MAZLUM-DER'den Cizre raporu: Hendek de sokağa çıkma yasağı da yanlış

Sırnak'ın Cizre ilçesinde 8 gün uygulanan ve 21 kişinin hayatını kaybettiği sokağa çıkma yasağıyla ilgili MAZLUM-DER'in hazırladığı rapor açıklandı. Raporda, hendek kazıp özyönetim ilan eden PKK'nın gençlik yapılanması YDG-H'nin yaptığının da hükümet tarafından sokağa çıkma yasağı ilan edilerek kolektif cezalandırma yönteminin de yanlış olduğu vurgulandı.

MAZLUM-DER Genel Merkezi adına Çatışma İzleme ve Çözüm Grubu tarafından hazırlanan 24 sayfalık Cizre raporunda önemli tespitlere yer verildi. Raporda, "PKK ile bağlantılı YDG-H tarafından özyönetim ilanının anayasal bir düzenleme gerektirdiği, söz konusu yasal altyapısı hazırlanmamış bu tür bir uygulamanın 'ben yaptım oldu' şeklindeki bir keyfiliği ve gerçekçi olmayan bir tutumu kaldırmayacağı ve buna rağmen uygulamada ısrarın devletin egemenlik hakkı gereği yasal şiddeti getireceği biliniyor olmasına rağmen özyönetim ilan edilen yerlerde yaşam, seyahat ve güvenlik hakkını ihlal etme potansiyeli taşıyan hendek kazılarak mayın ve patlayıcı tuzaklanması ile kamu hizmetlerinin sunulmasının engellenmesi, muhalif kişilerin kendilerini baskı altında hissetmeleri ile öz yönetim isteyip istemedikleri hususu, kamu görevlileriyle sivil vatandaşların giriş çıkışlarının denetime tabi tutulması ve bu tutumun devam ettirilmesi bizatihi hak ihlallerine sebep olmuştur." ifadelerini yer verildi.

Devletin 8 günlük sokağa çıkma yasağı boyunca tutumunun, kendi hukukuna göre suç saydığı eylemleri ve faillerini tespit ve yakalamak yerine direkt infazı amaçlar şekilde sokağa çıkma yasağı uyguladığı belirtilen raporda özetle şöyle denildi: "10 binlerce sivilin bulunduğu yerleşim alanlarına zırhlı araçlarla, ağır silahlar ve patlayıcılarla müdahale etmek şeklinde olmuştur. Kollektif cezalandırma kategorisinde değerlendirilecek olan bu tutum açıkça en temel hak olan yaşam hakkı dâhil birçok hakkın ihlaline sebep olmuştur. YDGH tarafından sivil alanda çatışmalara girilmesi, çatışmalarda patlayıcı ve roketatarlar kullanması sivil ölümleri başta olmak üzere birçok hakkın ihlaline sebep olmuştur. Devletin kolluk güçlerinin de sivil halkın zarar görmesi muhtemel durumları göz önüne almaması ve çoğunlukla sivil-milis ayrımı yapmadan mahalleleri ateş altında tutması, operasyonlarda zırhlı araç ve benzeri ağır müdahale araçları ile ağır silahlar kullanması yine sivil ölümler başta olmak üzere yoğun hak ihlallerine sebebiyet vermiştir. Bu şekilde bir müdahale Anayasa ve uluslararası sözleşmelere aykırılık teşkil etmektedir. Zira keyfiliğe açık bu çatışmalı ortamda ölüm ve yaralanmaların birçoğunun keskin nişancı atışı sebebiyle gerçekleştiği iddia edilmektedir. Bunun yanında YDGH tarafından imha edilen zırhlı araçlardan çıkan lav silahları ile kimi evlerde patlamamış halde bulunan ve bomba atar diye tabir edilen patlayıcıların yine sivil halkı hedef alabilecek şekilde kullanılmış olması kamu görevlileri tarafından hukukun dışına çıkıldığını göstermektedir."

"SOKAKLARDA TUZAKLANMIŞ PATLAYICILAR HAYATI TEHLİKE ARZ EDİYOR"

Heyet tarafından çatışmaların yoğun olarak yaşandığı sokaklarda yapılan gözlemlere de yer verilen raporda, şunlara dikkat çekildi: "Birçok yerde YDGH tarafından tuzaklanmış mayının bulunduğu iddia edilmiş, bunun yanı sıra evlerde ve sokak aralarında patlamamış mühimmatlar ile patlayıcı artıklarının bulunduğu görülmüştür. Tuzaklanmış mayın ve patlayıcılar ile henüz patlamamış halde bulunan mühimmat parçaları sivil hayatı büyük ölçüde tehlikeye atmakta olduğundan çatışmaların yaşandığı bölgelerin bu patlayıcı ve atıklardan derhal temizlenmesi gerekmektedir. Tüm bunlarla beraber derneğimiz tarafından her fırsatta dile getirildiği üzere PKK tarafından çatışmaların sivil halkın yaşadığı alanlara taşınmış olmasının kendisi sivil yaşamı temelden aksatacak ve sivil ölümler dâhil çeşitli hak ihlallerine sebep olacak bir mahiyet arz etmektedir. Örgütün direkt sorumlu olduğu ölümler gibi örgüt, devletin kontrolsüz ve sivillerin yaşamını öncelemeyen bir tarzda operasyon yapmasına neden olması ve bu operasyonlar sırasında sivillerin ölüm ve yaralanmaları başta olmak üzere birçok hak ihlaline neden olmasına da dolaylı olarak sebep olmaktadır. Sokağa çıkma yasağının devam ettiği 8 gün boyunca yaşanan ağır koşullar ve devlet tarafından sivil can ve mal kayıpları ile sonuçlanabilecek operasyonların tekrar etme tehlikesi gibi çatışmaların yaşandığı şehir merkezindeki mahallelere giden sokaklarda oluşturulan taşlı barikat veya patlayıcı tuzaklanmış ya da tuzaklanmamış olsun, hendekler tehlike arz etmektedir."

"HER TÜRLÜ SİLAHLA ŞİDDET EYLEMİNE SON VERİLMELİ"

Sorumlular hakkında yürütülecek adli ve idari süreçler ile paralel olarak çatışmalarda yaşamlarını yitirenlerin ailelerine ve yaralılara hakkaniyet ölçüleriyle hesaplanacak tazminatlar ödenmesi istenen raporda, "1 Kasım 2015'te yapılacak genel seçimler nedeniyle Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl çözümüne imkân ve fırsat tanımak amacıyla, tek taraflı çift taraflı tartışmasını şimdilik bir yana bırakarak her türlü silahlı ve şiddet eylemine derhal ve koşulsuz olarak son verilmelidir." çağrısı yapıldı. CİHAN
22 Eylül 2015 15:23
DİĞER HABERLER