Katar krizi nasıl bu noktaya geldi, nasıl çözülebilir?

"Pişmeye bırakın" ifadesi yalnızca yemek tarifleri için değil, bazen kriz tarifleri için de geçerlidir. Bu gerilim yıllardır kısık ateşte kavruluyordu. Ama birden bir aşçı ateşi harlamaya karar verdi ve gerilim bir anda büyük bir kriz şeklinde taştı.
Katar ile Körfez'deki üç komşusu arasındaki gerilim 20 yıldır belirgindi. Burası mutlak monarşilerin hüküm sürdüğü bir coğrafya: Krallar veya emirler başkaldırabilecek herkesin önünü keserek kendi rejimlerinin devamını sağlamak için ülkelerinde her şeyi kontrolleri altında tutmaya çalışıyor.

Ama Katar Emiri Temim bin Hamad es-Sani bölgedeki ülkelerin, özellikle de Sünni İslam'ın süper gücü olan Suudi Arabistan'ın beklediği katı tutuculukta olmayan politikalar izledi.

Emir ve bakanlarının bölgedeki rakip süper güç olan Şii İran'la diyalog ve iyi ilişkiler geliştirmeyi hedefleyen alışılmadık dış politikası, Sünni dayanışmasına bir tehdit olarak görüldü.

Bu yaklaşımdan rahatsızlık duyan Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz el-Suud, ABD'nin yeni başkanı Donald Trump'ın kendisini desteklediğinin bilinciyle artık bu rahatsızlığını eyleme dönüştürmeye karar verdi.

Katar'a bu hafta yöneltilen esas suçlama radikal İslamcıları desteklemek ve cihatçıları gizlice silahlandırmaktı.

Katar hükümeti tarafından reddedilen bu iddialar geçmişte, bugün bu ülkeye yaptırım uygulama kararı alan Suudi Arabistan'a da yöneltiliyordu.

Ama Katar'ın ablukaya maruz kalmasının arkasındaki en güçlü motivasyon, Katar Emiri es-Sani'nin en fazla önem verdiği projelerden biri olan Al Jazeera'yı dizginlemek ve mümkünse tasfiye etmek.

Katar Emiri es-Sani, Al Jazeera'yı siyasi tartışmaları canlandırarak, sokaktaki insanın sorunlarını gündeme getirerek Arap dünyasında olumlu bir değişim sağlamak için bir araç olarak görüyor. Bu, "Arap Baharı" sırasında barizdi.

Başka ülkelerdeki insanların sorunlarını duyurup haklarını savunmak, seçilmiş siyasetçilerin bulunmadığı Katar'daki mutlak monarşiye tezat oluştursa da, es-Sani Orta Doğu'nun modernleşmesinin bu yolla gerçekleşeceğini düşünüyor.

Mısır ve Körfez'deki otokratlar ise ona katılmıyor.

Mısır'da Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi, Müslüman Kardeşler'i hükümetten indirerek neredeyse yok etti ve onları tahammül edilemez İslamcılar olarak etiketledi.

Al Jazeera, Müslüman Kardeşler'in propaganda aracı olarak tanımlandı. Kanalın yayınları nedeniyle zor zamanlar yaşayan diğer liderler de bu tanımlamaya destek verince yayın kuruluşu Katar'a karşı eylemlerin hedefi haline geldi.

Peki bu kriz nasıl sonlanacak?

Bir uzlaşıya yönelik gerçek bir ilerlemeye dair herhangi bir işaret yok. Hatta şu anda tam tersi bir yolda ilerleniyor. Yarılma hafta başına göre daha derin ve daha geniş gözüküyor.

Bunun nedeni ise iki tarafın birbirine yönelttiği suçlamaların sertleşmesi. Birleşik Arap Emirlikleri Katar'ı radikal İslamcıları desteklemekle suçlamaya devam ediyor.

Katar ise Suudi Arabistan, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin insan haklarını yoğun bir şekilde ihlal ettiğini öne sürerken örnek olarak da yaptırımlar ile birlikte getirilen seyahat yasağı nedeniyle Katarlıların bu üç ülkedeki aile üyelerini görmekten alıkonulmasını gösteriyor.

Bölge dışından ülkelerin de gerilime dahil olması ve taraf tutması da ateşe benzin döküyor.

Arap Birliği'nden bazı ülkeler Katar karşıtı kampanyaya dahil olurken Türkiye ve Rusya ise Katar'ın arkasında güçlerini birleştiriyor.

Türkiye rekor hızda çıkardığı yasa ile Türk askerlerinin Katar'a gidişini hızlandırdı: Bu yasa olmadan bu sevkiyat ancak daha uzun vadede mümkün olabilirdi.

Rusya ise Katar'ın zor durumdaki dışişleri bakanını Moskova'ya davet ederek desteğini en üst seviyeye çıkardı.

Körfez İşbirliği Teşkilatı içinde alışılmış arabulucu rolünü oynayan ve krizi çözmek için Körfez ülkelerinin başkentleri arasında mekik dokuyan Kuveyt'i ise zor bir görev bekliyor. Aynı anda hem diğer ülkelerin istediği gibi Katar'ın egemenliğini kısıtlayan hem de Katar'ın talep ettiği gibi egemenliğini kısıtlamayan bir çözüm bulmak zorunda.

Şimdiye kadarki görüşmelerden herhangi bir çözüm çıkmadı. Bu krizin altındaki ateş bir süre daha harlı olmaya devam edecek gibi duruyor.

Bu da Orta Doğu'da daha fazla istemeyen dünyanın çoğunu endişelendiriyor.

Bu, dış dünyanın büyük kısmında da kaygı oluşturuyor, hatta Ortadoğu'da daha büyük bir istikrarsızlıktan korkuyorlar ve bu kez istikrarsızlık, kesinlikle demokratik olmasa da sakin kalacağına güvendikleri bir bölgede". (James Robbins BBC Diplomasi Muhabiri, Doha/Katar)
10 Haziran 2017 16:26
DİĞER HABERLER