"Koruyucu aile", "evlatlık" ile karıştırılıyor
-Kırşehir Müftülüğü Aile İrşat ve Rehberlik Bürosuna en çok
gelen sorular arasında, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
"koruyucu aile" uygulaması yer alıyor
KIRŞEHİR (A.A) - Abdullah Yıldız - Kırşehir Müftülüğü Aile
İrşat ve Rehberlik Bürosuna en çok soru, İslamdaki "evlatlık" meselesi ile
"Gönül Elçileri" Projesi kapsamında yürütülen "koruyucu aile" uygulamasını
karıştıranlardan geliyor.
Aile İrşat ve Rehberlik Bürosu Sorumlusu Raziye Bozova, AA muhabirine
yaptığı açıklamada, tamamı kadınlardan oluşan büroda genellikle kadınların
sorunlarına çare bulabilmek için gayret gösterdiklerini söyledi.
Komşusuna, yakınlarına bile derdini açamayan kadınların problemlerini Aile
İrşat Bürosu ile paylaştıklarını belirten Bozova, anlatılanların kimseyle
paylaşılmadığını, konuları dışındaki sorunları da avukat ya da psikoloğa
yönlendirmeye çalıştıklarını ifade etti.
Bozova, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının yürüttüğü "Gönül Elçileri"
Projesi kapsamındaki "koruyucu aile" uygulamaları ile ilgili çok soru
aldıklarını, özellikle kendilerine çocuklar büyüdüklerinde ortaya çıkacak
mahremiyet konusunun sorulduğunu anlattı.
Yaşlılar gibi, kimsesiz ve yetim çocukların topluma bir emanet olduğunu
ifade eden Bozova, şöyle konuştu:
"Arayanlar mahremiyet konusunu bizimle görüşmek istiyorlar. Koruyucu aile
olarak bir çocuğu almamız caiz midir- İslam buna nasıl bakar- diye soruyorlar.
Koruyucu aileyi evlatlık meselesi ile karıştıranlar oluyor. İslamın evlatlığa
cevaz vermediğini, bu konunun nasıl olacağını soruyorlar. Ama koruyucu, bakıcı
aile olmak evlat edinmekten farklı bir olay. İslami noktada çocuklarımız hiç bir
zaman sahipsiz kalamaz. Her zaman sahiplenilmesi gerekir. Şu anda devletimiz
sahiplenmiş ve koruyucu aile uygulaması yürütülüyor. Bu çocukların topluma
hayırlı bir kişi olması için hayırlı bir çaba içinde. Elbette destek verilecek.
Belirli yaştan sonra mahremiyet kurallarına dikkat edildiği sürece onlar toplumun
bize emaneti. Tıpkı yaşlılar gibi. Hepimizin sorumluluğunda."
-Batıl inançlarla da mücadele ediliyor-
Çok farklı ve şaşırtıcı konularda sorular aldıklarını belirten Bozova,
bunlardan bazılarının batıl inançlarla ilgili olduğuna dikkati çekti. İşi, eşi,
kayınvalidesi ile sorun yaşayanların da kendilerinden yardım istediğini dile
getiren Bozova, şöyle devam ett:
"Psikoloğa gitmesi gerekirken bizden muska talebinde bulunabiliyorlar. Batıl
inançlarla karşılaşıyoruz. Aile sıkıntısı yaşayan, gelini ile kocası ile diyaloğu
bozuk olanların aslında kendisinde de problemler var. Yaşantısında, insani
ilişkilerinde problemleri var. Ama bunları görmezden gelerek, direk arkasında bir
büyü olabildiği inancına saplanmış olabiliyorlar. Büyü olduğuna inanıyor ve
nasıl çözülebilir diye bizlere soruyorlar. Benim kısmetim bağlı nasıl
çözdürebilirim diye çare arayan var. Kocası aşırı derecede alkol kullanıyor.
Hanım nereden duyduysa, hocam diyor, ölü suyu içirildiğinde alkolden vazgeçer mi
ben böyle duydum, deva olur mu, kullanabilir miyiz- diye soruyor."
Nişan döneminde kıyılan dini nikahlarla ilgili de çok sorunun geldiğini
vurgulayan Bozova, "Bizim imamlarımız resmi nikah olmadığında dini nikah
kıymazlar. Nişan dönemindeki dini nikahlar bir sorun çıktığında özellikle kadının
mahrumiyetiyle sonuçlanıyor. Hiç bir hukuki zemine oturtulmamış, hiç bir hakkı
yok. Nişan sonuçta bozulduğu zaman hiç bir şekilde dini nikaha dayanarak hak
savunmasına geçemiyor. Mağdur olan kadın oluyor."
Bozova, son dönemde dikkatlerini çeken bir başka konunun da, sadece iki
kişinin şahitliğinde, topluma ve tarafların ailelerine dahi duyurulmadan kıyılan
dini nikahlar olduğunu ifade ederek, "Bizimle konuştuklarında, onları ikna
ederek, yani belirli bir süre ertelemenin belki onlara daha faydalı olacağını,
ailelerinin, toplumun haberinin olmasının nikahta lüzumlu olan hususlar olduğunu
izah ediyoruz" diye konuştu.
Yayıncı: Ersin Altınsoy