CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "Bu zatın asıl karın ağrısını ortaya dökerim ama inanın ben bu konuları konuşmaktan hicap duyuyorum" sözlerine cevap verdi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinde 35. Kurultay sonrası yeni seçilen parti meclisi ve yüksek disiplin kurulu üyeleriyle ilk toplantısını yaptı. Gazetecilere açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu gündeme ilişkin önemli mesajlar verdi.
Cumhurbaşkanı'na salı gününe kadar izin verdiğini ve "karın ağrısı" sözlerine açıklık getirmesini isteyen Kılıçdaroğlu, “Benim karnım ağrımıyor ama senin karnının ağrımasını da istemem. Salı gününe kadar açıkla, karın ağrısını gider, ben sana salı günü hepsinin cevabını vereceğim. Tek tek belgeleri ile cevap vereceğim. Konuşurken öyle karından atma yok. Açık ve net bütün belgeleriyle ortaya koyacağım. Ona da diyorum, karın ağrısı çekme, şu salı gününe kadar açıkla, biz de öğrenmiş olalım. Bakarsın salı günü ben sana teşekkür ederim. Açıkladığın şeyler çok önemli, kusura bakma derim ama açıklamazsan salı günü cevabını alacaksın.” diye konuştu.
Önümüzdeki günlerde Uluslararası Suriye Konferansı'nın toplanacağını kaydeden Kılıçdaroğlu, “Suriye politikasının yanlışlığını her zaman dile getirdim. Israrla dile getirdim, yanlıştır dedim. En büyük endişemi dile getireyim. O uluslararası toplantıda Türkmenler masada yer alacak mı, almayacak mı? Türkmenlerin yer almasını istiyoruz o masada. Silah gönderiyordu, Türkmenlere gönderiyorum diyordu, ilaç gönderiyor, Türkmenlere gönderiyorum diyordu, Rus uçağını düşürdük, Türkmenleri bombalıyordu diyordu, o zaman bütün bunların hiçbirisini yemeyeceksin ve yutmayacaksın, Türkmenler o masada olacak, biz bekliyoruz. Biz onları koruyoruz, onların haklarını savunuyoruz. Madem ki uluslararası bir toplantı bu, madem ki taraflar orada temsil ediliyor, Türkmenler de orada olacak. Biz bekliyoruz bunu.” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile arasında özel bir tartışma olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Geçen muhtarlar toplantısında benim kullanmaktan utanacağım sözcükler kullandığı için ben onları kullanmıyorum. Benim yaptığım bütün eleştirileri herkes tek tek okuyabilir. İçinde tek bir hakaret içeren sözcük yok. Ama o yapıyor bence hiç önemli değil.” dedi.
Kişinin kendi iç dünyasında nasılsa onun diline vurduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: “İç dünyasında belki öyle. Benimle ilgili şöyle bir cümle kullanmış: ‘Aslında bu zatın (bana söylüyor) asıl karın ağrısını ortaya dökerim ama inanın ben bu konuları konuşmaktan hicap duyuyorum’ diyor. Kendisine salı gününe kadar izin veriyorum. Şu karın ağrısı işini bir açıkla kardeşim. Benim karnım ağrımıyor ama senin karnının ağrımasını da istemem. Salı gününe kadar bir açıkla karın ağrısını gider ben sana salı günü hepsinin cevabını vereceğim. Tek tek belgeleri ile cevap vereceğim. Konuşurken öyle karından atma yok. Açık ve net bütün belgeleriyle ortaya koyacağım. Ona da diyorum, karın ağrısı çekme şu salı gününe kadar açıkla biz de öğrenmiş olalım. Bakarsın salı günü ben sana teşekkür ederim. Açıkladığın şeyler çok önemli kusura bakma derim ama açıklamazsan salı günü cevabını alacaksın.”
