Türkiye’de seçmen üçe bölünmüş durumda, İktidar ve muhalefet bloku yüzde 30 bandındayken en az bir o kadar da kararsız seçmen var ve değişim talep ediyor. Ankara’daki hızlı trafiğin arkasında yüzde 30’a ulaşma sancısı var.
Koronavirüs salgını, ekonomik zorluklar ile birlikte hükümetin oy oranı her geçen gün eriyor. Ancak yapılan anketler AKP'den soğuyan vatandaşın gidecek bir adres bulmakta zorlandığını da gösteriyor. Birgün gazetesinden Yaşar Aydın, kararsızların oyunun yüzde 30'a çıkması sonrası Ankara'da ittifak görüşmelerinin hızlandığına dair bir yazı kaleme aldı.
Türkiye’de küçük bir azınlık dışında hayatından memnun olan kimse kalmadı. Toplumun her kesimi fikri ve duygusal olarak hareket halinde, çıkış arıyor. Bu hareketlilik siyasete de yansıyor. Son bir yıl içerisinde büyük kitleler halinde siyasal tercihlerini değiştiren kesimlere tanıklık ediyoruz. Kamuoyu araştırmalarında bu fotoğrafı net şekilde görebiliyoruz.
Yeni yılın ilk haftasından itibaren dört beş kamuoyu araştırması medyaya yansıdı. En az bir o kadar da parti liderlerinin masasında duran araştırma olduğunu biliyoruz. Bunların bir kısmının bilgisine de sahibiz.
İktidar ve muhalefet partilerine sunulan iyi hazırlanmış kamuoyu yoklamaları arasında ciddi bir farklılığın olmadığını görebiliyoruz. Elimize ulaşan tüm kamuoyu yoklamalarında öne çıkan en önemli gelişme muhalefet blokunun Cumhur İttifakı’nı yakaladığı ve uzu süredir de bu durumun değişmediği gerçeği. Kararsızlar ya da oy kullanmayacaklar çıktığında İktidar blokunun oy toplamı yüzde 30 ile 35 arasında kalıyor. Aynı şey muhalefet için de söylenebilir.
Anketlerde konuşulması gereken diğer bir önemli konu da kararsızların ya da oy vermeyeceğim diyenlerin oranı. Yine tüm anketlerin ortak noktası olarak kararsızlar toplam seçmenin üçte birini oluşturuyor. Ama anket diğer sorularına verilen yanıtlar dikkatle incelendiğinde karasızlarla iktidar arasında mesafenin her geçen gün arttığını söylemek mümkün. Kararsızım diyen seçmenin çok önemli kısmı iktidar uygulamalarını eleştiren bir görüş ifade ediyor. Bu anlamıyla partilere verilen net oylardan sonra kalanın dağılımını yapmak ve bu dağılıma güven duymak eskisi kadar kolay değil. Yaklaşık yüzde 30 olarak ifade edilen kararsız oyların eşit şekilde dağılacağını söylemek neredeyse imkansız.
Kamuoyu yoklamalarında İktidar için kötü haberler bunlarla da sınırlı değil. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hem kamuoyu önündeki popülerliği hem de sandıkta aldığı oy partisinden ve oluşturduğu Millet Cephesi’nin en az birkaç puan önünde yar alırdı. Son bir yıldır partisinin aldığı oyla kendisinin aldığı destek arasında makas daraldı. Erdoğan’ı başarısız bulanlar hızla arttı. AKP’ye oy vereceklerini ifade edenlerin içinde bile başta ekonomi olmak üzere bazı konularda Erdoğan’ı başarısız bulanların sayısı arttı. Erdoğan, artık etkisi her geçen gün azalan, inişe geçen bir lider görünümünde.
Ankara, siyaset alanında son ayların en hızı trafiğini yaşıyor. Erdoğan’ın başlattığı, daha sonra da muhalefet partilerinin devam ettiği partiler arası görüşmelere anayasa tartışmaları eşlik etti. Bir anlamda toplumdaki arayış, partileri de hareketlendirdi. Hayatından memnun olmayan bu büyük kalabalık değişim istiyor. Hem de vaat olarak değil, bugün hayatının değiştiğini görerek değişim istiyor. İktidardan umudunu kesmiş, muhalefete ise yeterince güvenmiyor. Anayasa, reform çağrılarıyla çok ilgilenmiyor. Ama en az onlar kadar muhalefetin “biz gelirsek sorunlar çözülür” söylemine de soğuk duruyor.
Son bir ayda yapılan yarım düzine kamuoyu yoklaması hem iktidara hem de muhalefete açık mesaj verdi. Bugüne kadar anketlere önem veren Erdoğan’ın elindeki donelerle ne yapacağını hep birlikte göreceğiz. Ama Boğaziçi eylemlerinde gösterdi ki Erdoğan’ın oyun saha çok daraldı. Derdi tasası tüm ülkeyi bu küçük alana sığdırmak. Muhalefetin bu çemberi kırmada gençler kadar mahir olmadığı ortadayken Erdoğan bu stratejiden kolay vaz geçmeyecektir.
Cumhur İttifakı’nın aşil tendonu hiş kuşku yok ki gençlik, özellikle de eğitimli gençlik. Cumhur İttifakı anketlere göre en az oyu 25-35 yaş aralığındaki eğitimli ve çalışan gençlerden alacak. Bu yaş aralığındaki kadınlarda Cumhur’un işi daha da kötüye gidiyor. 25-35 yaş aralığındakiler içki yasağından, cinsiyetçi söyleme kadar iktidar icraatlarını da hayat tarzına müdahale olarak kabul ediyor.
İlk oyunu kullanacak ve ya ilk oyunu yerel seçimlerde kullananlar arasında da iktidar desteği yüzde 40’larda kalıyor. Fotoğraf çok açık. Bu iktidarın artık geleceği kalmadı.