Barış Pehlivan bugünkü yazısında, Türkiye'de son dönemde başta AKP'liler olmak üzere İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un da sert sözlerle katıldığı fon tartışmasına değindi.
Cumhuriyet yazarı Barış Pehlivan, "Arka Bahçe" adlı köşesinde "Foncu AKP’liler" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Pehlivan bugünkü yazısında, Türkiye'de son dönemde başta AKP'liler olmak üzere İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un da sert sözlerle katıldığı fon tartışmasına değindi.
Pehlivan, yöneticilerinin büyük bölümü AKP’li Sultanbeyli Belediyesi’nde çalıştığı Mülteciler Derneği'nin, ABD hükümetinden, Avrupa Birliği'nden ve İngiltere merkezli bir kuruluştan aldığı fonları anlattı.
Pehlivan, "Kiminden 1 milyon 300 bin Avro, kiminden 688 bin dolar, kiminden ise 3 milyon 800 bin lira almış." diye devam etti.
Pehlivan'ın yazısının ilgili bölümü şöyle:
“Aman muhalifler duymasın” dedi, gülerek...
AKP’li bir arkadaşımla Türkiye’ye gelen sığınmacıların entegrasyon sorunlarını tartışıyorduk. Bu cümle çıktı ağzından. Bir dernek var, dedi. Ekledi:
“Türkiye’deki Suriyelilerin toplumla bütünleşmesi için tüm ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Yeni gelen Afganlara da el uzatacaklardır. Ancak tüm bunları yapmak için gereken para, yabancı fonlardan sağlanıyor.”
Mülteciler Derneği’nden bahsediyordu. Merkezi İstanbul’un Sultanbeyli ilçesinde olan, 2014 yılında kurulan bir dernekti.
Derneğin yöneticilerinin büyük bölümü AKP’li Sultanbeyli Belediyesi’nde çalışıyor. Örneğin, dernek başkanı Zafer Söğütçü belediyenin ise başkan yardımcısı. Keza, AKP’li belediyede yönetici olan Halil İbrahim Akıncı da Hasan Alkan da dernekte etkin görevlerde. Hatta, ilçenin AKP’li meclis üyesi Tahir Emanet dahi orada. Yazmasam olmaz, Önder İmam Hatipliler Derneği Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Kılıç, Mülteciler Derneği’nin de iki numaralı ismi.
Şimdi...
Sözün özü, AKP’li belediyenin ve AKP’liliği sır olmayan isimlerin derneğiydi bu.
İnternet sitesine giriyorum...
Öyle böyle değil, tüm projelerini yurtdışından gelen fonlarla gerçekleştirmişler.
Sayayım finansörleri: ABD hükümeti, Avrupa Birliği, Alman Uluslararası İşbirliği Kurumu (GİZ), ABD ve İngiltere merkezli yardım kuruluşu Relief, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, İsveç kökenli RESLOG, İsviçre’de kurulan Kahane Vakfı, Kanada menşeli IDRF...
Tamamını yazsam köşe yetmez. Ama sanırım anlaşıldı. Mülteciler Derneği, dünyadaki önde gelen neredeyse her yabancı fondan yararlanmış.
Kiminden 1 milyon 300 bin Avro, kiminden 688 bin dolar, kiminden ise 3 milyon 800 bin lira almış.
Biri ‘beşinci kol’ mu dedi?
Şuraya geleceğim...
MHP, Meclis’e sunmuş. Tam adı, “Yabancı Kaynaklardan Fonlanan Bazı Faaliyetler Hakkında Kanun Teklifi.” Özetle, yurtdışından alınan fonlarla yayıncılık yapanların üzerinde bir baskı unsuru oluşturmayı amaçlıyor.
Zaten, İletişim Başkanı Fahrettin Altun da sinyalini vermişti:
“Bazı yabancı liderlerin Türk siyasetini dizayn etme niyet ve gayretlerini açıkça ifade ettiği bir ortamda, hiçbir yabancı devlet ve kuruluşun medya sektörüne çeşitli fonlar sağlamasını söz konusu çıkar ve hedeflerden bağımsız yorumlayamayız. Kimsenin şüphesi olmasın ki, ne basın özgürlüğü ne de bir başka bahaneyle demokrasimizi kimsenin masasına meze yaptırmayız. Yeni kisveler altında beşinci kol faaliyetlerine müsaade etmeyiz.”
Ya AKP milletvekili Hasan Turan ne demişti:
“ABD’nin emperyal hedeflerini gerçekleştirmek için artık dışarıdan müdahale yerine toplumu ve siyaseti dizayn etmek için birtakım medya ve STK kuruluşlarını kullandığı ortaya çıktı.”
Peki...
“Dizayn etme”, “meze”, “beşinci kol faaliyeti”, “emperyal hedef” gibi alıcısı bol sözler kullanıyorlar ya fon alanlar için...
Aynı tezler bizzat bunları söyleyen AKP’liler için de geçerli olmuyor mu?
Bakın dünyada fon almadığı yer kalmayan Mülteciler Derneği’nin yöneticilerinin sosyal medyada “fondaş besleme medya”, “Avrupa’yı toprağın altına gömme vakti geldi”, “AB’ye hayır” gibi mesajlar atmasını yazmıyorum bile!
Mülteciler Derneği’nin aldığı milyonları nasıl kullandığıyla ilgili iddiaları söylemiyorum!
Ya da AKP’lilerin o derneğinin finansörlerinden RESLOG projesinin perde arkasındaki kuruluş olan SKL International’dan bahsetmiyorum. İsveç kökenli o kuruluşun, Türkiye’de herhangi biri cümle içinde kullansa “bölücü” diye suçlanacağı “yerinde yönetim” için çalışmalar yürüttüğünü hatırlatmıyorum!
Dediğim şu: Kirden şikâyetçiysen, önce kendi kapını temiz tutacaksın.