Mehmet Baransu'dan çok konuşulacak açıklamalar

Mehmet Baransu'dan çok konuşulacak açıklamalar
Tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi'nden avukatı aracılığı ile Zaman'ın sorularını cevaplayan gazeteci Mehmet Baransu, bir iç muhasebe döneminden geçtiğini ve çıkınca helallik almak istediği isimler olduğunu söyledi.
Aylardır çocuklarını göremediğini belirten Baransu, 120 gün yalnız kaldığı hücrede duvarların dert ortağı olduğunu dile getirdi. Baransu, en çok tuvalette abdest alıp banyo yapmaktan şikayetçi. Kendisini hapse atanları ise Allah'a havale ediyor.

Ülkenin bir çürüme içinde olduğunu düşünen ünlü gazeteci, muhafazakar kitlenin gitgide daha çok kirlendiği kanaatinde. Hapishanede Kur'an-ı Kerim'i tekrar keşfettiğini söyleyen Baransu, vefasızlıklar karşısında “İnsanların beni unutması önemli değil, Rabb'im beni unutmasın.” ifadesini kullanıyor. İşte Baransu'nun Zaman'a verdiği röportaj:

Ne kadar zamandır hapistesiniz?
10 aydır hapisteyim. Burada günler sayılmıyor. Sadece haftalık görüş gününü bekliyorsunuz.

Hapishanede şartlar nasıl?
Demir ve beton yığınları arasında bir yaşam. Bir kibrit kutusu açın, kibrit konulan yer havalandırma, kapalı yer koğuş. Tuvalette banyo yaptırıp, abdest aldıran bir dindar iktidarımız var. Hücreden daha çok içime dokunan bu durum. İhtiyaçlarımızı kantinden alıyoruz. Su buharında yemek ısıtıp, buharda yemek yapıyoruz. Devlet günlük 5 lira yemek ücreti tahsil etmiş tutuklu başına. Buna rağmen yemeklerin kalitesi iyi.

Bir gününüz nasıl geçiyor?
Sayım diye başlayan bir sesle 08.15 gibi istemeseniz de uyanıyorsunuz. Gardiyanlar sizi canlı olarak görmeli. Dinimi ve Kur'an-ı Kerim'i keşfediyorum. Keşfettikçe kendimden utanıyorum. Silivri öncesini eski Mehmet olarak da değerlendirip, eski Mehmet'in kötü yönlerini öldürüyorum. Gece ise dostum seccademle buluşup içimdekileri Yaradan'a arz ediyorum. Bir de roman yazıyorum. Aşk romanı. Züleyha ile Yusuf'un hikayesi. Çocuklarıma ileride bugünleri anlamaları için mektuplar yazıyorum.

Hapishanede dostluklar oluştu mu?
120 gün tek başıma sıfır iletişimle duvarlar dert ortağım oldu. Silivri'de polisler mazgal aralığından bana seslenip yalnızlığıma bir nebze olsun yardımcı olmaya çalışıyorlardı. O polislerden biriyle şimdi kalıyorum. O zor günlerimde günde 40 dakika da olsa bağırarak benimle konuşmaya çabalıyordu. O inceliği unutamam.

TV-gazete imkanı nasıl?
Aylık sipariş alınıyor ve parası kesilip istediğiniz gazete getiriliyor. TV izliyoruz. Ortak yayınla 30 kanal izlenebiliyor. STV Haber, Bugün, Kanaltürk uydudan düştü. Halk TV ve Can Erzincan TV ile ilgili defalarca dilekçe vermemize rağmen yönetim bu kanalları pakete koymuyor. Sansür buraya da ulaştı. Yönetimin üzerinde baskı var sanıyorum.

