'Kutuplaşma ateşini ancak kadınlar söndürebilir'

İZMİR (CİHAN)- Fatih Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Doç. Dr. Savaş Genç, Türkiye'de son dönemlerde hızlı bir şekilde artan kutuplaşmayı, ancak kadın hareketlerinin söndürebileceğini söyledi. Ege Nilüfer Kadın Dernekleri Federasyonu (ENKAFED) ve İzmir Kültürlerarası Diyalog Merkezi'nin (İZDİM) birlikte düzenlediği "Türkiye Demokrasisinde ve AB'ye Girişte Kadının Rolü" konulu programa katılan Doç. Dr. Genç, Türkiye'de sosyal barışı sağlayabilecek en güçlü faktörün kadın hareketi olduğuna dikkat çekti. Genç, "Bunun başka bir alternatifi yoktur. Siyasi çizgisini beğenirsiniz beğenmezsiniz, Türkiye'de elinde hiçbir güç olmadığı halde merkeze doğru yürümeyi başarabilen bir hareket vardır. Bunu ağırlıklı bir şekilde kadınlar oluşturmuştur. Tekrar Türkiye'de ezberleri bozabilecek, örgütlü bir şekilde kutuplaşma ateşini söndürecek olan, siyasetüstü evrensel değerlere sahip çok güçlü kadın oluşumlarına ihtiyaç var." dedi. Kadınların Norveç'in iki kez Avrupa Birliği'ne girmesini engellediğini de hatırlatan Genç, kadın hareketlerinin bir çatı olarak buluşabileceği yerin de AB olduğunu söyledi.

Siyasi gelişmeleri de değerlendiren Doç. Dr. Savaş Genç, Türkiye'de askerî vesayetin sona ermesi ve 12 Eylül anayasa değişikliği referandumuyla siyasi partilerin kapatılmasının güçleştirilmesinden sonra demokratikleşme adına verilen bütün sözlerin buharlaştığını söyledi. Son dönemlerde medyanın bir silah olarak kullanıldığına dikkat çeken Genç, "Gelişmiş demokrasilerde, bir holding bünyesinde bir medya yapılanması varsa veya medya kuruluşu varsa o holdingin kamu ihalesi yasaklanıyor, çünkü sizin medyanız varsa kamu ihalesini silah olarak kullanabilirsiniz. Devletten aldığınız ihalelere bağlıysanız, o medya kuruluşlarını susturmak zorunda kalırsınız. Ya medyadan ya da kamu ihalesinden vazgeçeceksiniz. İddialar doğruysa Türkiye'de devletten alınan çok büyük ihalelerle oluşturulan havuz sistemiyle finanse edilen medya kuruluşları var. Alo Fatih'in bağlı olduğu medya kuruluşunu bünyesinde barındıran holdingin en fazla iş yaptığı alan madencilik. Maden izinlerini nereden alıyorsunuz? Devletten." diye konuştu.

'BİR ÜLKEDE 'VATAN HAİNİ, İŞBİRLİKÇİ' KAVRAMLARI SIKLIKLA KULLANILIYORSA DEMOKRASİ ZAYIFLAMAYA BAŞLAMIŞ DEMEKTİR'

Demokrasilerde sandık söyleminin sıkça dile getirildiğini ifade eden Genç, "Mübarek'in de, Saddam Hüseyin'in de sandığı vardı. Hepsi sandıkla geldi. Demokrasilerde birinci derecede önemli olan, periyodik ve şeffaf bir şekilde seçim yapmaktır ama çok daha ötesi, seçilmişlerin hesap verebilir ve denetlenebilir olmasıdır." dedi. İdeal toplumlarda devletin tarafsız olmasının da dikkat edilmesi gereken önemli konulardan biri olduğunun altını çizen Genç, şunları kaydetti: "Bir ülkede veya demokrasilerde 'vatan haini, işbirlikçi, devlet düşmanlığı' gibi kavramlar çok fazla ve sıklıkla kullanılıyorsa orada şeffaflığın olmadığı, demokrasinin zayıfladığından söz edilmeye başlanabilir. İdeal toplumlarda devlet tarafsız olmalıdır. Bugün devletin bilerek taraf tutması, devletin imkanlarının taraflı bir şekilde kullanılması, kutuplaşmayı arttıran temel gereçlerdir. İtaat edenlere her türlü imkanlar verilirken etmeyenler ise en güçlü ikinci banka olmasına rağmen batırılmaya çalışılıyor. Banka batırmak, yatırımcı için haneye tecavüz gibi bir şey."

'RİSK ALMAYAN MUHAFAZAKARLAR NE KADAR İNANDIRICI?'

Türkiye'de örgütlü toplum olmadığı, Kürt meselesi ve dindarların bireysel özgürlüğüyle alakalı sıkıntıları ve makro ekonomik dengelerdeki istikrarın bozulacağıyla ilgili endişeler toplumun dışına çıkarılmadığı sürece bu korkuların devam edeceğini dile getiren Genç, "Sosyal hayatta özgürlükleri savunmayan, durduğu yerde risk almayan bir muhafazakar, yani dinin temel lokomotifi olarak ahlâkın oturması için mücadele etmeyen bir güç, bir siyasi erk, hafta 10 saat din dersi yapacağını söylese ne kadar inandırıcı olabilir?" sorusunu yöneltti.

'DIŞ POLİTİKADA SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNE KADAR GERİLEDİK'

Savaş Genç, Türkiye'nin dış politikada da hızlı bir çöküş içinde olduğuna dikkat çekerek, "Denge ve denetimin olmadığı küresel gelişmelere ayak uyduramayan dış politika, artık çöküş noktasına geldi. Şu anda dış politikamız, 1990 yılına kadar geri gitti, neredeyse soğuk savaş dönemine yaklaştı." değerlendirmesinde bulundu. CİHAN
14 Şubat 2015 12:02
DİĞER HABERLER