15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından ilan edilen OHAL ve 30 güne çıkartılan gözaltı süresiyle işkence ve insanlık dışı muameleler için uygun ortam sağlandı.
Darbe veya herhangi bir hukuk dışı işle ilgisi olmayan binlerce masum insan gözaltına alındı, insanlık dışı muamelelere maruz kaldı. İşkenceli sorguların en önemli merkezlerinden birisi ise Ankara emniyet müdürlüğü idi. M.G. isimli masum vatandaşa ve beraberindekilere 18 günlük gözaltı sürecinde Ankara Emniyet Müdürlüğü nezarethanesinde yapılan işkenceler vicdanları sızlattı.
Gözaltına Alındı, Nerede Tutulduğu Söylenmedi
M.G. Ağustos ayının ilk günlerinde herhangi bir gerekçe belirtilmeden Ankara emniyette görevli polisler tarafından gözaltına alındı ve evi arandı. Ailenin ısrarlı sorularına karşılık nereye götürüldüğüne dair bir bilgi verilmedi. Eşi her gün Ankara emniyet müdürlüğü binasının önünde bekledi. Kocasının yerini ve durumunu ısrarla sorduğu halde kendisine bir açıklama yapılmadı. Gözaltına alınan bazı kişilerin “toplama kampı” haline getirilmiş spor salonlarında tutulduğunu duyan G. Ailesi spor salonlarına da gidip M.G'yi sordu fakat kendileriyle ilgilenen olmadı. Bu süre zarfında M.G'nin avukatla da görüştürülmediği belirtildi.
Ailesi Nerede Tutulduğunu 5. Gün Öğrenebildi
M.G'nin eşine ancak 5. gün kocasının Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şubesi nezarethanesinde tutulduğu bilgisi verildi. Kocasına temiz kıyafetleri verme talebi reddedilen M.G'nin eşi ayrıca azarlandı ve beklemekte olduğu Ankara emniyet müdürlüğü bahçesinden çıkartıldı. Ardından caddenin kenarında beklemeye başladı. Sadece temiz kıyafet vermek isteyen mazlum kadın, defalarca kapıdan kovuldu. 4 saatlik ısrarlı çabanın ardından kapıdaki görevliler temiz kıyafetleri M.G'ye ulaştırmayı kabul etti. Kocasının kirli pantolonu da M.G'nin eşine teslim edildi. Pantolon o kadar yıpranmış ve kötü kokuyordu ki içeridekilerin ne derece kötü şartlarda tutuldukları tahmin edilebiliyordu.
Baro Avukatı: “Ben de Bilmiyorum Size Bilgi Veremem”
Yakınları 18 günlük nezarethane sürecinde M.G'nin sadece Organize Suçlar Şubesinde tutulduğunu öğrenilebildi. Bir kez daha temiz kıyafet verebildiler. Baro tarafından zorunlu olarak tahsis edilen avukat ise Ankara emniyetinde oluşturulan korku atmosferinin etkisinden olsa gerek M.G. ailesinin telefonlarına sadece bir veya iki kez cevap verdi. Ailenin endişeli sorularına ise sürekli “ben de bilmiyorum size bilgi veremem” karşılığını verdi.
Elleri Arkadan Kelepçeli Yüzlerce Masum İnsan
18 günlük endişeli bekleyiş esnasında aileler emniyetin küçük ek binasına her gün elleri arkadan kelepçeli halde yüzlerce insan getirilip götürüldüğüne şahit oldu. Yakınlarını bir kez olsun görmek isteyen aileler mahzun gözlerle otobüslere doldurulan kelepçelenmiş masum Anadolu insanlarına bakmaya devam ettiler.
18 Gün Sonra Adliyeye Sevk
M.G'nin de aralarında olduğu yaklaşık 18 kişilik grup Ankara emniyet nezarethanesinde geçen zorlu 18 günün ardından adliyeye sevk edildi. Aileler de yakınlarını görebilme umuduyla Ankara adliyesi koridorlarını mesken tuttu. Ailelerinin hepsi ancak uzaktan görebildikleri kişilerin anormal derecede zayıfladıklarını söylüyordu.
“Eşime Benziyor Ama Bu Kadar Zayıflamış Olamaz”
M.G'nin eşi ve kayın babası uzaktan gördükleri beyaz tişörtlü birisini M.G'ye benzetti fakat emin olamadılar. “Eşime benziyor ama yok o olamaz. Bu kadar zayıflamış olamaz” diyerek etrafı süzmeye devam ettiler.
