Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, Zaman Gazetesi'ne verdiği röportajda Türkiye'de medya üzerindeki baskıyı utanç verici olarak nitelendirdi.
Orhan Pamuk'la yapılan röportajda öne çıkan ifadeler şöyle:
‘CAN DÜNDAR GİBİ ARKADAŞLARIMIZIN İŞİ ZOR'
Yurt dışındaki dostlarınız size Türkiye'ye dair en çok ne soruyor? Onların sorularına cevap vermekte zorlanıyor musunuz? Örneğin demokrasi ve düşünce özgürlüğü konusunda…
Mesleki olarak çeşit çeşit dostlarım var. Sorular değişiyor. Yavaş yavaş diyelim, iktidar partisinin otoriterliği unutuluyor, daha çok göçmen sorunu... Yazdan beri, göçmen ve IŞİD sorunu konuşuluyor. Demokrasimizle benim istediğim kadar ilgilenmiyorlar. Ben ‘yahu gazeteciler hapse giriyor' filan deyince kulak arkası ediyorlar. Batı Türkiye'nin dostluğunu istiyor, ki IŞİD'le savaşında yardım etsin. İstenmeyen göçmenlere de kapıyı tutsun.
Yani demokrasi konusu batılıların umurunda değil mi?
'Zaten ne kadar olur Türk'ün demokrasisi' diyorlar. Demokrasinin daha iyi olduğu dönem de vardı, onlar bu farklarla fazla ilgili değiller. Onun için Can Dündar gibi arkadaşlarımızın işi de zor.
Akademisyenler olayına tepki geldi ama...
O akademisyenler dayanışması içerisinde oldu zannediyorum. Ama son altı aydır batıda, ‘Türkiye'de düşünce özgürlüğü şöyle gerilemiştir' diye büyük bir cümle, ifade yok. Her zaman işleri düşünce özgürlüğü olan insan hakları kurumları, demokrasi kurumları, akademik kurumlar bunlar konuşuyor ama o düzeyde kalıyor. Çünkü en sonunda burada belirleyici olan siyasetçilerin sözleri, gazetelerin Ortadoğu, Türkiye, dünya sayfalarında ise göçmen ve IŞİD krizi ele alınıyor. Batının IŞİD'in terör eylemlerinden korkusu Türkiye'deki demokrasiden çok daha önemli. En sonunda batının siyasetçisini de suçlayamıyorum çünkü orada demokrasi var, batı diyelim tipik bir Avrupa ülkesinin seçmeni ‘bana ne Türkiye'deki demokrasiden, bu göçmenleri buraya getirme ey Angela Merkel, Paris'e de IŞİD bomba atmasın, Türkler dostunsa onları hallet.' diyor.
Chomsky gibi insanlar da çıkıyor...
Chomsky özel, istisnai bir adam. Onu var eden koşullar önemli.
‘GAZETELER GİTTİKÇE DANDİKLEŞİYOR'
Türkiye'de git gide bağımsız aydınların, entelektüellerin konuşabileceği medya kalmıyor. Bu nasıl bir sonuç doğuracak?
Azalıyor ne yazık ki, yalnız bu konuda çok kötümser değilim, en sonunda web siteleri var. Gazeteler gittikçe mantarlaşıyor, dandikleşiyor.
Gazete okuyabiliyor musunuz peki?
Okuyorum, gazete almayı severim. Ama satışları düşüyor. Herkes kendi gazetesini, kendi köşe yazarını okuyor. Düşünce özgürlüğüne iki türlü saldırı var. Bir açıkça Ahmet Hakan'a olduğu gibi, adam dövmek, tehdit etmek, mahkemeye çağırıp ifadesini almak, dava açmak sonra da hapse atmak gibi, bir de kontrol ederek, gazete sahiplerinin başka işleri var, o işler üzerinden, vergi üzerinden kontrol etmek... Olumlu görmemiz gereken bir gelişme de var. Onlar da web siteleri. Ne kadar Hasan Cemal'i işten atarsanız atın, Hasan Cemal yine de bir şekilde yazıyor. Ve merak ediyor, okuyorsun.
Siteler toplumun sadece bir kesimine hitap ediyor. İktidara yakın kanalların yayınlarındaki öfke ve nefret dilini de biliyoruz.
Ama onların o kadar da gücü yok. Hükümetin kontrol ettiği haberleri insanlar oturup çok da izlemiyorlar diye düşünüyorum. Evet, cumhurbaşkanına ne desen hakaret oluyor. Adını vermeden de söylersin aynı şeyi. Yasak olan yerde edilen sözün de kıymetli oluyor. Sen de bahsetme, resmini basma, söyleyeceğini yine söyle. Utanç verici bir baskı var ama karamsar değilim.
'KUTUPLAŞMADAN MEDET UMUYORLAR'
Artık sokakta insanlar ölmüyor dediniz ama Güneydoğuda kahvaltı sofralarında hayatını kaybedebiliyor insanlar. Türkiye'nin buradan görünmeyen başka bir gerçeği de yok mu?
Aynı şey değil. Orada bir savaş var. Orada iki tane ordu oluşmuş durumda. Hem Türk askerleri, hem de oradaki yerel savaşçılar ölüyor. Bunlar için üzülüyoruz, barış gelmesini istiyoruz. Bu konu ayrı, 70'lerde sokakta adam öldürülmesinden kastım, bugün PKK ile savaşırken ya da Güneydoğudaki ölümler gibi ölümler değil, bilmediğin sebepten dan dun seni öldürüveriyorlar işte. O başka bir şey.
Şu anda aslında iki Türkiye var. Bu nasıl bir yarılmaya yol açar? Ve yarın bunu nasıl çözeceğiz; teavisi mümkün mü?
Eskiden İngiltere'de meşhur bir İngiliz düşünürün söylediği bir şey var, ‘iki millet vardır İngiltere'de, yukarı sınıf, aşağı sınıf.' Bizde de şimdi kutuplaşma var. Ne yazık ki devletin en tepesindeki kişiler de, köşe yazarları da kutuplaşmadan medet umuyor. Ben bundan memnun değilim. Türkiye'nin çok yüksek potansiyeli var. Kutuplaşmayla değil, bir ütopyayla, inançla… Zenginleşme önemli bir şey ama tek bir ideal de olamaz bu. Zenginleşmenin yanında özgürleşme, kültürel çeşitlilik, birey haklarına saygı, düşünce özgürlüğü bunlar da önemli.