Kızgın damdaki kedi!

Samanyoluhaber.com yazarlarından Kadir Gürcan, siyasetin sıcak başlıklarını 'Kızgın damdaki kedi!' başlıklı yazısında değerlendirdi.
İktidar ve Saray medyası mesleki itibar ve etik değerleri müflis bir kumarbaz hoyratlığı ile tüketmeye devam ediyor. İBB ile alakalı hukuki işleyişi manipüle edip, sanıklar hakkında mümkün olabileek en ağır ceza için ateşe odun taşımakta kararlılar ve onları firenliyecek insani kalitelerden bahsetmek abes ile iştiğal.

 

İBB Başkanı şu an içerde ama, düşmalarının kinleri sükuna ermedi. Artık başkan değil ve kendisini savunabileceği yer, mahkemeler. İktidarın saldırmalarına gerekli cevabı verecek ekipmanlardan mahrum. Zavallı havuz medyası kafesteki kuşa vurmanın dayanılmaz hafifliğinde birbirlerine tur bindiriyorlar. Roma poligonlarındaki kendinden geçmiş seyircilerin sadist şehvetlerine saplanmış durumdalar.

 

Medya mesleğine ait bu türden yüz kızartıcı suçların zaman aşımına uğramadığı gerçeği de onlar için bir şey ifade etmiyor. Babanız affeder. Ustanız, rehberiniz ve önünde diz çöktüğünüz iktidar sizi affeder ancak mesleki etik affetmez ve unutmaz. Bu utancı bir ömür boyu taşıyacaklar.

 

Genel olarak İBB ve özel olarak İBB Başkanı hakkındaki iddialar havuz medyasının dedikoduları olmaktan çıkıp hukuki ciddiyet kazanamadı. Mahkeme sürecinin temposu konusunda iktidar ve iktidar ortağı arasında da bir anlaşmazlık var. Milliyetçi-muhafazakar liderin hastalık nekahati devam ettiğinden olsa gerek, İBB davasının büyükşehir belediye başkanını kadro dışı bırakmaktan başka bir hedefinin olmadığını bütünüyle ıskalamışa benziyor. Yorgun liderin “Dava ivedilikle neticeye bağlanmalı!” tavsiyesi, yandaş medyanın filtrelerine takıldı ve neşelerini kaçırdı.

 

Başta İstanbul olmak üzere, muhalefet partilerinin seçim ve sandık ile aldıkları belediyeleri Şark Kurnazlığı ile oldu-bittiye getirmeye kararlı Saray ve iktidar iddialı karşılaşmada nefesini ayarlayamadı. İktidarın kapıkullarından, yandaş yazar da endişeli; “Son operasyon iyi idare edilemedi!” diyor. Yine mi “Kervan yolda ikmal olur!” kolaylığına yattıkları belli. Yahu biz, gömleğin ta baştan yanlış iliklendiğini ve üzerinize pembe incili kaftan da giyseniz yakanın yan yattığını hatırlatmamış mıydık?

 

Hangisini sayalım? İmamoğlu'nun üniversite diplomasını iki hafta içinde iptal ediveren heyet, iktidarın hazır mangasıymış. Yani fason iş bekleyen tetikçi ekip. Davaya bakan savcı, kabinedeki en değme bakandan daha yetkili olduğunu her fırsatta hissettiren yandaş yazarın yakın dostu. Yazar, böyle bir tanışıklığın kredisini kullanmaktan yüksünmüyor ve bizzat kendisi söylüyor. Hatta yazar, savcı arkadaşından daha ateşli ve İmamoğlu'nun altıbuçuk ile yedi yıl arasında ceza alabileceği konusunda ısrarlı. Davanın gizli tanığı, iktidar için eve teslim fetvalar üreten ve bütün kerameti cübbesinde gizli, sosyal medya fenomeninin yakını değil miymiş? Bir de son altı yıldır İBB'de iktidarın Troy Atı olarak Saray'a yalakalık yaptığı halde son yerel seçimlerde büyükşehir adayı gösterilmediği için madara olan ilçe belediye başkanı var. O da İBB hakkındaki iddiaları geri çevirecek belgeleri köşe bucak saklıyormuş. Eh artık, bundan iyisi Şam'da kayısı!

 

Bütün bunların ötesinde, Saray'dan yalanlama gelse de, hazret'in “Hani deliller çok kuvvetli diyordunuz. Ne oldu?” diyerek, davaya bakan savcıyı silkelediği kulisi. Saray birebir görüşmese de, emir eri ve postalarının dava savcısı ile kuzu sarması samimiyetleri, iktidarın mahkemeyi markaja aldığı konusunda şüpheye yer bırakmıyor. Bu dar alanda, dava savcısına, yakın dost ve velinimetlerinin istediklerini servis etmenin ötesinde fazla bir seçenek yok.

 

İki ay içindeki sürpriz gelişmelerden istediğini alamamak bir tarafa, iktidar karşıtlığı eğilimin sempati toplaması Saray'ı çileden çıkarmış olmalı. Muhalefetin seçim ile aldığı belediyeleri kolluk kuvvetleri ile geri alma gayretleri ciddiyetini yitirdi. “Turp'un büyüğü!” gizemi ile İBB'ye yapılan ilk operasyonda “Bırakalım hukuk işlesin!” uysallık ve ağırbaşlılığı pek işe yaramadı. Saray'ın koridorlarında “Cat on a hot tin roof!”, kızgın damdaki kedi öfke ve bıkkınlığı hissediliyorsa, işte bundandır. Haksız mi? Hukuku kendi başına işlesin diye bırakınca başına gelmeyen kalmadı.

 

Gazeteci, savcı, ilçe belediye başkanı grubundan müteşekkil ve Saray'a bağlılığı üst kimlik olarak kabullenen ekip, mesleki ihanetleri ile yalnız kendilerini değil velinimetlerini de a'rafta bıraktılar. Saray koridorlarında hafiften ayaklarının yandığını hisseden hazret'in patlama ısısına ne zaman ulaşacağını hep birlikte göreceğiz. O patlamazsa, koltuk değneği iktidar partisi patlayacak. Mesleki insiyaklarım, fazla beklemeyeceğimizi fısıldıyor!
21 Nisan 2025 12:06
DİĞER HABERLER