Diyarbakır’da geçtiğimiz günlerde bir okulun bahçesine bomba atıldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Bunlarda vicdan yok ahlak yok. Terörün eğer acımasızlığını görmek istiyorsanız okulun bahçesine atılan el bombasına bakacaksınız. Hangi ahlak, hangi inanç, hangi amaçla biz bir okulun bahçesine el bombası atıyorsunuz. O nedenle diyoruz ki, terörü lanetliyoruz, o nedenle diyoruz ki terör insanlık suçudur. O nedenle diyoruz ki terörün amacı, kimliği, inancı ne olursa olsun hep beraber karşı durmak zorundayız. Çocuklardan ne istiyorsunuz siz. Okulun bahçesine bombamı atılır hangi amaçla yapıyorsunuz. Terörün özelliği neydi kandan beslenmesiydi. Küçücük çocuklara bomba atıyorsunuz onların kanları ile utanmadan besleniyorsunuz. Okulun müdürünü aradım. Bana verdiği cevap ‘el yapımı bir bomba içinde cam kırıkları var ve cam kırıklarından çocuklar yaralandı’ yani gerçekten insan aklının almayacağı bir şey. O çocuklardan ne istiyorsunuz siz terörün acımasızlığını görmek istiyorsanız o çocuklara yapılan saldırıyı görmemiz gerekiyor. Ve bunu da asla unutmamamız gerekiyor. o acıyı da unutmayacağız.”
Demokrasiyi kendi evlerinde oluşturmaya çalıştıklarını belirten Kılıçdaroğlu, “İşimizin zor olduğunu benim kadar siz de biliyorsunuz. Önemli olan zor işleri başarmak. Son 1 haftada 3 acı olayı yaşadık. İş dünyasının önemli siması Mustafa Koç’u kaybettik. Cumhuriyete bağlı bir aile Koç. Çalışan üreten kendi ülkesinin çıkarları için çalışan bir gelenekten geliyor. Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum. Tahsin Yücel’i kaybettik. Sanat dünyamızı zenginleştiren önemli kilometre taşlarından biriydi. Dün İstanbul’daydım. Yakınları haber gönderdi. Kamer Genç, pazar gününe yetişmeyebilir. Toplantıları iptal edip kendisini ziyaret ettim. Son görüşüm oldu. Birkaç saat içinde vefat haberi geldi. Uzun yıllardır tanıdığım bir siyasetçiydi. Siyaset dünyasının en renkli kişilerindendi.” diye konuştu. Siyaset dünyasında rüzgara karşı yürüyen biri olarak bahseden Kılıçdaroğlu, “Siyasette en deneyimli birikimli insanlardan biriydi. Yakınlarına sabır ailesine başsağlığı diliyorum. Acılar düşündüğümüz kadar kısa süreli gelip geçici değil. Uğur Mumcu’yu da hiçbir zaman unutmayacağız.” dedi.
Bu ülkenin altın tepsi içinde verilmediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, “Bu ülkeyi acı ve ağır bedellerle kurduk. Bütün insanları bu ülkenin inancı, yaşam tarzı ne olursa olsun ulusal kurtuluş savaşında tek yürek olarak ortaya çıktı. Biz o devrimin mirasçılarıyız. Ama sorgulamalıyız bunu. Cumhuriyeti kurarken bütün mazlum ülkelere örnek oldu. Bütün mazlum ülkeler Atatürk ve kurduğu ülkeyi örnek aldı. Arkasından demokrasiyi getirecektik çok partili hayatı getirdik. Bunu da kör topal belli noktalara taşıdık.” şeklinde konuştu.
Özgürlükçü demokrasi oluşturmada sınıfta kalındığını kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Bunu kendi ülkenize getiremezseniz uygarlığın bir parçası olamazsınız. İçeride kavga ederek mi çağdaş uygarlığa ulaşacağız? Bizim dördüncü bir devrime ihtiyacımız var, özgürlükçü demokrasi devrimine ihtiyacımız var. Bugün gazetecilerin manşetleri demokrasi söylemiyle çıkıyorsa ülkede bir sorun var demektir. Bunu aşmak zorundayız. Demokrasi neden önemli? Demokrasisi gelişmemiş bir ülke zaten gelişemez. Kişi başı gelirin 25 bin ila 58 bin dolar olduğu ülkelerin hepsinde birinci sınıf demokrasi var. Ahlaki temeller ve ahlaki kurallar oldukça yüksek. 4 saat su akmadı diye istifa eden bir belediye başkanının ahlakını düşünün, 15 gün bir başkenti susuz bırakırsınız, bir de onun ahlakını düşünün.”
CİHAN