelik, belli yaş ve koşullarda olmak şartıyla kansere yakalanan kadınların da çocuk sahibi olabileceklerini bildirdi.

Yumurtalık, rahim ve rahim ağzı kanseri olan, genç, bekar, evli ama çocuksuz veya yeteri kadar çocuğa sahip olmayan kadınların da belli bazı durumlarda çocuk sahibi olabileceğini anlatan Prof. Dr. Hüsnü Çelik, "Üreme organları ile ilgili kanser tanısı almış olmak, üreme potansiyelini tamamen kaybetmek anlamına gelmez." dedi.

Jinekolojik kanserlerin erken evrelerinde, kadınları kanserin ilerleme riskinden koruyarak, onları çocuk sahibi yapmanın mümkün olduğunu ifade eden Prof. Dr. Hüsnü Çelik, "Kemoterapi gibi, yumurtalık fonksiyonlarını azaltıcı tedavilerden önce bekar kadınlardan yumurta toplanarak, saklanabiliyor. Evlendiği zaman, bu yumurtalar ile oluşturulan embriyolar rahim içerisine yerleştirilerek gebelik gerçekleşebiliyor." bilgisini verdi.

Prof. Dr. Çelik, kadının evli olduğu durumlarda ise tedaviye başlamadan önce oluşturulan embriyonun saklandığını ve yine tedaviler sona erince bu embriyoların rahim içerisine nakledilebildiğini kaydetti.

Bu durumdaki birçok hastanın çocuk sahibi olduğunu bildiren Prof. Dr. Hüsnü Çelik, "Hem kanserin ilerlememesini garanti altına almak, hem de kanser tanısı almış kadını güvenle çocuk sahibi yapabilmek, üreme teknolojisi ve kanser biliminde en uç ve başarısı kanıtlanmış yöntemlerdir." diye konuştu.

Başkent Üniversitesi Adana Araştırma ve Uygulama Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim dalı Jinekolojik Onkoloji Bölümü uzmanı Prof. Dr.Hüsnü Çelik, "Bu durumdaki hastalardan uygun olanlara jinekoloji ile ilgilenen hekimlerin bilgi vermesi kadar, hastalarında bu isteklerini ön plana çıkarmaları önemlidir. Tabi ki tam olarak aydınlatıldıktan sonra uygun kriterleri taşıyan kadınlar bu tedavi şansına sahip olabilir." değerlendirmesini yaptı.

40 YAŞINDAN BÜYÜK OLMAMALI
Çelik, uygun kriterlere açıklık getirirken de, "Kadınların 40 yaşından büyük olmaması, iyi bir yumurta rezervine sahip olması, kanserin erken evrelerde olması gerekir. Hastalarımız içinde bu yolla gebe kalan en büyük kişi 44 yaşındadır. Ancak bu istisnai bir durumdur ve tektir. Diğer hastalarımızın tamamı 40 yaş altıdır." ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Hüsnü Çelik, kanser tanısı almış ve üreme fonksiyonu korunarak tedavi edilen kadınların gebelik sürecini hızlandırmaları ve üremeye yardımcı birimlerden de destek alması gerektiğini söyledi. Bunun iki nedenden dolayı önemli olduğunun altını çizen Prof.Dr. Hüsnü Çelik, şöyle devam etti: "Birincisi; bu hastalarda, genel olarak bakıldığında sağlıklı kadınlara göre gebelik şansı daha azdır. Ayrıca bu olgular çoğu kez ileri yaştadır ve ileri yaşlarda gebelik şansı azalmaktadır. İkincisi; kanserin nüksetmesi ve tekrarlayan tedavi ihtiyacı göz önünde bulundurularak gebeliğin bir an önce aradan çıkarılması istenilen durumdur."

Prof. Dr. Hüsnü Çelik, bu uygulamaların, alanında deneyim kazanmış uzmanların bulunduğu, jinekolojik onkoloji, medikal onkoloji, yardımla üreme gibi ilgili tüm bölümleri barındıran bir merkezde yapılması gerektiğini sözlerine ekledi.

CİHAN
22 Şubat 2016 13:50
DİĞER HABERLER