AK Parti de HDP de oyun oynuyor. Çözüm Süreci PKK ve HDP ile götürülüyor, Anayasa İmralı ile görüşülüyor. Bugün geldiğimiz nokta PKK terör örgütünün ya da HDP’nin gücüyle mi oldu? Hayır. İktidarın iradesiyle oldu. PKK biliyor ki, kendi isteklerinin yerine getirilmesinin tek yolu, AK Parti’nin güçlü
MHP’nin Meclis’teki en aktif milletvekili hiç kuşkusuz partinin grup başkanvekili Oktay Vural. 1999-2007 ve 2011’de İzmir’den milletvekili seçilen Vural, 30 Temmuz 2001-5 Ağustos 2002 tarihleri arasında da Ulaştırma Bakanlığı yaptı.
Çoğu zaman TBMM Genel Kurulu’ndaki sert çıkışlarıyla gündeme gelen Vural, Türkiye’nin sıcak gündemleriyle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.
17 Aralık sonrasında ortaya atılan ‘Paralel’ iddiasının kanıtlanamadığını vurgulayan Oktay Vural, yolsuzluk iddialarının ise ispatlandığını ifade ediyor.Oktay Vural, “Önce suç isnat edildi. Olmaz! Önce delilden gidilir. Ama görülüyor ki, önce bir suçlu, sonra suçludan delile... Türkiye'de yolsuzluğu takip etmek suç mu? Kanunlar böyle yazıyor. Eğer sivil otoritede bir 'Paralellik’ varsa, bana delil göstermeleri lazım. 17-25 Aralık süreci içerisinde ortaya konulan somut delillerin hepsi ispatlanmıştır” diyor.
AK PARTİ’DEN KOPUŞ 30 MART’TA BAŞLADI
*MHP taban itibariyle AK Parti seçmeninin oy alma potansiyeline sahip bir parti.Neden bu potansiyel MHP lehine sandığa yansımıyor?
Aslında bu kayış 30 Mart seçimlerinde oldu. AK Parti'nin oyu azaldı, MHP'nin oyu yükseldi. Dolayısıyla kitlede çözülme başladığında kayış daha hızlı oluyor. Bu bakımda MHP’nin, oluşturduğu politikayla birlikte sağ diye tabir edilen seçmen sayısına ulaşabilecek kabiliyeti olduğu kadar, günümüzdeki tartışma konuları olan milli devlet, kimlik, demokrasi gibi hususlarda, toplumun diğer kesimlerine de genişleme imkânı var.
ÇEKİRGE SIÇRAYAMAYACAK
Bu yüzden MHP, oy veren seçmen kitlesinin ikinci tercihi haline geliyor. Bu iki tercih ne zaman yükselir? Birinci tercihe oy verme kararı değiştiği zaman. Şu anda da birinci tercihe oy verme kararı değiştiği için MHP yükselişe geçti. Öyle bir şey ki MHP'nin politikalarının AK Parti seçmeni üzerinde etkili olabilmesi için, bu politikaları bu kitlelere ulaştırabilmek lazım. Ancak AK Parti bunu gördüğünden dolayı algı operasyonlarıyla bu kitlenin kendisinden kopmasını önlemek için taktiklere girişiyor. 2007'den önce girişti, 2011'den önce girişti...
Bu seçimlerden önce de MHP'nin eleştirdiği ve haklı çıktığı konularda, sanki MHP'nin duyduğu hassasiyeti kendileri de duyuyormuş gibi bir algı oluşturup, bu kopuşu kapatmak istiyorlar. Ama çekirge bir sıçrar iki sıçrar ama üç sıçramaz.7 Haziran'da sıçrayamayacak.
AK PARTİ SEÇMENİ TEŞKİLATLARI SORGULUYOR
*Size göre bu süreçte toprak ve egemenlik kaybı kaçınılmaz mıdır?
