Namaz ibadeti, ülkelere ve mevsimlere göre daha zor veya daha kolay olabiliyor. Hatta her mevsimde hem zorluk, hem kolaylık bir arada bulunabiliyor.
Namaz ibadeti, ülkelere ve mevsimlere göre daha zor veya daha kolay olabiliyor. Hatta her mevsimde hem zorluk, hem kolaylık bir arada bulunabiliyor.
Kışın sabah, yatsı ve teheccüt namazını kılmada büyük kolaylık var. Ancak öğle, ikindi ve akşamın kısa aralıklarla peş peşe gelmesi, okul ve mesai zorunluluğu olan kimselerde sıkıntı meydana getiriyor. Yazın ise namaz vakitleri arasında uzun aralıkların bulunması büyük bir avantaj iken gecelerin kısalığından dolayı yatsı, teheccüt ve sabah namazlarını kılmada ciddi sıkıntılar meydana geliyor.
Genelde yaz aylarında olan bu problem, bilhassa Haziran ve Temmuz aylarında daha da yoğunlaşıyor. O kadar ki, yatsıyı kılmadan uyuyanlar, sabah namazını kaçıranlar ve normal zamanlarda kıldığı halde teheccüdü hiç kılmayanlar olabiliyor. Diyebiliriz ki, yatsı ve sabah namazının en çok kazaya bırakıldığı aylar, Haziran ve Temmuz aylarıdır.
Namaz en büyük ve en sevaplı ibadet olduğu için her zaman ve her zeminde bütün engelleri aşarak tavizsiz bir şekilde kılmamız gerekiyor.
Ancak akşam namazıyla sabah namazı vaktinin bitimini gösteren güneşin doğduğu vakit arasında yaklaşık altı ilâ dokuz saat süre bulunan günlerde bilhassa işçiler, memurlar ve öğrenciler namazı vaktinde kılmakta zorlanıyorlar.
Peki çözüm nedir?
Öncelikle namazın önemiyle ilgili ayet, hadis ve diğer dinî kitaplardaki bölümleri tekrar okuyarak namaza olan aşk ve şevkimizi arttırmalı ve yenilemeliyiz. Ailelerde anne ve babalar bu hususta öncülük yapmalı, teşvik ve tavsiyelerde bulunmalı, gerekirse bu konu aile toplantısında gündem yapılmalıdır.
Mesela, namaza teşvik eden kitaplardan bazı bölümler ailece okunabilir. Aile fertlerinden her biri sırayla bu konuda alınan kararları hatırlatmalı ve uygulanmasını takip etmelidir. Bu hususta yapacağımız gayret ve hassasiyet en fazla iki veya dört ay sürecek, nasıl olsa diğer aylarda normal vakte dönülecektir.
Düzenli uyku programı yapılmalı
Bu problemin çözümü için öncelikle düzenli uyku programı yapılmalıdır. Geceler kısa olduğu için mutlaka gündüz bir miktar uyumaya gayret edilmelidir ki, bunun en verimlisi kaylule denen uykudur. Bu uyku hakkında ömür boyu gece ibadeti yapan ve çok az uyuyan Bediüzzaman Hazretleri şu bilgiyi vermektedir:
“Kayluledir ki, bu uyku sünnet-i seniyedir. Duha vaktinden, öğleden biraz sonraya kadardır. Bu uyku, gece kıyamına sebebiyet verdiği için sünnet olmakla beraber, Ceziretü’l-Arab’da vaktü’z-zuhr (öğle vakti) denilen şiddet-i hararet zamanında bir ta’til-i eşgal, âdet-i kavmiye ve muhitiye olduğundan, o sünnet-i seniyeyi daha ziyade kuvvetlendirmiştir. Bu uyku, hem ömrü, hem rızkı tezyide (artırmaya) medardır. Çünkü yarım saat kaylule, iki saat gece uykusuna muadil (denk) gelir. Demek ömrüne her gün bir buçuk saat ilâve ediyor. Rızık için çalışmak müddetine, yine bir buçuk saati ölümün kardeşi olan uykunun elinden kurtarıp yaşatıyor ve çalışmak zamanına ilâve ediyor.” (Lem’alar, 28. Lem’a)
Eğer bu vakitte müsait olunamadıysa gündüz müsait olunan bir vakitte, hatta uyumanın mekruh olduğu ikindi ve akşam arasında dahi boş bir zaman varsa bir miktar uyunarak geceye hazırlık yapılmalıdır. Bu vakitteki feylule denen uykunun mekruhluğu tenzihen, yani helale yakındır. Mümkün oldukça kaçınmak gerekir, ancak bilhassa akşam namazıyla güneşin doğuşu arasındaki vaktin 10 saatten az olduğu durumlarda hiçbir mahzuru yoktur. Çünkü helale yakın mekruhtan kaçınayım derken tepeden tırnağa haram olan farz namazı kaçırmak gibi büyük bir günah söz konusudur.
