2010'un son ayında gündemde öne çıkan önemli gelişmelerden bir tanesi öğrenci olayları oldu.
[ YORUM ]
Prof. Dr. İdris Bal
Masum Öğrenci Olayları mı? Kaos Özlemi mi?
Polis'in Başbakan'ın rektörlerle Dolmabahçe'deki toplantısını protesto etmek isteyen öğrencilere yönelik orantısız güç kullandığına dair ciddi tartışmalar yapılmaktadır. Öğrenci olayları Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde de Süheyl Batum ve Burhan Kuzu'ya karşı da gerçekleştirilen gösterilerle ve ODTÜ'deki gösterilerle devam etti. Bu olayları yorumlamada Türkiye sanki ikiye bölündü. Büyük bir kesim polisin öğrencilere karşı aşırı güç kullandığını iddia ederken, diğer bir kesim polisin kendi görevini yaptığını, öğrencilerin hukukun sınırlarını zorlayarak şiddet kullandıklarını ve hatta öğrencilerin içerisinde illegal yapılanmalarla dirsek teması içinde hareket edenlerin olduğunnu vurgulandı. Öyleyse öğrenci olayları nasıl yorumlanmalıydı. Polis aşırı güç kullanmış mıydı? Yumurta atmak bir özgürlük müydü? Öğrencilere muhalefet, özellikle CHP neden sahip çıktı?... gibi birçok cevaplanması gereken soru karşımızda durmaktadır. Öncelikle öğrenci olayları diğer tüm sosyal olaylarda olduğu gibi, dengeli ve resmin tamamı görülecek şekilde değerlendirilmelidir.
Bu konu üç açıdan değerlendirilebilir. İlk olarak demokrasi ve özgürlükler bakımından, ikinci olarak polisin görevleri ve aşırı güç kullanma yönüyle, son olarak ise illegal örgüt bağlantıları ve darbeler öncesi geçmiş tecrübeler açısından ele alınmalıdır.
Demokrasi ve Öğrenci olayları
Demokrasi halkın kendi kendisini yönetmesidir. Günümüzde de, halk adına halkın temsilcileri yönetim hakkını kullanır. Demokrasilerin motoru özgür birey ve aktif vatandaşlardır. Birey kendi başına önemli bir değerdir. Demokratik bir ülkede örgütlenme ve ifade hürriyeti olmalıdır. Başka bir deyişle, demokrasilerde şiddete başvurmadıkça her türlü fikir savunulabilir, tartışılabilir. Fakat bu sınırsız özgürlükler ve herkesin her istediği şeyi, her istediği zaman, her istediği şekilde yapabilmesi anlamına gelmez. Eğer böyle olursa birlerinin özgürlüğü, diğer insanların özgürlüklerini ihlal edebilir, diğer kişi ve kamuya zarar verebilir. Bu nedenle klasik olarak hürriyetler başkalarının hürriyetinin başladığı yerde biter. Yani tüm özgürlükler hukuk sınırları içinde şiddet kullanmadan, diğer insanlara zarar vermeden gerçekleştirilmelidir.
Öğrenci olayları bu çerçevede değerlendirildiğinde, öğrencilerin veya
başka kişilerin taleplerini, eleştirilerini, protestolarını şiddet kullanmadan, hukukun sınırları içerisinde ortaya koymaları onların hakkıdır. Fakat bunun nasıl yapılabileceği yine kurallara bağlanmıştır. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu bunun nasıl yapılabileceğini göstermiştir. Her istediğiniz yerde, hiçbir kural tanımadan, şiddet kullanarak, zaman sınırı tanımadan gösteri yapamazsınız.
Öğrenci olaylarında, bazı öğrenci grupları şiddet kullanmazken, diğer bazılarının şiddet kullandığı, Polise sopalarla saldırıldığı, trafiğin uzun süre kapatıldığı, diğer insanların mağdur bırakıldığı, bazı gösterilerde bankaların, işyerinin taşlandığı hatta yakıldığı görülmüştür. Bunlar masum, makul gösteriler değildir.
Öğrenci olaylarında rol alan bazı kişilerin öğrenci olmadığı, medyada çok söz edilen hamile kızın lise ikiden terk olduğu, Siyasaldaki olaylarda Siyasalın ve Ankara Üniversitesinde öğrencisi olmayan kişilerin bulunup olaylarda rol aldığı, dolayısı ile öğrenci olayları kisvesi ile illegal grupların faaliyeti olabileceği hatırda tutulması gereken önemli bir durumdur.
