Bir dönemin 'şüpheli ölümleri' yeniden tartışılıyor, konuşuluyor. Bir türlü söylenen gerekçelere ikna olmayan aileler, bir kez daha umutlanıyor. Esas konuşması gerekenler ise yine susmaya devam ediyor.
Oysa Türkiye, bir zamanlar kilit noktada duranların konuşmasını ve o karanlık dönemin sırlarının aydınlanmasını bekliyor.
Yıl 1988... Dönemin başbakanı Turgut Özal, konuşma yapmak için çıktığı kürsüde Kartal Demirağ'ın silahlı saldırısına uğramış fakat olayı küçük bir sıyrıkla atlatmıştı. O gün salonda atılan kurşun, Türkiye'nin karanlık ve sisli bir döneme girdiğinin de habercisiydi. Cumhurbaşkanı olduktan sonra da Kürt meselesini çözmek için yüksek sesle düşünmeye başlayan Özal, dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis ile bu mevzuda fikir alışverişinde bulunmuştu. Hatta 93'te MGK toplantılarından birinde artık silahlı mücadelenin barış için çözüm olmayacağı bildiri metnine yansımıştı. Özal'ın Kürt meselesinin çözümünde birlikte çalıştığı isimlerden biri de Maliye Bakanı Adnan Kahveci idi. Kahveci, 1992 yazında bu konuda Özal'a geniş bir rapor sunmuştu. Türkiye'de güzel şeyler olmaya başlayacakken derin yapı da boş durmuyordu. Artık Türkiye, karanlık ve sisli bir döneme girmişti. 5 Şubat 1993'te Adnan Kahveci, şüpheli bir trafik kazasıyla hayatını kaybetti. Ardından 17 Şubat 1993'te Orgeneral Eşref Bitlis'in uçağı düştü ya da düşürüldü. Birkaç ay sonra Bitlis ile birlikte Kürt meselesine kafa yoran Özal, aniden rahatsızlanarak hayatını kaybetti. Yine aynı yıl Güneydoğu'da PKK ile bazı resmi görevlilerin uyuşturucu ticareti yaptığını yazan Uğur Mumcu, bombalı suikast sonucu yaşamını yitirdi.
Şüpheli ölümler bunlarla da sınırlı kalmadı! Orgeneral Eşref Bitlis'in yakın çalışma arkadaşları da bir bir öldü. Adana Bölge Komutanı Temel Cingöz, Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Bahtiyar Aydın, Tunceli İl Jandarma Alay Komutanı Kazım Çillioğlu, Mardin Jandarma Alay Komutanı Rıdvan Özden sırasıyla hayatlarını kaybetti. Ölüm nedenlerine, 'çatışmada öldü' ya da 'intihar etti' notu düşüldü ve bu ölümlerin üzerleri örtüldü. Sonra bazıları tarafından bu ölümlerin tetikçisi olarak gösterilen JİTEM'in kurucusu Binbaşı Cem Ersever öldürüldü.
Açıklanan gerekçeler, ölenlerin yakınlarını da Türk kamuoyunu da ikna etmekten çok uzak(tı). Fakat dönem, susulması gereken bir dönemdi! Aradan yıllar geçti, Türkiye'nin içine girdiği atmosfer değişti, 'derin devletle' yüzleşme çabaları, evvelce konuşulması mümkün olmayan konular konuşuluyor, failler aranıyor. Aileler ve o döneme tanıklık edenlerin sesleri daha bir gür çıkıyor. Her konuşan isim bir başka ismi işaret ediyor. Ama işaret edilen bu isimler nedense susuyor.
90'lı yılların şüpheli ölümleri
Turgut Özal: 1983 yılında Anavatan Partisi'ni kurdu. 45. ve 46. dönem hükümetinde başbakanlık yaptı. 1989 yılında Türkiye'nin 8. Cumhurbaşkanı olarak göreve başladı. Cumhurbaşkanlığı döneminde özellikle Kürt sorununu sesli dile getirdi ve bu sorunu çözmek için kolları sıvadı. Eski Maliye Bakanı Adnan Kahveci'yi Kürt raporu hazırlaması için görevlendirdi. 17 Nisan 1993'te hayatını kaybetti. Özal'ın ölümü resmi makamlarca kalp krizi olarak açıklandı. Fakat 'Özal öldürüldü mü?' sorusu hep zihinlerde kaldı.
Adnan Kahveci: 1988'de Maliye Bakanı oldu. 1992 yılında Özal'ın emriyle bir Kürt Raporu hazırladı. Kahveci, 5 Şubat 1993 tarihinde Bolu-Gerede yolunda trafik kazası geçirdi ve hayatını kaybetti.
Eşref Bitlis: 1990 yılında Jandarma Genel Komutanlığı'na atanan Eşref Bitlis, Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından Kasım 1992'de Maliye Bakanı Adnan Kahveci ile birlikte Kürt sorununun çözümüyle ilgili bir rapor hazırlamaları için görevlendirdi. Bitlis, 17 Şubat 1993'te uçak kazasında hayatını kaybetti.