Sabah namazına kolayca kalkabilmek için yatsıyı kılıp hemen uyumaya dikkat etmek gerekir. Yatsıyı gece yarısından sonraya bırakmak Hanefî Mezhebinde tahrimen mekruhtur. Bu bakımdan hemen kılıp uyumaya gayret etmek önemlidir. Ancak evde namaza olağanüstü hassas bir büyük varsa, herkesi mutlaka kaldırmak için özel gayret ediyorsa, yatsıyı kıldıktan sonra hemen yatma hususu esneklik gösterebilir. Zaten buradaki tavsiyelerimiz esnektir ve bütün hedefimiz farz namazlarımızı vaktinde kılmak içindir.
Bu arada hadislerde yatsıyı kıldıktan sonra hemen yatmamak hoş karşılanmamıştır. Bu da esnektir. Uzun kış gecelerinde ve uyarıcı aletlerin olduğu durumlarda, namaza uyanma problemi yaşamayan kimseler için bir sıkıntı yoktur. Bu tavsiye özellikle kısa yaz geceleri için çok önemlidir.
Çok ehemmiyetli bir husus da yatsı namazının ilk sünneti konusudur. Yatsı namazının ilk sünneti, gayri müekked bir sünnettir. Kuvvetli değildir, terk edilebilir ve Hanefîlerden başka hiçbir mezhepte yoktur. Bilhassa yorgunluk, hastalık, uykusuzluk, yoğunluk gibi durumlarda terk edilmesinde hiçbir mahzur yoktur. Ancak evvabin kuvvetli bir sünnettir. Dolayısıyla gayri müekked bir sünnet için gençlerin ve çocukların gözünde yatsı namazını çok uzun ve zor bir namaz olarak göstermemek gerekir.
Teheccüt vakti girince kılınabilir
Teheccüt namazını ihmal etmeyen kimseler, eğer gece yarısına kadar uyumamışlarsa bu namazı kılıp uyuyabilirler. Çünkü gece yarısından sonra bu namazın vakti girer. Ayrıca uyumaya gerek yoktur. Uyku teheccütün şartı değil, vaktini belirleme aracıdır. Yani yatsıyı kılıp, henüz gece yarısı olmadan uyumak isteyenler teheccüt niyetiyle nafile namaz kılarlarsa o teheccüt olmaz, normal bir namaz olur, çünkü teheccüdün vakti girmemiştir. Ama vakti girince kılmak mümkündür. Ancak uyuyup bir-iki saat sonra uyanabileceğine inananlar ve kendine güvenenler gecenin son üçte birinde kalkıp teheccüt kılabilirler.
Gece yarısı veya üçte biri gibi kavramları belirlemek için geceden neyin kast edildiğini bilmek gerekir. İbadet hayatımızda gece, akşam namazı vaktiyle imsak vakti arasındaki süredir. Bu süre ikiye bölünüp akşam namazı vaktine eklenerek gece yarısı, üçe bölünüp akşam namazı vaktine eklenerek gecenin üçte biri gibi kavramlar hesap edilir.
Sabah namazı için birçok alarm kurulmalı
Peygamber Efendimizin (s.a.v.) bir hadislerinde “dünya ve içindekilerden daha hayırlı” olarak nitelendirdiği sabah namazına kalkmak ve kılmak için çok özel bir gayret göstermek gerekir. Erken uyumayı yukarıda belirttik. Çok önemli bir husus da, birden fazla alârm ayarlamaktır.
Mesela, evde bulunan ve sabah namazına kalkacak olan herkes kendi telefonuna birden fazla alarm ayarlamalıdır. O kadar ki, bu sayı bazen 10-15 alarmı bulabilir. Bir, üç veya beş dakika aralıkla kurulan bu alarmlar duyduktan sonra uyusanız bile sizi tekrar uyaracaktır.
Anne ve babalar ya da genç olsa bile namaza duyarlı kimseler, çocukları ve gençleri ya da uykusu ağır olanları sabah namazına kaldırırken şefkatli, ısrarlı ve gayretli olmalıdır. Gerekirse defalarca ayağına gitmeli, teşvik etmeli, elinden tutup kucaklamalı ve abdest yerine kadar götürmelidir.
Unutmayalım: Çocuğumuz ateşte olsa kurtarmak için binbir türlü formül uygularız. Kanser olsa iyileştirmek için servetimizi veririz. Namazsızlık veya bir vakti kaçırmak, ateşten de, kanserden de daha acı ve berbat bir azap ve ıztıraptır.