Dışarıyla irtibat sorunu var mı?
Dışarıyla irtibatımız olmadığı için, olmayan şeyin sorunu da olmuyor. Haftada 10 dakika telefon görüşümüz var. Ayda bir de açık görüş. Tüm bu görüşmeleriniz de kaydediliyor. Avukat odası bile dinleniyor şüphesi burada hakim. Annemi, kardeşlerimin bazılarını sağlık ve ulaşım nedeninden dolayı aylardır göremiyorum. Anneleri ile sorun yaşadığım için kızımla 10 ayda üç kez, oğlum ile beş kez görüşebildim. Polisler her hafta çocukları ile görüşürken, onlar görüşe giderken içimdekileri duvarlara haykırıyorum. Aylarca çocuklarımı göremeyip, haber bile alamıyorum.

Beni haksız yere hapse atanları Allah'a havale ettim

Dışarıdan göremeyip içeride idrak ettiğimiz şeyler var mı ?
O kadar çok ki hangi birini anlatayım. Kendimle ilgili söylersem, bazı yazılarıma ve tweetlerime bakıp kendimden utandığım anlar oluyor. Bu ben değilim dediğim anlar. Eski Mehmet'in öldürmek istediğim yönleri. Çıkınca özür dileyip helallik almak istediğim bir listem var. Dışarıda koskoca dünyada, Allah'ı bulamamıştım, hücremde Rabb'imi buldum. Kur'an-ı Kerim'i yeni yeni keşfediyorum. Keşfettikçe eski Mehmet'in bazı tavır ve düşüncelerinden utanıyorum. Sosyal medya, cep telefonu bizi esir almış. Muhafazakâr, dindar kitle gün geçtikçe daha fazla kirleniyor. Paraya güce tapan bir ahlak. Allah'tan daha çok kuldan korkan bir dindarlık. Kur'an- Kerim böyle bir durumun sonunu felaket olarak nitelendiriyor.

Dışarıda en çok özlediğiniz şey ne?
İnsan hapiste özlem denen şeyi, özlemesi gerektiğini öğreniyor. Ne kadar şey özlerseniz, o kadar çok yıpranıyorsunuz. Refleks olarak düşünmemeyi tercih ediyorsunuz. Yine de sevdiklerinizi, eşinizi, çocuklarınızı, anne-babanızı özlemeden edemiyorsunuz.

Özlemediğiniz ne?
O kadar çok ki. Siyaset, siyasetçiler. Türkiye'deki gerilim, kavgalı tartışma programları.

Siyaset takip ediyor musunuz?
Seçim öncesi yoğun şekilde takip ediyordum. Şimdi sadece gülümseyerek izliyorum. Gazete okurken mecburen takip diyeyim. Sadece ülkenin sonunu merak ediyorum. Bu hukuksuzluk ve zulmü yapıp, ortak olanların sonunu merak… Bu ülke için, demokrasi için, basın özgürlüğü içini bedel ödeyip hapse düştüm. Tüm olanları boş veremem. Umutsuz da değilim ama bu siyasi anlayışla her gün bataklığa saplanıyor.

Unutulduğunuzu düşündüğünüz anlar var mı?
İnsanların beni unutması önemli değil, Rabb'im beni unutmasın. O unuttuktan sonra, tüm insanlık hatırlamış önemi yok. Geçmişte beni eleştiren isimlerin bugün tutukluluğuma itiraz etmelerine, destek olmalarına ise çok teşekkür ediyorum. Beni haksız yere hapse atanları ise Allah'a havale ettim.

Dışarıdakilere ya da herhangi bir gruba vermek istediğiniz mesaj nedir?
Tutukluluğuma tepki gösteren herkese çok teşekkür ediyorum. Bugünler geçecek. Ülkeye bunları yaşatanlar, ortak olanlar, sessiz kalanlar, utançlarıyla, gözlerimize bile bakamayacaklar. Bu arada unutmadan; eşimi ve çocuklarımı çok seviyorum. Bir kez de sizin aracılığınızla duysunlar.

20 Aralık 2015 07:08
DİĞER HABERLER