Kur’anî terbiye ile yetiştirme

Kur’an’ı anlamak ve onunla dirilmek, onun özünde derinleşmeye bağlıdır.

Kur’anî terbiye ile yetiştirme
SAFVET SENİH | Samanyoluhaber

M. Fethullah Gülen Hocaefendi Kur’anî Terbiye hakkında şöyle diyor: “Hemen her ortama çarçabuk intibak eden (uyum sağlayan) çocuğun kalbi, kafası, kulağı, gözü ve sâir duygularının günaha alışmasına meydan vermeme ve onun tertemiz bir muhitte neş’et edip gelişmesini sağlama yuvada görüp duyduğu; duyup doyduğu, dolduğu dînî atmosferi dışta da verebilme  ve dış çevrenin aile muhitine mutabık olmasını temin etme de yine anne-babanın, muallimin, mürebbinin vazifesidir.

“Aslında bütün güç ve kuvvetin baskı unsuru olarak kullanıldığı, Hakkın ayaklar altında çiğnendiği bir devirde, duygu ve düşünce istikametinenin ve insan olma onurunun muhafaza edilmesi çok önemlidir. Binaenaleyh neslin Kur’anî terbiye ile terbiye edilmesi ve Kur’anî ahlâk be ahlâklandırılması; ahlâklandırıp daima Hakk’a taraftar hale getirilmesi, en aşılmaz güçler, kuvvetler karşısında dahi sarsılmayacak bir kıvama ulaştırılması milletçe varlık ve bekamızın en önemli esasları olduğu kanaatindeyim. Zira, hem duygu ve vicdan âleminde, hem de realiteler dünyasında ideal toplum örneği sadece Kur’an sayesinde gerçekleşmiştir.

“Denebilir ki, bin seneyi aşkın bir zaman dilimini ışıklandıran ve emin ellerle temsil edildiği sürece hep göz kamaştıran o mükemmel İslam toplumu Kur’an’ın aydınlık ikliminde neş’et etti. Bu toplumun ortaya çıkışı, tarihin akışını değiştirdiği insanlık âleminin en hayretverici hadisesi olmuştur. Bu mükemmel toplum ve onu meydana getiren fertler, hiçbir düşünce, hiçbir felsefî cereyanla zihinlerini bulandırmamış, Kur’an’ın dupduru kaynağından beslene beslene böyle bir kıvama gelmişlerdi.

“Peygamber Efendimizin (S.A.S.)  ahlâkı, huyu Kur’an’ı idi;  O’na iktida edenler de Kur’an’ı duyuyor, onu yaşıyor ve onunla yeşeriyorlardı. Kur’an ile irtibatlı göründükleri halde böyle bir mükemmeliyet sergileyemeyenler, onun ruhuna nüfuz edememiş sathî ruhlar ve sathî düşüncelerdir.
“Kur’an’ı anlamak ve onunla dirilmek, onun özünde derinleşmeye bağlıdır. Sadece onun ibare ve lâfızları ile oyalananlar –Allah bilir- sevap kazansalar da sevaba açık bir topluluk haline gelemezler. Kur’an ile münasebetimiz açısından asıl mesele, kalb, şuur, irade, idrâk ve hislerimizle ona yönelerek benliğimizin bütün boyutlarıyla onu duymaktır. İşte böyle bir yöneliş ve duyuş sayesinde Allah’ın bize seslendiğini hisseder, suya ve ziyaya ulaşmış rüşeymler gibi birden bire yeşeririz.  yetlerin her kelimesinde, her cümlesinde farklı derinliklere erer, ruhumuzun atlasını temâşâ ettiğimiz aynı anda göklerin haritasını müşâhede etme ufkuna ulaşırız.

“Bana göre yeni bir nesil, ancak buna denk bir atmosferde oluşturulabilir…  ve derken bir ‘S LİH  DAİRE  (Doğurgan döngü)’  süreci başlar; Kur’an bütün ESRARINI  SİNELERİMİZE BOŞALTIR… ve böyle bir zenginlikle ilimden imana, imandan marifete yükseldikçe, Kur’an’a muhatap olma seviyemizin farklılaşmasıyla daha bir iç derinliğe ulaşırız; ulaşır ve Allah Teâlânın sözlerindeki enginliği daha bir farklı kavrarız. Evet, aksiyon öncelikli ve pratik eksenli KUR’AN  TALEBELİĞİ,  KUR’AN’IN  BİZE AÇILMASI  İÇİN  BİRİCİK YOLDUR.  Aksine, Kur’an’a karşı irtibat ve saygımız, ŞEKİLDE  KALIP  öze inemediğimiz sürece de O’na  yakınlık içinde uzaklıklar yaşarız. İnsanlar, Kur’an’ın ruhunda, O’nu hayata hayat kılma zenginliğinden mahrum kaldıkları sürece, gerçekten mahrum ve talihsiz sayılırlar. Kur’an’la münasebette işin esası, bilginin ötesinde bütün İnsanî Sistematiğin harekete geçirilmesidir. Elde edilen bilgilerin birer harekete geçirici güç haline getirilerek, Kur’an’dan anlaşılan şeylerin, şartlar, durum ve atmosfere göre realize edilmesi bir esastır. Bu yapılabildiği takdirde, insan yaratılış gayesi çizgisinde yerini alacak ve zebil olup gitmekten kurtulacaktır.”

M. Fethullah Gülen Hocaefendinin bu tespitlerinin gerçekleşmesinin iki dönemi ve iki ayrı yönü olduğu kanaatini taşıyorum. Yani önce Kur’an sevgisi ve saygısı içinde ve öyle bir atmosferde yetişme… 

Sonra da Kur’an’ın inceliklerine ve derinliklerine yönelme… Mesela çocukluk yıllarımda benim baba annem Rahime ninemin abdest aldıktan sonra okuduğu “İnnâ enzelnâ…  Kadr Suresini, yağmur yağarken çıkan tıpırtı ve zemzeme halindeki ruhanî güzelliği hatırlatır şekilde içimde ruhumun derinliklerinde hissedişini yetmiş geçmiş şu yaşımda iliklerime kadar duyuyor ve tadıyorum.

19 Şubat 2020 11:05
DİĞER HABERLER