'O bürokrat hapiste'

''Bir dosya çalışıyordum. Uzman görüşüne ihtiyaç vardı. Telefondaki bürokrat, mesai saatinde değil öğle arasına randevu verdi. Teknik bir konuydu. Not almam gerekti. Masanın üstünden boş bir dosya kağıdına uzandı elim. Karşımdaki bürokrat, nezaketle müdahale etti...''
Ali Emir Pakkan / samanyoluhaber.com

Bunları yazmanın anlamı kalmadı aslında. Ama tarihe not olsun.

8 Temmuz, akşam saatlerinde Tekirdağ’dan acı bir haber geldi. Bir yolcu treni raylardan çıkmış, ilk belirlemelere göre 10 kişi ölmüştü. Daha  sonra sayı 24 oldu.

Kaza sebebi neydi? Fotoğraflar geldiğinde görüldü ki; rayların altındaki toprak kaymıştı! 

Müteahhit hatası mıydı? Kimindi bu firma? Hangi işleri almıştı? İktidarla ilişkisi neydi? Kayırma var mıydı? Tam sorular cevap bulacakken bilgi alışı kesildi! Çünkü kaza ile ilgili yayın yasağı gelmişti! Kamuoyunun bazı gerçekleri öğrenmesi istenmiyordu! 

318 kişi yaralıydı. Can pazarı yaşanıyordu. Acı büyüktü. Ama o da ne! Kameralar Ankara’ya döndü! Ülke dikta rejimine geçişi kutluyordu! Görkemli törenler canlı verildi!

Tekirdağ’daki kaza bir batı ülkesinde yaşansa ne olurdu? Hemen söyleyeyim; gündem tamamen değişirdi! Hele ihmal ortaya çıkarsa en yukarıdan en aşağıya hesap sorulurdu... Ulaştırma Bakanı istifaya çağrılır, hükümet zor durumda kalırdı... Rayları döşeyen şirketin hesapları ortaya dökülür, cezalar yağardı. Medya konunun takipçisi olurdu...

Bizim gazetecilik yapabildiğimiz eski Türkiye’de de böyleydi. 

Ancak devir değişti. Türkiye demokratik hukuk devleti olmaktan çıktı. Tek adam rejimini seçti! 

Trenin raydan çıktığı yerin görüntülerini de izledim. Şirket rayların altına taş, beton yerine toprak kullanmış. Raylar vagonları taşıyamamış. Malzemeden çalınınca kaza kaçınılmaz olmuş...

O kareler beni yıllar öncesine götürdü. 

Bir dosya çalışıyordum. Uzman görüşüne ihtiyaç vardı. Telefondaki bürokrat, mesai saatinde değil öğle arasına randevu verdi. Teknik bir konuydu. Not almam gerekti. Masanın üstünden boş bir dosya kağıdına uzandı elim. Karşımdaki bürokrat,  nezaketle müdahale etti: “ O devletin malı, lütfen kullanmayalım, ben size çantamdan defter vereyim.”  Kalemle birlikte bir kağıt uzattı. Mahcuptum ama çok mutlu oldum. Üst düzey bir yönetici, kamu malını koruma konusunda ne kadar hassastı! 

15 Temmuz darbe tiyatrosundan sonra devlette kıyım var....Tahmin edeceğiniz gibi; O bürokrat da önce görevden alındı, hakkında "F...." diye soruşturma açıldı ve hapse kondu!  

Harama bulaşmamak suç artık! 

Hırsızlara kaldın Türkiye!  Senin canını, malını, hukukunu büyük bedeller ödeyerek koruyan insanlara sahip çıkmadın, sırtlarına bir tekme de sen vurdun! Yalanlara inandın... 

Ne kadar ihalede yolsuzluk yapıldı bilemiyoruz.

Ancak bütün çürük yapılar bir gün çökecek...

16 Temmuz 2018 15:23
DİĞER HABERLER