Birleşmiş Milletlerin en yüksek mahkemesi, yaptırımların insanı yardım ve sivil havacılık güvenliğini etkilememesi gerektiğine hükmetti.

Lahey hakimleri böylelikle mayıs ayından beri yürürlükte olan yaptırımların limitini çizmiş oldu. Uluslararası Adalet Divanı ayrıca, tarafların aralarındaki anlaşmazlığı daha da ağırlaştırmamalarını emretti.

İran lehine sonuçlanan davada Tahran yönetimi Washington'u 1955 yılında iki ülke arasında imzalanan dostluk anlaşmasına aykırı hareket etmekle ve anlaşmayı tek taraflı olarak bozmakla suçluyordu.

Kararın özetini okuyan Mahkeme Başkanı Hakim Abdulkavi Yusuf, "Divan, ABD'nin 8 Mayıs 2018 tarihli yaptırımları arasında 1955 anlaşmasını ihlal eden tüm önlemleri kaldırması gerektiğine hükmetmiştir." dedi.

1955 anlaşması kapsamında yaptırımların, "ilaç, tıbbi malzemeler, gıda ve tarım ihtiyaçlarının ihracatını" ve "sivil havacılık güvenliğini etkileyecek hizmetleri" engellememesi gerekiyor.

Ülkeler arasındaki anlaşmazlıkların çözülebildiği en yüksek merci olan Uluslararası Adalet Divanı'nın kararlarının ülkeler için bağlayıcı özelliği bulunuyor. Fakat mahkemenin, bu kararların uygulanmadığı durumda başvurabileceği herhangi bir yaptırım yok.

Bu nedenle kararın etkisinin pratikte sınırlı kalacağı düşünülüyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın 8 Mayıs'ta İran ile yapılan nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından başlattığı ekonomik yaptırımlar denizcilik, petrol, gaz ve ulaşım gibi sektörler üzerinde somut etkisini göstermişti.

Buna karşılık İran, yaptırımların kaldırılması için Uluslararası Adalet Divanı'na başvurmuş ve dava süresince yaptırımların askıya alınmasını talep etmişti.