1. Belli bir maçlşa belli idelojye sahip şidete iannamış bir grup bu öğrewcielr..
2. Demokrasi suçlularla işbirliği sıarsız özgüğrlük değldir..
3. Demokrasi darbeye karşı olmaktır..
4. Demokrasi darbe girlimelrnşn karşısda olakaıt. Demork
5. Demokraside meşruiyetin kaynağı halaktır.. onun seçtklerne saygılı olmka gerekir..
Polis Aşırı Güç Kullandı mı?
Devlet dediğimiz organizasyon halka hizmet vermek için oluşturulmuştur. Devletin ceberutlaşmasının önüne geçmek için kuvvetler ayrılığı öngörülmüş, güç, yasama, yürütme, yargı şeklinde birbirine dengeleyecek ve denetleyecek kısımlara ayrılmıştır. Yasama kural koyarken, yürütme icraat yapmakta, yargı ise hem sorunları çözmekte, hem de yapılanların hukukun sınırları içerisinde kalıp kalmadığını denetlemektedir.
Devletin halkına sunduğu hizmetlerden biri olan güvenlik hizmetini, güç kullanma tekeline sahip asker ve polis sunmaktadır. Amaç halkı daha güvenli huzurlu kılmaktır. Asker dışarıdan gelebilecek tehditlere karşı, polis ise yurtiçinden gelebilecek tehditlere karşı görev yapmaktadır. Polis ülke içerisinde güven ve istikrarı sağlamakla yükümlüdür. Ayrıca polis önleyici polislik yaparak, istihbarat toplayarak, daha olaylar gerçekleşmeden önleyici tedbirler almakla da yükümlüdür. Polis bu hizmeti halk adına, halka sunarken hukukun sınırları içerisinde kalması gerekir. Dolayısı ile gerek öğrenci olaylarında, gerekse genel olarak, kendisine verilen yetkiyi suistimal eden bir emniyet mensubu olur ise, bu görevli cezalandırılmalıdır.
Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu ve diğer yasal ve Anayasal düzenlemeler polisin görevini yaparken uymak zorunda olduğu kuralları belirlemiştir. Örneğin Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu m.16'da, gerektiğinde polisin nasıl güç kullanacağını aşağıdaki şekilde açıklamaktadır:
“Polis, görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir. Zor kullanma yetkisi kapsamında, direnmenin mahiyetine ve derecesine göre ve direnenleri etkisiz hale getirecek şekilde kademeli olarak artan nispette bedenî kuvvet, maddî güç ve kanunî şartları gerçekleştiğinde silah kullanılabilir…”
Bu çerçevede olaylara bakıldığında, müdahalelere maruz kalan öğrencilerin, şiddet kullandıkları, Polis görevini yaparken polise karşı direndikleri, trafiği kapattıkları görülmüştür.
Öğrenci Talepleri mi, yoksa Kaos Özlemi mi?
Akıllı insanların aynı hataları tekrar tekrar yapmaması gerektiği gibi, ülkeler de geçmişten ders almalıdırlar. Türkiye geçmişteki darbeler öncesi dönemlerde üniversiteden başlayarak tüm ülkeyi saran terörle yüzleşmiş ve bunları takiben de darbeler gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle günümüzdeki öğrenci olaylarının illegal örgütlerle bağı olup olmadığı, olaylarda rol alan provokatörlerin bulunup bulunmadığı büyük önem arz etmektedir.
Türkiye 28 Şubat sürecinde “Fadime-Müslim” tiyatrosunu seyretmiş, mağdur kız için üzülmüştür. Daha sonra ise bunun psikolojik bir harekat olduğu, söz konusu şahısların ısmarlama insanlar olup, rollerini başarı ile oynadıkları görülmüştür. Fakat söz konusu psikolojik harekat başarı ile hedefine hizmet etmiş, halkın oyları ile seçilmiş hükümet devrilmiş ve Türkiye'de anti demokratik bir süreç başlamıştır. Dolayısı ile öğrenci olaylarına da dikkatle yaklaşmak icap etmektedir. Son öğrenci olaylarında da, Emniyete göre, bazı öğrencilerle bazı illegal örgütlerin bağları bulunmaktadır. Yine, emniyetin tespitlerine ve medyada da açıklandığı üzere, bazı kişiler, kadrolu gibi birçok olayda öncü rolü oynamakta ve provakasyon yapmaktadırlar. Bu durum ise olaylara daha dikkatli bakmamızı gerektirmektedir.