Hulusi Sayın: Olağanüstü Hal Bölgesi'nde oluşturulan Asayiş Birlikleri Komutanlığı'ndan 1 Eylül 1989'da emekli oldu. Başbakanlık başmüşavirliği görevini yürütürken, 30 Ocak 1991'de Ankara'da evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürüldü.
İsmail Selen: Olağanüstü Hal Bölge Komutanlığı görevinde bulunan Korgeneral İsmail Selen, emekli olduktan sonra 1991'de öldürüldü.
Bahtiyar Aydın: Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, 22 Ekim 1993 yılında operasyon için gittiği Lice'de tek kurşunla öldürüldü. Aydın, Bitlis'in yakın arkadaşıydı.
Rıdvan Özden: Mardin jandarma alay komutanı olan Özden, Eşref Bitlis'in ekibindendi. 12 Ağustos 1995'te iki koruması ile birlikte öldürüldü.
Kazım Çillioğlu: Tunceli İl Jandarma Komutanı Albay Kazım Çillioğlu, Eşref Bitlis'in ekibindendi. 3 Şubat 1994 yılında lojmanda ölü bulundu.
Kim konuşursa olaylar aydınlanır?
Artık o dönemde Doğu'da görev yapan savcılar, hâkimler konuşmalı
Doç. Dr. Önder Aytaç (Yazar): Bence şüpheli ölümlerin aydınlatılması için o dönemde Doğu'da görev yapan hâkimler, savcılar, emniyetçiler, kaymakamlar konuşmalı. Hem derin yapının hukuk dışı işlerini uygulayan hem de bunun sürekliliğini sağlayan insanlar konuşmalı. Mehmet Ağar gibi ağır ağabey pozisyonunda olanlar asla konuşmaz. Onlar, 'Ne yaptımsa devlet için yaptım' anlayışına inanmışlardır. Bu yüzden onların konuşmasını beklemek abesle iştigaldir.
En iyi bilenler konuşmalı
Fikri Sağlar (Siyasetçi-yazar): Doğan Güreş, Tansu Çiller, Süleyman Demirel ve Mesut Yılmaz'ın konuşması gerektiğini düşünüyorum. Mehmet Ağar, zaten bu işi en iyi bilenlerden biri, onun da konuşması gerekiyor.
Kilit isimler bilgileri paylaşmalı
Faruk Mercan (Araştırmacı-yazar): Bazı kişiler var ki; onlar konuşursa önemli bilgilere ve ipuçlarına ulaşılabilir. Teoman Koman, Mehmet Ağar, Mehmet Eymür, Hanefi Avcı, Sönmez Köksal, Ünal Erkan, Hayri Kozakçıoğlu, Necdet Menzir, Süleyman Demirel bu isimlerden bazıları.
Artık savcılar konuşmalı
Cüneyt Özdemir (TV programcısı): Bir araştırma komisyonu kurulmalı. Türkiye'nin faili meçhul dosyalarını açıp araştıracak özel bir savcı ve araştırma ekibi kurulabilir. 'Kim konuşacak?' derseniz savcılar konuşmalı. Tüm dosyalar yeniden tek tek açılmalı.
Güreş, Çiller ve Ağar konuşmalı
Şamil Tayyar (Star Gazetesi Ankara Temsilcisi): O dönemin aydınlatılması için bence konuşması gereken kilit isimler Doğan Güreş, Tansu Çiller ve Mehmet Ağar. Bazı şüpheli ölümler daha önceki tarihlerde gerçekleşse de bu üç ismin birçok şeyi aydınlatacağını düşünüyorum. Mehmet Ağar konuşursa bu ülkede çok şey değişir.
Kimler konuşmalı?
Mehmet Ağar (Eski Emniyet Genel Müdürü)
Em. Org. Doğan Güreş (Eski Genelkurmay Başkanı)
Tansu Çiller (Eski Başbakan)
Süleyman Demirel (Eski Cumhurbaşkanı)
Mesut Yılmaz (Eski Başbakan)
Hanefi Avcı (Eski Emniyet İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı)
Teoman Koman (Emekli Orgeneral)
Mehmet Eymür (MİT Kontrterör Daire eski başkanı)
Sönmez Köksal (Eski MİT Müsteşarı)
Ünal Erkan (Eski Olağanüstü Hal Bölge Valisi)
Hayri Kozakçıoğlu (Eski Olağanüstü Hal Bölge Valisi)
Necdet Menzir (Eski İstanbul Emniyet Müdürü)
Org. Aslan Güner (Genelkurmay İkinci Başkanı)
Em. Org. Sabri Yirmibeşoğlu (1993'teki MGK Genel Sekreteri)
Salih Şarman (Eski Batman Valisi)
Kaya Toperi (Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın başdanışmanı)
Korkut Eken (Emekli Yarbay)
İnayet Taş (Dönemin Elazığ 8. Kolordu Askeri Mahkemesi Savcısı)
Hüseyin Kocabıyık (Eski Başbakan Tansu Çiller'in danışmanı)
Oral Çelik
Yalçın Özbey