"Kayyım uygulamaları gasp aracı olarak kullanılıyor"

Kürt Yazar İbrahim Güçlü, şiddet ve terörü desteklemeyen hiçbir yayın organının kapatılması yoluna gidilmemesi gerektiğini belirterek, içinde şiddet olmayan düşünceleri savunmanın insan hakları sözleşmesi kapsamında olduğunu belirtti.

Güçlü, "Bu bakımdan somut bir bilgi ve delil olmadan iftira ve söylentilerle medya kurumlarına el konulması doğru değildir. Sivil toplum kuruluşlarının, medya organlarının demokrasi ifade özgürlüğü kapsamında hakları vardır. Şiddeti savunmadığı müddetçe medya organlarına kayyım atamak, el koymayı hukuka uygun bulmuyorum ve kabul etmiyorum." dedi.

"KAYYIM UYGULAMALARI GASP ARACI OLARAK KULLANILIYOR"

Sivil Siyaset Platformu Sözcüsü ve eski Diyarbakır Milletvekili Abdulbaki Erdoğmuş da bu dönemde kayyım uygulamalarının gasp aracı olarak kullanıldığını kaydetti. Erdoğmuş, şöyle dedi: "Yani önce gasp ediyorlar, el koyuyorlar. Esas itibariyle devlet açısından hukuka uygun olarak el konulan başkasına ait mallar birer emanettir. Bu emaneti geliştirmek veya en azından muhafaza etmek zorundadır. Ne yazık ki bugün hükümet tarafından önce el konuluyor sonra içi boşaltılıyor, daha sonra da yok ediliyor, kapatılıyor. Uygulamanın içeriği hukuka aykırı olduğu gibi işleyişi de hukuka, hakka ve adalete, kanunlara, yasalara aykırıdır. Bugüne kadar el konulan mallar ya da basın organları İpek Medya Grubu gibi şimdi de kendileri için en büyük tehdit olarak gördükleri kamuoyu nezdinde büyük prestiji olan okuyucusu olan Zaman gazetesine de çıkara dayalı politikalarını hayata geçirmek için gazete üzerinde bazı spekülasyonlar yapılıyor. Bazı İslamcı yazarları da okuyoruz, tahrik ve teşviklerini görüyoruz. Bütün bunlar hukuksuzdur, hukuk elbette birgün onlara da lazım olacaktır. Bunların hepsini ne yazık ki İslamcılık iddiasında olan, adalet iddiasında olanlar tarafından yapılıyor. İnşallah onlar da ağır bedeller ödemek zorunda kalmazlar. Bu hukuksuzluğu yapanlar inşallah hukuk önünde hesap verirler."

"TEK SESLİ MEDYA OLUŞTURMAYA ENGEL OLARAK GÖRÜYORLAR"

Yazar Bülent Tekin ise Zaman gazetesinin şu anda mevcut gazeteler içinde muhalif etiketiyle tanınan ender gazetelerden olduğunu belirtti. Tekin, "Haber ve yazar kadrosunun yazdıkları içinde AKP hükümeti ve özellikle Cumhurbaşkanı'nı memnun edecek konular bulunmamaktadır. Çünkü eleştiri ve objektif yayın yapmaya devam etmektedir. Böylesi bir durum tek sesli bir medya oluşturmaya engel görülmektedir. Kürt sorunu ve çözümüne duyarlı, sol, sosyalist, demokrat çizgilerde yayın ve politikalara düşman gözüyle bakılmaktadır. Çok tehlikeli bir gelişmenin içindeyiz. İslam dininin politikaya ve özellikle çıkarsam alanlarda kullanılma durumu dindar ve inançlı insanları korkutma seviyesindedir." şeklinde konuştu.

Sağ ya da sol, hatta şiddeti savunmayan her görüşün özgürce düşünce, ifade ve yazma alanında özgürce yer alması gereken demokrasi anlayışında olmadan bahsetmenin esamesinin kalmadığını ifade eden Tekin, "Düşmanlık etme ve intikam alma anlayışı içinde toplumu yaşatma ve ülkeyi idare etme olanaksızdır. Böylesi bir anlayış topumu politik ve ahlak zayıflatması içine sokar ve toplumu savunmasız bırakır. Tek sesliliğin, devletçi tek ses anlayışının demokrasi ve insan haklarıyla çeliştiğini söylemek gerekir. Dün başkalarına, bugün Zaman'a, daha kısa bir zaman önce İMC TV'ye yapılan uygulamalar yarın tek ses dışındaki her yeri tehdit eder duruma gelir. Bu konularda etkin olan ve bu yasaklamalara neden olanların en azından mevcut yasalara uygun davranmalarını her şeye rağmen ummak isteriz." dedi.


Cihan CİHAN
05 Mart 2016 14:06
DİĞER HABERLER