"Namaz hakkıyla eda edenler için evinin önünden akan bir nehir gibi her gün beş defa girip temizlenmesiyle günahlardan arınmasına vesile olmaktadır."
Namaza Çağrı
Hüseyin Yağmur’la Dua Köşesi
Sevgili dostlar mübarek Ramazan-ı şerifin rahmet, af ve mağfiret günlerinden sonra şimdi de cehennemden kurtuluş günlerindeyiz.. Cenabı Allah bizi bu Ramazanın sonunda kadre eren, günahlardan arınıp cehennemden kurtulup cennete girmeye hak kazananlardan eylesin..
Köşemiz dua köşesi olunca bir dostumuz dua ile ilgili Muhterem Hocamızın şu güzel cümlesini yollamış: Dua “Allah’a karşı uzaklığımızı aşma çabası”nın adıdır, ünvanıdır. Yanlış anlaşılmasın; haşa ve kella, O bize şah damarımızdan daha yakın ama günahlarımızla, hatalarımızla ve daha ötesi nasûh unvanını kazanamayan ve tevbeye ihtiyacı olan tevbelerimizle O’ndan çok uzakta bulunuyoruz. İşte dua ile bu uzaklığımızı aşmaya çabalıyoruz. Bu gerçeğin farkında mıyız?
Bu gerçeğin biraz farkına varabilmek için baktığımızda hemen namaz aklımıza geldi. Zira bir hadis-i şeriften öğrendiğimize göre secde Rabbimizle aramızdaki o uzaklığı aşmamıza vesile olup O’na en yakın olduğumuz an, duaların makbul olduğu bir zamandır..
Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem): “Kul, Rabbine en ziyade secdede iken yakın olur, öyle ise secdede çokça dua edin!” (Müslim, salât 215; Ebû Dâvûd, salât 148)buyurur.
Biz, namaz kılarken secdeye varıp başımızı yere koyduğumuzda, bu yakınlığın doruğuna ulaşırız. Sonra da bu mülahaza ve duygularla,
“Yüce Rabbim, her çeşit kusurdan münezzehtir, yüceler yücesidir.” deriz.
Değerli dostlar Kur’an okurken daha önce bilmemize rağmen bazı ayetler sanki bize yeni nazil oluyormuş gibi olur..İşte o ayetlerden biri:
Cenabı Hak Efendimize emrederek buyuruyor ki: “Ailene ve ümmetine namaz kılmalarını emret, kendin de namaza devam et!”(Taha, 20/132)
Rasulullah (s.a.) bu ayet-i kerimenin nüzulünden sonra her sabah Hz. Fatıma ile Hz. Ali'nin evlerine gider ve: "Namaza kalkın" derdi.
Yine namazla ilgili başka bir ayet-i kerimede: “Sana vahyedilen kitabı oku ve namazı kıl. Şüphesiz ki namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı zikredip anmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir.” (Ankebût sûresi (29), 45) buyuruluyor.
Ayetteki “Allah’ı zikredip anmak elbette en büyük ibadettir” ifadesi, bütünüyle Allah’ı zikirden ibaret bulunan namazın ne kadar büyük bir ibadet olduğunu gösteriyor.
Namazın Allah’ı zikir olduğunu beyan eden delili de şu ayette görüyoruz: Cenabı Allah Musa (a.s)’a “Beni zikredip anmak için namaz eda et!” (Taha suresi, 20/14)
Bu en büyük ibadet bize ne gibi faydalar sağlayacak diye bakarsak öncelikle şunu söyleyebiliriz ki; namaz bizi hakiki insan yapmak ve bizi Rabbimize yaklaştırmak için emredilmiş ve bir ömür boyu devam eden egsersizden ibarettir.
Zira biz namazdaki kıyamımızla Rabbimizin huzurunda el pençe divan durarak Rabbimize itaatımızı sergileriz. Rukumuzla enaniyet ve gururumuzu ayaklar altına alırız.. Secdede ise Rabbimize olan saygımızı zirve şekliyle sergileriz..Kısaca namazda Rabbimizin boyasıyla boyanırız..İç alemimiz Rabbimize imanla coşar, yüzlerde secde izi, alınlar pırıl pırıl hale gelir..
Çünkü namaz hakkıyla eda edenler için evinin önünden akan bir nehir gibi her gün beş defa girip temizlenmesiyle günahlardan arınmasına vesile olmaktadır:
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittiğini söyledi:
– “Ne dersiniz? Birinizin kapısının önünde bir nehir olsa da, o kimse her gün bu nehirde beş defa yıkansa, kirinden bir şey kalır mı?” Sahâbîler:
– O kimsenin kirinden hiçbir şey kalmaz, dediler. Resûl-i Ekrem:
– “Beş vakit namaz işte bunun gibidir. Allah beş vakit namazla günahları silip yok eder” buyurdular. (Buhârî, Mevâkît 6; Müslim, Mesâcid 283)
Namaz günahlardan arınmaya vesiledir:
“Sahabeden Selman, yanında arkadaşlarıyla bir ağacın altında otururken eline bir dal parçası alır ve onu sallayarak yapraklarını dökmeye başlar, sonra da yanındakilere, ‘Niçin böyle yaptığımı sormayacak mısınız?’ der.
Yanındakiler, ‘Niçin yapıyorsun?’ dediklerinde de şöyle cevap verir: ‘Allah Resûlü de böyle yaptı ve bize, ‘Niçin böyle yaptığımı sormayacak mısınız?’ dedi. Biz de, ‘Niçin ey Allah’ın Resûlü?’ dediğimizde şöyle cevap verdi:
‘Müslüman bir kişi güzelce abdest alır, sonra da kalkar namaza (giderse), bu yaprakların döküldüğü gibi onun da günahları dökülür.’” (Ahmed İbn Hanbel, el-Müsned 5/437; Dârimî, tahâret 45).
Bunlar iyi güzel de..
Bunca namaz kılan insanın davranışlarıyla asgari bir insan seviyesini bile koruyamamasına ne demeli dediğinizi de duyar gibi oluyorum. O zaman da dönüp Efendimizin şu beyanına bakmak gerekiyor:
“Kim namaz kılar da o namaz kendisini hayasızlıktan ve kötülükten alıkoymazsa, o namaz olsa olsa onun Allah’tan daha fazla uzaklaşmasını sağlar” buyurmuştur (Münâvî, Feyzü’l-kadîr, VI, 221).
Yazının sonunu bir dua ile bitirelim: Efendimizin sahabeden Hz. Muaz’a: “Ey sevgili Muaz! Vallahi seni seviyoruz, her namazın sonunda şu duayı okumayı sakın ihmal etme:
“Allah’ım! Seni zikir, Sana şükür ve güzel bir şekilde ibadet edebilmem konusunda bana yardım et”.
Cenabı Allah şu mübarek günler hürmetine namazlarımızı kusursuz edaya bizi muvaffak eylesin..