“Açız Bize Yiyecek Birşeyler Getirin”
Mahkemeye çıkarılacak kişilerden birisinin avukat olan kızı oradaki bir başkomiserle görüşerek babası ve beraberindekilerin ihtiyaçları var mı diye öğrenmek istedi. Bitkin durumdaki baba ise avukat kızına “açız bize yiyecek bir şeyler getirin” diye bağırdı. Koridorda bekleyenler bu çağrıyla gözyaşlarına boğuldu. Ailelerin aldığı yiyecekler avukat kadın aracılığıyla yakınlarına ulaştırıldı.
M.G. En Az 10 Kilo Vermişti
Savcılık ifadesinin ardından 18 kişilik grup mahkeme sorgusunun yapılacağı diğer koridora geçildi. Burada aileler, yakınlarını daha yakın mesafeden görebilme imkanına kavuştu. Ailelerin dilinde tek bir söz vardı: “Çok zayıflamış ve yıpranmış…”
Bu esnada beyaz tişörtlü şahıs M.G'nin eşine el salladı ve bu kişinin M.G. olduğu anlaşıldı. M.G. en az 10 kilo vermiş ve bitkin düşmüştü. M.G. kelepçeli elleriyle bir yandan elindeki kıyafet torbasını taşıyor bir yandan da sürekli belinden düşmekte olan pantolonunu tutuyordu. M.G'nin eşinin “ayakkabıları bile ayağına 2-3 numara bol gelmiş gibiydi” sözleri ise durumun vehametini gözler önüne serdi. Aileler gördükleri hazin manzara karşısında emniyet önündeki bekleyişlerinde polisler tarafından kendilerine söylenen “nezarette her ihtiyaçları karşılanıyor merak etmeyin” sözlerinin yalan olduğunu anlamış oldu.
Komiser, Ailelerin Gözü Önünde Rencide Etti
M.G. ve beraberindekiler mahkeme için sıra bekledikleri esnada komiser olduğu söylenen birisi “kalk kalk kalk” diye şiddetli biçimde bağırdı. 18 kişilik grubu ayağa kaldırdı ve yüzlerini duvara çevirterek ayakta bekletmeye başladı. Böylelikle ailelerin ve koridordan gelip geçenlerin gözleri önünde rencide etmeyi amaçlayan bir eziyet daha yapıldı. Duruşma salonuna alınırken kocasının beyaz gömleği üzerinde ayakkabı izlerini fark eden bir kadın fenalık geçirdi.
Ankara Emniyetindeki İşkenceleri Anlattılar
Hakimlik sorgularının akabinde M.G. ve diğer şahısların hukuki herhangi bir gerekçe belirtilmeden tutuklandıkları belirtildi. Cezaevine götürülmeden önce yakınlarına Ankara emniyeti nezarethanesinde gördükleri işkenceleri kısaca anlatabildiler. Tanıklıklara göre 18 günlük gözaltı sürecinde masum Anadolu insanlarına yapılan eza verici muamelelerden bir kısmı şunlardı:
“Küçük ve dar bir odada 18 kişi bir arada tutuldu. Ayakta ya da oturarak uyumak zorunda bırakıldılar. İlk üç gün neredeyse hiç yemek verilmedi. Sonraki günlerde sabah ve akşam bir defa olmak üzere sadece 50 gram ekmek, 5-10 gram reçel ve 0.5 litre su verildi. Özellikle ifade alınırken fiziksel ve psikolojik olarak ağır işkenceler yapıldı. Görevliler kendilerini riske atmamak için vücudun görünen yerlerinden ziyade görünmeyen kısımlarına işkence yaptı. Birçok kişinin adliyeye çıkarılırken göğüslerini tutarak inlemesi yapılan işkencelerin bir sonucuydu.”
İşkence Sıradanlaştı, İnsanlık Onuru Hiçe Sayıldı
M.G. ve binlerce masum Anadolu insanı darbe girişimi ya da herhangi bir suç faaliyetiyle ilgileri olmadığı halde ağır işkencelere maruz kaldı. Hukuk ve adalet sıfırlandı, insanlık onuru ayaklar altına alındı. İşkence, eziyet, insanlık dışı muameleler Ankara’da ve Türkiye’nin birçok yerinde rutinleşti. Haklarında herhangi bir delil olmadan uzun süre gözaltında tutulan mazlum vatandaşlar, işkencelerle işlemedikleri suçları kabul ettirmeye zorlandılar.
Mağdurlar ve yakınları ise zaman aşımına tabi olmayan işkence ve insanlık dışı suçlarını işleyenlerin adalete hesap vermesi için Allah’a dua ediyor.
magduriyetler.com