Türkiye'de kaosla beslenen kesimlerin üniversitede polisi istememesi normaldir. Böylece illegal yapılanmalar üniversitelerde rahatça organize olup faaliyetlerde bulunabilecek, öğrenciler 12 Eylül Darbesi öncesinde olduğu gibi kutuplara ayrılacak ve üniversitede başlayan istikrarsızlık ve terör dalga dalga toplumun geneline yayılacaktır.
6. Yine tecrübelerimiz bize üniveriste öğrencisi ve mitngleri adı altında illegal grupların, falyet gösterdiğ, öğreci olayanların bu oprotestoalrda başrolü oynadığı bir geröekltir. Bu son olayarda da öğrecler daşa ilşsar var olamsı, illegal gropalra bağlar söz konusu olabilir. Cumhuriyet mitnglerinde olduğu gibi kadrolu göstericiler yolu ile kutplaşma, istkrarsık arayışlarımolabilir. Cumhuriyet mitinglerinde kadrolo göstercikleirn şekhir şehir dolaştırılarak stkrazlık kuplaşma maçlandığını biliyoruz. Eğer karşıt mitingler olsaydı kaos olurdu..
Hedef Türkiye'nin İstikrarı ve Demokratikleşmedir
Öğrencileri yönlendirmeye çalışan, illegal örgütlerle bağlantı içerisindeki provakatörlerin hedefi Türkiye'nin demokratikleşmesi ve istikrarıdır. Türkiye'de artık koalisyonlar sona ermiştir. İki dönemdir seçimleri tek bir parti kazanmaktadır. Bundan dolayı Türkiye'nin ekonomisi gelişmekte, demokratikleşme yönünde somut adımlar atılmakta, Türk dış politikası Ankara merkezli daha özerk politikalar takip etmekte, Türkiye'nin itibarı hem bölgede, hem dünyada artmaktadır. Diğer taraftan halk desteğinin tek bir parti etrafında temerküz etmesi kaostan beslenen kesimleri ziyadesiyle rahatsız etmektedir. Bu nedenle üniversite öğrencilerinin kışkırtılması söz konusudur.
Aksi takdirde üniversitelerin ve öğrencilerin şartlarının iyileştirilmesiyle ilgili ortaya konulan, şiddet içermeyen eleştiriler ve talepler yerinde ve herkesin dikkate alması gereken bir durumdur. Fakat taşlı, sopalı ve yumurtalı şekilde gerçekleşen olaylar ne hukukun içerisinde, nede masum ölçüler içerisinde kalmıştır. Provokatörlerin taşıdığı pankartlarda AKP'lilere hayır, polise hayır, sermayeye hayır gibi sloganlar bulunması, ayrıca bankaların ve işyerlerinin ateşe verilmesi, öğrenci olaylarındaki illegal örgütlerin etkisini göstermektedir.
İstikrarsızlık Darbe Davetiyesidir
Eğer aynı hatalar yapılır, ülke içinde polis istikrarı sağlayamazsa, Türkiye'de demokratikleşme kesintiye uğrayacak Türk ekonomisi zarar görecek istikrarsızlıktan beslenen kesimler kendileri için uygun bir zemin bulacaklardır.
Bu nedenle aynı hatayı yapmamak için polise yüklenmek yerine, Türkiye'deki istikrarı ve demokratikleşmeyi hedef alan illegal örgütlere yönelik daha ciddi çalışmalar yapılmalı, illegal örgütlerin planları deşifre edilmeleridir. Aksi takdirde 12 Eylül darbesi öncesinde olduğu gibi üniversitede başlayan kutuplaşma ve istikrarsızlık dalga dalga toplumun diğer kesimlerine de yayılacak ve maalesef halkımız bilindik aynı filmi tekrar seyretmek zorunda kalacaktır.
Unutmamak gerekir ki, gerek 1960 darbesine götren sürece, gerekse 1980 darbesde götren sürece bakılırsa Üniverste olayları öncülük yapmış, ve üniverstede durdurlamayani durdurlamayan olayalr dalga dalşga topluma yayılamış ve insalr sıokasğıçıoamaz hale geldikten sonra anti demokratik hespaprı olanlara, darbe sevdalıara uygun bir zemin hazrnım ce peişnden de darbe gelmiştir. Tarih ders almak içindir. Bu nedenle kimse Türk polsn tekt aynı yanlışı yapmasını olayaırn peş,nden gitmesini, ğlkenin istikrarsızlaştrlarak demokratikleşmeyi engellemeye çalışan anti demokratik hevesleri olanları haklı çıkaramaz, aciz bir devlet, istikrarsız bir ülke görüntüsü oluşturulmasına izin vermez.
