Onca zamana rağmen hiç bir şey net değil

Onca zamana rağmen hiç bir şey net değil
Musul'da Türk Başkonsolosluğu baskını ve rehineler konusunda pek çok karanlık nokta henüz aydınlatılamadı.

Musul'da Türk Başkonsolosluğu'nun IŞİD tarafından basılmasının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen pek çok karanlık nokta henüz aydınlatılamadı. Türk yetkililerin muhtemel ihmalleriyle beraber baskında rehin alınan 49 kişinin serbest kalması karşılığında ne verildiği de açıklığa kavuşturulamadı.

El-Kaide bağlantılı radikal terör örgütü Irak-Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğu'na baskın yaparak 49 kişiyi rehin almasının üzerinden bir sene geçti. 11 Haziran 2014'te rehin alınan Türk heyeti 101 gün sonra 19 Eylül 2014'te serbest bırakıldı. Ancak olayın perde arkası hâlâ aralanamadı, birçok soru cevapsız kaldı. Bu sorular ve Ankara'nın ihmalleri baskının yıldönümünde yeniden gündeme gelirken IŞİD'in ne karşılığı Türk rehineleri serbest bıraktığı sorusu ise karanlıkta kalan noktaların en önemlisi olmayı sürdürdü.

 “Bölgede uçan kuştan haberi olduğu” iddiasındaki Türkiye'nin böyle bir baskını nasıl öngöremediği ve hazırlıksız yakalandığı, cevaplanmayı bekleyen soruların başında yer alıyor. Öncelikle, dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu başta olmak üzere Ankara'daki diplomasi ve istihbarat yetkililerinin son birkaç yıldır kendini gösteren IŞİD tehlikesini küçümsedikleri ve bu nedenle şoke eden saldırıya hazırlıksız yakalandıkları anlaşılıyor. Eleştirenlere göre yetkililer, Avrupa'dan gelen “Türkiye topraklarından Suriye'ye militan sızıyor.” ikazlarını görmezden gelerek konuya gereken özeni göstermedi. Esed rejimine karşı olduğu belirtilen örgütlere ise Ankara hep müsamahakâr davrandı. Tüm planlar Esed'in devrilmesine odaklandığından IŞİD ve El Nusra Cephesi gibi radikal unsurlar eliyle sahada büyüyen tehditler göz ardı edildi; bu unsurlar hakkında sağlıklı bilgi ve istihbarat elde edil(e)medi.

İkinci olarak baskın adım adım ‘geliyorum' demesine rağmen başkonsolosluğun neden zamanlıca tahliye edilmediği hâlâ açıklanmadı. Başkonsolos Öztürk Yılmaz, saldırıdan birkaç hafta önce tehlikeli durumu Ankara'ya rapor etmişti. Muavin Konsolos Faruk Deniz'in de baskından dört gün önce sosyal medyada “IŞİD denilen şey insanda uyku muyku bırakmıyor.” ifadelerini kullanması şehirdeki diplomatların son gelişmelerden ne denli rahatsız olduklarını ortaya koyuyor. Bu noktada MHP Milletvekili Sinan Oğan'ın da sahadaki durumun kötüleştiği ve başkonsolosluğumuzun kuşatıldığı yönündeki duyumlarını paylaşmasına iktidar partisinin alaycı bir üslupla cevap verdiğini de unutmamalı. Davutoğlu'nun bu konuda sorumluluğu Başkonsolos'a atması ise yadırgandı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın tahliye ısrarına rağmen Davutoğlu'nun buna direndiği haberlerine cevap verilmedi. Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru'nun esir tutulan Türk misyonu için “Rehin alındıklarını düşünmüyoruz” açıklamasının da, Başkonsolos Yılmaz'ın günler boyunca Ankara ile telefonla irtibat kurması ve telefonun şarjının hiç bitmemesinin de sırrı hâlâ anlaşılamadı.

PARA DÜŞÜK İHTİMAL, PEKİ NE VERİLDİ?

Asıl büyük soru ise 49 rehinenin sağ salim yurda getirilmesinden sonra ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan maddi pazarlık yapılmadığını; ancak diplomatik ve siyasi pazarlık gerçekleştiğini bildirmişti. IŞİD'in Musul ve çevresinde zengin petrol yataklarını ele geçirmesinden dolayı Türkiye'nin vereceği birkaç milyon dolar parayı kabul etmiş olamayacağı yorumları yapılıyor. Erdoğan'ın ifadesiyle hangi “siyasi ve diplomatik pazarlığın” yapıldığı ise bilinmiyor. Batı medyasında Türkiye'nin IŞİD'e göz yumduğu haberleri dikkat çekiyor. Bazı IŞİD militanlarının Türkiye'de tedavi edildiği ve Türkiye'de tutuklu bulunan bazı militanların serbest bırakıldığı yönünde haberler de yoğun şekilde gündeme gelmişti.

ZAMAN

11 Haziran 2015 07:07
DİĞER HABERLER