Egemenlik kaybı kaçınılmazdır. Üniter ve milli devletin gevşemiş olması kaçınılmazdır. Ama toprak ile ilgili böyle bir konuda şundan endişe ediyorum; Lozan Antlaşması'na göre Karakozak'ta benim bir toprağım varken, orada PKK ve PYD'nin alan hâkimiyetini sağlamak için 100 metre bu tarafa getirildiyse, Lozan ile çizilmiş sınırlarımızı da değiştirmek için bir şey olabilir. Bu toprak kaybını bu millet kabul eder mi? Mümkün değil. AK Parti ilçe teşkilatlarına giden seçmenler, 'Bu Başkanlık ve özerklik nedir? Başkanlıkta ne vereceksiniz, bize bilgi verin' diyor. Bununla ilgili bilgiler var, mailler var.
LİBERALLER VE MUHAFAZAKARLARDAN SONRA İKTİDAR SIRASI BİZDE
*MHP hemen her seçim üçüncü parti olma konumundan kurtulamıyor. İktidar MHP için bir hayal midir?
Hiçbir zaman hayal değildir. Ben artık merkezde bulunan insanların, milliyetçi muhafazakâr seçmen kitlesini temin edecek yeni bir partiye güç vereceğine inanıyorum.Daha önce bu merkezde olup daha liberal olan kesimleri iktidara taşıdı. Sonra muhafazakâr olanları. Şimdi sıra açıkçası bizde.
BİZ AYTAÇ DURAK'LA İLGİLİ TAVIR KOYDUK AK PARTİ'DE GÖKÇEK'İ ALSIN
*CHP'yi Çözüm Süreci konusunda eleştiriyorsunuz ama CHP de size yolsuzluk meseleleriyle ilgili yeterli muhalefet yapmadığınız yönünde eleştiriler getiriyor?
Aman Allah’ım... 17-25 rumuzlu Erdoğan'ın ismini koyan biziz. 17-25 Aralık'tan önce 'Bu hükümet yolsuzluklarla çevrilmiştir' dedik. Konuyla ilgili Meclis soruşturmalarına destek verdik. İllerimizdeki pankartlar indirildi. Bu konuda MHP olarak mukayese kabul etmez bir üstünlüğümüz var.
Varlığımız ve tavrımız nettir. Bu konularla ilgili taviz vermeyen de bir liderimiz var. Aytaç Durak'la ilgili iddialar olduğunda tavrımızı koyduk. Hadi şimdi Melih Gökçek’i alın, soruşturmanın selameti için.
TABANIMIZDAN GENÇLER İÇİN TALEP VAR
*MHP'ye yönelik bir başka eleştiri de gençlerin söz sahibi olmadığı yönünde. Özellikle de yönetimde?
Genç kesimin verdiği oylarda birinci partiyiz. MYK'mız yapıldı ve gençleşti. Bu konuda il teşkilatlarımıza bakın. 41 ilde yeni il başkanımız var. Bütün bunlar ülkü ocaklarımızdan yetişerek gelen isimler.
*Peki, teşkilatlardaki gençleşme üst yönetimde de olacak mı? Asıl eleştiri de bu noktada?
Tabii tabii. Biz siyaseti tek yönlü olarak yapmıyoruz. Fikir mücadelesini ocaklardan tutun, il ve ilçe teşkilatlarıyla yapıyoruz. MYK'mızda da genç insanlar var. Biz genç bir hareketiz. Tabii bir devlet yönetiminin tecrübesi çerçevesinde de meseleye bakıyoruz. Gençlerimizi hazırlıyoruz ve üst kademelere geçirme konusunda da genel başkanımızın kesin bir tavrı var. Tabanda da bu yönde bir talep var.
KÜRT KARDEŞLERİMİZİN YEGÂNE ALTERNATİFİ BİZİZ
*Kürt vatandaşlardan oy beklentiniz var mı?
Elbette. Zaten oy alıyoruz. 30 Mart seçimlerinde Doğu'da 12.76 ile CHP'den daha fazla oy aldık. Oy oranımız doğu ve güneydoğuda düşük ama orada toplumda bir taraftan PKK terör örgütünün baskısı, diğer taraftan da devleti yönetenler nezdinde kendine güvenlik alanı oluşturmak isteyenler var.
Siyaset o kadar da sivil değil orada. İnsanlar kime güvenecek. Terör örgütü esnafa 'Kepenk kapat' dedi. Kepengini açtıracak bir devlet olmadığı zaman ne olacak. Kürt kökenli insanlar kendisini bu milletin evladı olarak görmek istiyor.
Bu bakımdan bu seçimlerde entegrasyonu, kardeşliği, birliği arayan Kürt kökenli kardeşlerimiz için MHP yegane alternatiflerden birisidir. Kürt kökenli kardeşlerimiz arıyor beni. Arıyor adam 'PKK benim temsilcim değil' diyor. Bunu söyleyen çok insan var.Devletin kendisini yalnız bıraktığını düşünüyor.
YAPTIKLARIMIZI PAZARLAYAMIYORUZ
*MHP ile ilgili bir özeleştiri yapın desem. Neler söylersiniz?
Bir kere yaptıklarımızı pazarlamak, yani anlatmak ve iletmek konusunda yeterli değiliz. Ama bu eksiklik Türk demokrasisinin yapısal problemlerinden de kaynaklanıyor. Havuz medyalarının kurulduğu, medyanın manipüle edildiği, baskıların olduğu, medyanın tehdit edildiği bir ortam içerisinde ben kendimi velev ki anlatmaya kalksam, bu anlattıklarımı hangi medya ne ölçüde verecek?
Mesela basın toplantılarında Türkiye'nin gündemlerinden biri olan emeklilerin durumuyla ilgili görüşlerimizi ifade ediyoruz. Oradan birisi 'Efendim Çözüm Süreci' diyor. Yani medya AK Parti'nin zayıf ve toplum nezdinde eleştirilen konularda oluşabilecek alternatiflerin üzerini örtüyor.
AK PARTİ-HDP-PKK SEÇİM İŞBİRLİĞİ VAR
*Peki, iddia ettiğiniz AK Parti taktiklerine karşı nasıl bir çözümünüz var?
Biz de aslında yapılanların danışıklı dövüş olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Vatandaş da farkına vardı. HDP de AK Parti de oyun oynuyor. Sonuçta elimizde ne var? Oslo var, KCK var, İmralı tutanakları var, Dolmabahçe mutabakatı ve Oslo sonrası hazırlanmış üç tane protokol var.
Bunları öğrenen vatandaş oy vermekten çekiniyor. AK Parti bu çekince için ne yapıyor? Kontrollü gerilim... Dolaysıyla AK Parti-HDP-PKK koalisyonu ve seçim işbirliği. Cumhurbaşkanı iki hedef koydu: Anayasa ve Çözüm Süreci... Çözüm Süreci PKK ve HDP ile götürülüyor. Anayasa İmralı ile görüşülüyor. Bugün geldiğimiz nokta PKK terör örgütünün ya da HDP'nin gücüyle mi oldu? Hayır.
Türkiye'yi yöneten iktidarın iradesiyle oldu. Silahla yapamadığını, adam İmralı'da ben yaparım diyor. Kontrol ediyorum diyor. O zaman ne olması lazım?
AK Parti iktidarının devam etmesi lazım. AK Parti iktidarının devam etmesi için ne yapmak lazım? Toplumun çoğunluğunun milliyetçi-muhafazakâr olan kesimlerini uyandırmamak lazım. İkisi de bu oyunu oynuyor. Çünkü PKK biliyor ki, kendi isteklerini yerine getirmesinin tek yolu, AK Parti'nin güçlü olması.
GÜNDEMİMİZ SADECE ÇÖZÜM SÜRECİ OLMAYACAK
*Peki, bu bağlamda 7 Haziran için gerçekçi bir öngörünüz var mı?
Bizim beklentimiz MHP'nin açıkçası iktidara doğru yürümesidir. Bu seçimlere tek yönlü bir politikayla da girmiyoruz. Günümüzde AK Parti'nin politikalarından endişelenen farklı kesimler de var. Demokrasi, hukuk devleti, özgürlükler, özgür medya... MHP bu konularda da tavır ortaya koyabiliyor. Dolayısıyla mesele sadece Çözüm Süreci eksenli gelişmelerin yanında, dış politika ve ekonomi de bizim gündemimizde var.
SEÇMEN AK PARTİ'Yİ DERİN DONDURUCUDAN ÇIKARDI
*O zaman seçmen 7 Haziran'da süreçten rahatsızlığını sandığa yansıtacak diyorsunuz?
Elbette. Bu sorgulamalar ve kendi içlerindeki suçlamalar, tabandan gelen baskının neticesinde oluyor. Taban sorgulayınca, tavan da sorgulamak zorunda kalıyor. Tabanın dip dalgasının olduğunu düşünüyorum. AK Parti kendisinden kopan seçmen kitlesini gördüğü zaman despot bir anlayışı ortaya koyuyor. Bu konuda her türlü aracı mubah görebilir. Ama artık AK Parti derin dondurucudan çıkartılmış ve eriyor. Erime hızlanacaktır da...
PARALEL İDDİASI KANITLANAMADI
*Geçelim hâlâ Türkiye’nin gündeminde sıcaklığını koruyan yolsuzluk iddialarına. 17 Aralık’tan sonra 'Paralel' iddiası ortaya atıldı. Vicdani kanaatinize göre 15 ayda bu iddia ete kemiğe büründürülebildi mi?
Kanıtlanmış değil. Önce suç isnat edildi. Olmaz. Önce delilden gidilir. Ama görülüyor ki, önce bir suçlu, sonra suçludan delile... Türkiye'de yolsuzluğu takip etmek suç mu? Kanunlar böyle yazıyor.
Terör örgütüyle mücadele etmek suç mu? KCK paralel yapılanmasını takip etmek, iddianame hazırlamak suç mu? Kanun ona o emri vermiş. 'Vay efendim sen nasıl böyle yaparsın.' Bu nedir? Hukuk devletinden çıkmaktır. Böyle bakıldığında bir yanlışın üzerini örtmek için düşman üreterek sorumluluğu ona vermek. Bir 'Paralel' varsa, bu yapılanmayı kim korudu, kim inşa etti.
Doğrudan doğruya 17-25 Aralık'ın üzerini örtmek için siyasi amaçla ortaya konmuş bir metafordur. 35 kişinin 17 Aralık'tan sonra Erdoğan'la yaptığı toplantıda 'Algı operasyonu yapmak gerekir' neticesinden çıkan bir sonuçtur. Hukuka aykırı işlem yapan varsa, al yap. Eğer sivil otoritede bir 'Paralellik’ varsa, bana delil göstermeleri lazım. 17-25 Aralık süreci içerisinde ortaya konulan yolsuzluk iddialarıyla ilgili delillerin hepsi ispatlanmıştır.
58 AK Parti milletvekili de 'Bu darbe değildir, rüşvettir' diye söylemiştir. Bunun dışındaki şeyler, Önce Gezi Parkı'na 'Darbe' dediler. 17-25'e 'Paralel Devlet.' Yakında 'Beni de aldattı bu aynadaki adam' diyebilir. Gezi Parkı ile ilgili ‘Aldatıldım’ diyebilir. ‘Öcalan bizi kandırdı’ diyebilir.
DEVLET TÜRK OKULLARINI KORUMAK ZORUNDA
*Yurtdışındaki Türk okullarıyla ilgili kapatma girişimleri oldu. Siz bu tavrı nasıl değerlendiriyorsunuz?
'Yurtdışındaki okulları kapat' diyorsun. Ama Türkiye'de de okullar var. Hiçbir ülke kendi vatandaşının dışarıda yaptığı, o ülkenin de kabul ettiği bir hizmeti ya da yatırımı kötüleyemez. Korumak zorunda.
O devlet, kendi hukuku içerisinde izin vermemiş mi? O zaman senin yaptığın nedir? Hukuki değil, vicdani de değil. Orada bu okulların bulunmasıyla bir network oluşuyor. Bu önemli bir lobi faaliyetidir. Güzeldir. Bu okulları kötülediğin zaman ne oluyor? Türkiye'nin menfaatlerini haleldar etmiş oluyorsun. O ülkelerin şikâyeti yok. O halde sana ne oluyor?
TÜRK OKULLARIYLA UĞRAŞACAĞINA '0' ÇEKENLERLE UĞRAŞ
*Hiç Türk okulu ziyaretiniz oldu mu?
Yurtdışına gittiğim zaman bir iki okulu ziyaret etmiştim. Son olarak Tayland'a gittim. Eşimin tedavisi münasebetiyle. Var orada okullar. Hizmet ediyorlar. İnsanların bu hizmeti yapmasından alan razı veren razı. Sen niye bunları tehdit olarak görüyorsun.
Düşünsenize "Türk-Alman Üniversitesi'ni kapatın" ya da "Sen Benoit'i kapatın..." Böyle bir şey hiç yaşandı mı? Devlet herkesin devleti olmalıdır. Zulmedemezsin. Bu okullar Türk okulları olarak anılıyor. Okulların kapattırılma tavrı Türkiye'nin menfaatlerine uygun değildir. Ay yıldızlı bayrak var orada.
Bu faaliyetleri kesmen, Türkiye ile irtibatı kesmen demektir. Türkiye'nin aleyhine menfi propagandadır. Bir cumhurbaşkanı Türkiye aleyhine çalışır mı ya. Verdikleri bir eğitim hizmetidir. Oradaki Türk okullarıyla uğraşacağına buradaki okulların kalitesiyle uğraş. Bakın bakalım kaç bin kişi sıfır çekiyor, niye çekiyor. Bunlarla ilgilen.
HÜKÜMET BALYOZ CD'LERİNİ DİNLEDİĞİNDE 'NELER VARMIŞ NELER' DİYORDU
*Hükümet Balyoz için 'Kumpas' demeye başladı. Ne dersiniz?
Evet, kumpas dendi. ‘Aldatıldık’ dedi. İyi de bu CD'leri dinlediğin zaman ‘Vay vay vay neler olmuş' diyen sen değil misin? Bu hükümet yaptıklarının üstünü örtmek için bu süreçleri siyasi olarak kullandı. Var mı yok mu kimse bilmiyor.
BENCE FUAT AVNİ CUMHURBAŞKANI
*Fuat Avni ile ilgili düşünceniz nedir?
Her halde Fuat Avni cumhurbaşkanı. Çünkü her şeyi bilen o. Başka kim bilebilir? Aynaya bakınca kendisine ‘Fuat Avni’ diye hitap ediyor olabilir.
ÖCALAN MHP İKTİDARINI ENGELLEMEK İÇİN YAKALANMIŞ OLABİLİR
*Öcalan'ın yakalanma süreci olan 1999'da MHP ikinci parti oldu. Şimdi de Öcalan'ın farklı bir konumu var ve yine önümüzde bir seçim var. İki dönem arasında bir bağlantı kurarsak, seçmen tercihleri nasıl etkilenir?
Öcalan'ın yakalandığı ortamda hükümette Ecevit vardı. Biz Parlamento’da bile değildik. Dolayısıyla bu yönüyle bakıldığında belki de Öcalan'ın yakalanma süreci, MHP'nin tek başına iktidara gelmesini engellemek amacıyla yapıldı. Ama netice itibariyle MHP iktidarda değildi. Milliyetçilik yükseliyordu.
*O halde Öcalan'ın yakalanmaması MHP'yi tek başına iktidar yapabilir miydi?
Yakalanmıştır, iyi olmuştur. Hak ettiği cezanın verilmesinden yana olduk. Bundan bir oy beklentimiz olmadı. Ama hani toplumun hassas olduğu konularla ilgili gelişmeleri mukayese ettiğimiz zaman, MHP'ye yönelecek seçmen kitlesinin farklı şeylere götürmek için zamanlama onun için mi oldu? O dönem içerisinde Barzani ve Talabani'yi birbiriyle barıştırarak Irak'ın kuzeyinde bir Kürt devleti nüvesinin oluşturulması, bu devlete yönelik de orada Öcalan'ın bulunmasının bir risk olacağı düşünülerek onu oradan ayıklayıp, bu uyumsuzluğu gidermek için bir operasyon yapıldığı da net. Ama orada ben Türkiye Cumhuriyeti devletinin de Öcalan'ın yakalanmasında önemli bir kararlılık ortaya koyduğunu söyleyebilirim.
BUGÜN