Türkiye'deki darbeler incelendiğinde darbe öncesi dönemlerde üniversitelerde başlayan kutuplaşma ve istikrarsızlık ülke geneline yayılmış, ülke istikrarsız ve yönetilemez hale gelmiştir ve bu istikrarsızlığı kendi amaçları için kullanan darbeciler ise ülkedeki kargaşa ile kendilerini meşrulaştırmış ve darbelerini gerçekleştirmişlerdir.
Darbe öncsi tüm istkraszıları öğrenci olauyalrı ile başladığı da bilnekltei,r.
7. ilk harektler üniversitelerdfe başlar.. ülkeye diğer alanlara yayılır..
Polis Neden Eleştirilere Hedef Olmuştur?
Son öğrenci olaylarından sonra polisin ağır eleştirilere tabir tutulmasının ardında yatan temel faktör, son kamuoyu araştırmalarının gösterdiği gibi polis teşkilatının halk tarafından sevilen en önemli kurum haline gelmesi, bu durumun ise bazı kesimleri rahatsız etmesidir. Polis Ergenekon operasyonunu ve KCK operasyonunu yürütmüştür. Polis teşkilatı en şeffaf kurumlardan biri olup yargı denetimine, siyasi denetime, medya denetimine açık bir kurumdur. Dünden bugüne bünyesinde hata yapanlara yönelik en sert tedbirler alınmış ve hata yapanlar kurumdan ayıklanmıştır. Örneğin yakın zamanda, ispatlanmamış bile olsa bazı iddialara binaen Ankara il emniyet müdürü görevinden alınmıştır. Aynı zamanda polis teşkilatı halkıyla bütünleşmiş bir kurumdur.
Hiçbir kurumun “benim mensuplarım yanlış yapmaz” iddiasında bulunması mümkün değildir. Önemli olan yanlış yapanın uyarılması, cezalandırılması, gerekirse, kurumlardan ayıklanmasıdır. Demokratik ülkelerde hesap verebilirlik, şeffaflık önemlidir. Polisin içinde de dünden bugüne hata yapanlar olagelmiş ve cezalandırılmışlardır. Olaylara duygusal değil mantıklı yaklaşmamız gereklidir. Amaç ne herhangi bir tarafı korumak, ne de yıpratmak olmamalı, doğruyu, hakkı teslim etmek olmalıdır.
Öğrencilere yönelik polisin müdahalesinde muhatap olan öğrencilerin saldırgan oldukları, Cumhuriyet mitinglerini andırırcasına organze bir şekilde başka şehirlerden gelinerek zincirleme olayların amaçlandığı ileri sürülebilir.
Zaten önleyici hekimlik olduğu gibi, önleyici polislik gereklidir. Olayların peşinden, arkasından giden bir polis değil, önleyici, daha olaylar çıkmadan, saldırılar olmadan, can ve mal kaybı olmadan polis önleyici müdahaleleri ile sorunu başından çözmelidir. Polis istihbaratı bunun içindir. Öğrenci olaylarında polis eğer bu öğrencilerin İstanbul'a girişi engellenmezse, daha büyük sıkıtların olacağı istihbaratını almıştı. Bundan dolayı önleyici tedbirler hukuk dairesinde, valilik emri ile alınmıştır. Eğer bu tedbirler alınmasaydı, güvenlik zafiyeti olup hem polis hem ülke daha fazla zarar görecekti.
8. Kurt Dumalı havayı sever… Polis kasıtlı orlak yıpratılmaya çalışılıyor çünkü polis çek seviliyor, çinkü pol,s Ergenekon oratya çıakryro . çümkü poli,s halkıo ,le barışık. Buı dneel polis yıpratılmaya çalışılyor.
9. Posin az yetli kuanması de kötdr devlet edle gitti devlet zayıf imajı veriri..
10. Polis önelemzse suç pois önlerse suç..
11. Polise acımaszca saldranla bu cevvaliyetlerini neden iafe vermeye gelemuen kamotaunpşar kousd akulanmadı. Pols yargı denetime syasel demntme medya dbnetiene açıktır..
12. Darbe iddialrı ile ilgili ifade verye bke gelmyen kaoyar olduğ halde onara karşı dah tmekinli ve nazik davranıan kesmler acna mevzubahis emniyet olduğunda acba nende bu kadar cevvak kesilmkte3idrler? Çünkü emniyetn meday, yargı ve siyasi dentime açık olmasının ötesinde, emniyet teşklataı çok başarılıdır. Halkımız tarafdan çok sevilmekteidr. Sonanketlertde en güvenilir krum olrak seçilmiştir. İddia edilen Ergenekon örgütne, KCK2ya yöenlik önemli çalışmalar yapılmıştır. Tür5kyenin istrardan, ekonom gelişesden, dış pğolitikada özerk ve baıszı etkin poltka ytakip etmesden zar gmen kesimlerin hem Emnieti yıpratmaya çalımöası hemde iktdara yöelik muhlefettin yapamadığı yıraymayı yapmaya çalşması anlaşılabnlr bir durumdur.
