"İranlı dostlarınızla, Suudi para kaynaklarınızı bir masa etrafında buluşturabilir, bu soruna diplomatik bir çözüm bulunmasını sağlayabilirdiniz. Yapmadınız. Hesabını veremeyeceksiniz."
Yaptıklarınızı biz affedeceğiz. Ama yapmadıklarınızın, yapabilecekken yapmadıklarınızın hesabını veremeyeceksiniz.
Yemen’de küresel bir Şii-Sünni savaşının provası yapılıyor. İranlı dostlarınızla, Suudi para kaynaklarınızı bir masa etrafında buluşturabilir, bu soruna diplomatik bir çözüm bulunmasını sağlayabilirdiniz. Yapmadınız. Hesabını veremeyeceksiniz.
Hem öyle müdahil olmadığınız bir çatışma da değil bu. Yemen’e giderken durdurulan Türk silahları yüklü gemileri kim yüklemiş, kim yollamıştı bilinmez. Ama en azından olay ortaya çıktıktan sonra meseleye müdahil oldunuz. 2009’a kadar oynadığınız “küresel arabulucu” rolüyle yetinebilmiş olsaydınız, “artık biz tarafsız arabulucu olmak değil, haklıdan yana olan adalet dağıtıcısı olmak istiyoruz” dememiş olsaydınız pekâlâ bu soruna çözüm üretebilirdiniz. Ruhlarınız çatışmadan beslenir hale gelmemiş olsaydı, camilerde katledilen masumları iç politika malzemesi olarak kullanma seviyesizliğine inmiş olmasaydınız barış için yapacağınız çağrılar cevapsız kalmazdı. İstihbarat gücünüzü “hep fişlenen olduk, şimdi sıra bizde” mantığıyla memleketin mazlum evlatlarını fişlemek için kullanmak yerine saha hâkimiyeti kurmak için kullansaydınız Yemen’de de, Suriye’de de, Libya’da da bütün muhtemel güç odaklarıyla temas kurmuş, onların siyasetlerini yönlendirmeye başlamış olurdunuz. Ama siz, Yemen’deki Hizmet okullarını nasıl kapattırırım derdine düştünüz!
Kapattıramadınız!
Kapattırsanız da biz sizi affederdik.
Ama Yemen’in paramparça olması karşısındaki edinilmiş çaresizliğinizin hesabını veremeyeceksiniz.
(...)