Türk Siyasetçisinin Alması Gereken Dersler
Türkiye'de halkın tüm kesimleri daha eğitimle hale gelirken, Türk siyasetçisinin ve siyasetinin seviyesi de buna uyumlu bir şekilde yükselmek mecburiyetindedir. Her fırsatı siyasi rant malzemesi olabilir diye kullanmak hiçbir partiyi iktidar yapmaz. Belki gözden düşürür. Tam tersine, böyle davranmak Türkiye'deki istikrara, ekonomik gelişmeye ve ülke menfaatlerine zarar verecektir. Bu bağlamda öğrenci olayları sırasında muhalefet partileri tarafından yapılan açıklamalar, özellikle Cumhuriyet Halk Partili vekillerin acele bir şekilde olaylarda rol alan bazı öğrencileri meclise taşıma girişimleri aceleci ve aklıselimden uzak bir tutum olmuştur. Oysa acele edilmeden, gerek emniyetten, gerek MİT'ten gerekli bilgiler alınsaydı, olayların tam resmi görülebilseydi, illegal yapılanmaların, provokatörlerin rolü ortaya çıkacak ve daha tutarlı tavırlar sergilenebilecek, şiddete bulaşan eylemlerin ülkemizin menfaatine olmadığı görülecekti. Bu nedenle siyasetçilerimiz, daha sorumlu davranıp, siyasi rant amacı ile her fırsatı değerlendirmeye kalkmamalıdırlar.
13. CHP Wikileaks idialrına sahip çıktığı gibi polisle çatışan öğrencilere de sahip çıkıyor.. Br gün PJKK ,le DHKPC ile bağ çıkarsa özür dilecyecek…mi? CHP bu türöpolitkalrla bunlardan rant devşirmeye çalışarak bir yere gelmez iktidara gelemez..
14. BU öğrenciler PKK ile DHKP ile vbağı ortaya çıkarsa CHP özür dşeyecek mi? Muhaklefet siyasi rasnt arayışı ile Wikilikse sarıldığı gibi bu defa fanat,k gruğlara sarıldı meclise soktu..
Sonuç
Öncelikle demokrasilerde, örgütlenme hürriyeti ve ifade hürrüyeti olur. Demokrsiede aktir özgür birey önemlidr motor vazifesi görür. Fkat hürriuetler sıdız değildr kurlala sırlıdır. Türlyedeki öüreci oolayrd ada şiddet knaılmış, hukuk kurları ihalal edilmiştir. Zaten şiddet kuamlayan gösterlere müdahale edilmmeiştir.
İkinci olarak, hiçbir kurm benim mensuplarım hata yapmaz diyemez. Hata yapanalşr cezalandrılmlıdır. ĞPOlis teşklatda da hata yapnaşr geçmişte olmuştur, şimde de gelecekte de olacaktır. Bu nedenle aşırı güç kullandığı kendine verilen yetkiyi suistimal ettiği ispat edilen görevliler cezalandırılmalıdır.
Üçüncü olarak, öğrenci olaylarını yönlendrye çalışan illegal örgütler elemanları vasıatsı ile çaba gösterkterler. Amaç Türkyedeki istkrardır. Darbelere giden süreçte ülkedeki istrarın, polisn güvenliğ salamdaki yetersliğ hatanırsa, çok dikati olunması gertiği, tam terse ülkenin her karışıda güveliğin sağlanıp zaafın ortadan kaldrılası önemöli bir zorunluluktur. Aksi tahdrde, öğreci olayları torum diğer kesler de srayet ederek, ülkdeki iktdara, istkrara, demokratiklşşemye, ekon ik kakınjkya, Türyenn itbarına zara verebkişr ve anti demokratik arayışları oanlar için ise uygun bir zemin hazıryabilir.
////
Terörle mücadele polisi, öğrenci eylemlerine katılan Türkiye Komünist Partisi üyesi bir öğrencinin evine yaptığı baskında çok önemli belgeler bulmuştu. İddiaya göre polisin ele geçirdiği dokümanlar, üniversite içerisindeki illegal bir örgütlenmeyi anlatıyordu. Üniversiteler, fakülteler ve bölümler de örgütlenme alanı olarak seçilmişti: