Orta Afrika Cumhuriyeti’nde 11 yıldır eğitim veren Türk okulu öğretmenleri, Aralık 2012’de başlayan iç savaşa rağmen, bir an bile ülkeyi terk etmeyi düşünmedi. Büyük kaosun yaralarını sarmaya çalışan ülkenin Cumhurbaşkanı Panza, Türk okullarına minnettar: “Siz bizim gerçek dostumuzsunuz. Ülkemde en ufak bir sıkıntı yaşamayacaksınız.”
Kara Kıta’nın en az gelişmiş ülkelerinden Orta Afrika Cumhuriyeti’nde iç savaşın en kötü günleri. Ülkede Müslüman ağırlıklı Seleka ile Hıristiyan anti-Balaka arasında şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Başkent Bangui’de hükümet binaları yağmalanıyor. Bu savaş ortamında ay-yıldızlı al bayrağımızın dalgalandığı bir bina dikkat çekiyor. Uluslararası kuruluşları bile yağmalayan silahlı gruplar, buraya dokunmuyor. “Türk elçiliği mi?” diye düşünüyorsunuz, fakat burada henüz büyükelçiliğimiz yok. Anlaşılıyor ki burası dünyanın dört bir tarafında barış köprüleri inşa eden gönüllülerin kurduğu bir eğitim yuvası
Ülke, hayatî tehlikeye rağmen bir an bile gitmeyi düşünmeyen Türk öğretmenlere minnettar. Orta Afrika Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Catherine Samba Panza, bunu “Gerçek dostlar dar günde belli olur. Türk okullarının savaş döneminde her türlü tehlikeyi göze alarak burada kaldığını biliyorum. Siz gerçek dostumuzsunuz.” sözleriyle dile getiriyor. Panza, “Türk okulları bugüne kadar yasalara riayet etti. Eğitim faaliyetlerinizi yasalar çerçevesinde yürüttüğünüz sürece ülkemde en ufak bir sıkıntı yaşamayacaksınız.” diyor.
Ülkesinin Türk okullarına her zaman minnettar kalacağını ifade eden Orta Afrika Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Panza, makamında kabul ettiği Okul Müdürü Sağınç’a teşekkür plaketi verdi. Türkiye’den insani yardım amacıyla gelen Türk doktorları heyetine de teşekkür etti. Türk doktorların ülkedeki risklere rağmen yardıma gelmesinin takdire şayan olduğunu vurgulayan Panza, “İnsanlık aynı gemide seyahat ediyor. Yeryüzündeki problemlerin çözümü için en büyük yatırım insana yapılan yatırım. Ülkemdeki Türk okulları da hem eğitim hem de sosyal yardım projeleriyle insana yatırım yapıyor.” şeklinde konuştu.
BİR HANGARDA BAŞLAYAN BAŞARI HİKÂYESİ
Türkiye büyükelçiliğinin olmadığı ve Türk Hava Yolları’nın (THY) ise daha sefer yapamadığı bu ülkede Türk okulları 2004’ten bu yana eğitim veriyor. Eski bir fabrikanın hangarını okula dönüştürerek eğitime başlayan Uluslararası Orta Afrika Türk Okulu, eğitimdeki başarısıyla kısa sürede ülke çapında ismini duyurdu. 2007 yılında dönemin cumhurbaşkanı okul yöneticilerine yoksulluk çeken bölgelerdeki eğitim faaliyetleri nedeniyle devlet nişanı ve diplomatik dokunulmazlık belgesi verdi. 2009’da ise dönemin cumhurbaşkanı okulun kurucusu Zübeyir Gümüş’e ülkenin en yüksek devlet nişanı olan üstün hizmet madalyası verdi.
YETİM ÖĞRENCİLER BURSLU OKUTULUYOR
Bir anaokulu, bir kreş, kız ve erkek koleji ve bir öğrenci yurdu olmak üzere 5 binada hizmet veren Türk okulları, ülkenin en başarılı eğitim kurumu oldu. Orta Afrika Cumhuriyeti’nde üniversiteye giriş sınavında 4 yıldır üst üste yüzde 100 başarı oranı yakalayan okullar, görülmemiş bir başarıya imza attı. Fransız Katolik cemaatlere ait okulların da bulunduğu ülkede Türk okulu en başarılı öğrencilerin ve etkin konumdaki ailelerin birinci tercihi. Dışişleri Bakanı, İçişleri Bakanı, Jandarma Genel Komutanı ve yabancı büyükelçilerin çocukları da Türk okullarında eğitim görüyor. Ancak Uluslararası Orta Afrika Türk Okulu Genel Müdürü Yaşar Sağınç, Türk okullarının kapılarının zor şartlar altında yaşayan kesimlere de sonuna kadar açık olduğunu hatırlatıyor. Okuldaki öğrencilerin yüzde 10’u yetimler arasından seçiliyor ve burslu olarak okuyor. Türkçenin zorunlu eğitim dili olduğu okulda İngilizce ve Fransızca da öğretiliyor. Ülke tarihinin bilim alanında ilk madalyasını da bu yıl Türk okulları getirdi. ABD’de 76 ülkenin katıldığı Uluslararası Bilim Olimpiyatları’nda Orta Afrika Cumhuriyeti bronz madalya kazandı.
İÇ SAVAŞTA YAĞMALANMAYAN TEK BİNA TÜRK OKULU
Kara Kıta’nın en az gelişmiş ülkelerinden birisi olan Orta Afrika Cumhuriyeti, 2 yıllık iç savaşta tarihinin en kötü günlerini yaşadı. 10 Aralık 2012’de dönemin Cumhurbaşkanı François Bozize’ye karşı ayaklanan Seleka örgütü 24 Mart 2013’te darbe yaptı. Ülkede azınlık olan Müslümanların ağırlıklı olduğu Seleka ile Hıristiyan anti-Balaka grubu arasında yaşanan çatışmalarda 2000’den fazla insan hayatını kaybetti. Aylar süren iç karışıklık nedeniyle ülkede devlet otoritesi tamamen yok oldu. Güvenlik güçlerinin çekildiği ülkede büyük çaplı yağmalar yaşandı. 4 milyonluk nüfusun yarısının gıda yardımına muhtaç hale geldiği ülkede Türk okulları da en zor günlerini yaşadı. Okul Müdürü Sağınç, eğitim gönüllülerinin hayati tehlikeye rağmen ülkeyi terk etmeyi bir an bile düşünmediklerini belirterek, “Darbe sonrasında cumhurbaşkanlığı binası başta olmak üzere tüm devlet binaları, Fransızlara ait kurumlar, uluslararası kuruluşlar yağmalanıyor. Ancak ülkeyi kasıp kavuran iki silahlı grup sadece Türk okullarına dokunmuyor. Sağınç, “Olaylar esnasında kapanmayan tek eğitim kurumu Türk okulları oldu. Başkent Bangui’de yağmalanmayan tek bir bina kalmadı. Sadece bizim okullarımıza dokunulmadı. Türk bayrağının dalgalandığı hiçbir binaya isyancı gruplar ve yağmacılar saldırmadı. Yağmacılar saldırmak isteseydi dahi mahalle sakinleri izin vermezdi.” sözleriyle iç savaş sırasında yaşananları anlatıyor.
Okul Müdürü Sağınç’a göre Türk okullarının bu kadar büyük bir saygınlık kazanmasının nedeni kaliteli eğitim, Hıristiyan ve Müslüman ayrımı yapılmaması ve insani yardımlar: “Bu okullar aracılığıyla her yıl Kurban Bayramı’nda dini ayrım gözetmeksizin bütün muhtaç kesimlere et yardımları yapıldı. Eğitim kurumlarımız ihtiyaçlı kesimlere kapı kapı ulaşarak halkın sevgisini kazandı. Hem devlet erkânı hem halk bu kurumlara saygı duyuyor.” diye konuşuyor. Öyle ki, darbe olduktan sonra Türk bayrağı yağmacılardan korunmak için bir kalkana dönüşüyor. Sağınç, varlıklı bir öğrenci velisiyle ilgili yaşadığı anekdotu şu sözlerle anlatıyor: “Darbe olunca velimiz başkenti terk ediyor. Birkaç gün sonra geri döndüğünde hâlâ sağlam duran villasında Türk bayrağı asılı olduğunu görüyor. Villanın bekçileri velimize Türk bayrağının asılı olduğu binalara kimse girmediği için bu yönteme başvurduklarını söylüyor.” Ancak ülkede Türk bayrağına kazandırdıkları prestijle hayati tehlikeyi atlatan eğitim gönüllüleri darbenin ardından çok zor günler yaşıyor. İç karışıklığın başladı ğı döneme kadar 25 Türk, 110 yerli personeli ve 900’ün üstünde öğrencisi bulunan okul ülkedeki gelişmelerden etkileniyor. 400 öğrenci velisi olaylar nedeniyle ülkeyi mülteci olarak terk ediyor. Yerli öğretmenlerle birlikte 50 öğrenci okullara sığınıyor. 5 ay boyunca Türk öğretmenler ve yerli öğrenciler en temel gıda maddelerinden yoksun bir şekilde okul binasında mahsur kalıyor. Yaşar Sağınç, “Biz ülkeyi terk etmedik. Halk da bize sahip çıktı. Veliler o dönemde gıda ve içecek su gönderdi. Bir süre sonra içme suyumuz dahi bitmişti. Büyük fedakârlıklarla okul binamıza içme suyu ulaştırdılar.” diyor.
Orta Afrika Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Catherine Samba Panza, Türk okulu genel müdürü Yaşar Sağınç (en solda) ile ülkede gönüllü olarak sağlık taraması yapan Küresel Doktorlar heyetini makamında kabul etti.
Savaşan grupların çocukları Türk okullarında
Bugün iç savaşın yol açtığı enkazı temizlemeye çalışan Orta Afrika Cumhuriyeti’nde Türk okulları adeta bir barış adacığı. Uluslararası Orta Afrika Türk Okulu Genel Müdürü Yaşar Sağınç, “Şu anda Orta Afrika’da Müslümanların ve Hıristiyanların birlikte okuyabildiği tek okul bizim kurumumuz. Aynı zamanda Müslümanların çocuklarını gönderebildiği tek eğitim kurumu. Birbiriyle savaşan Seleka ve anti-Balaka isyancı grubunun liderleri, çocuklarını bizim okulumuza teslim etti. Bu çocuklar aynı okulda okuyor ve geceleri aynı öğrenci yurdunda kalıyor.” ifadelerini kullanıyor. İç karışıklık nedeniyle öğrencilerinin önemli bir kısmını kaybeden okul daha küçük bir kadroyla eğitim faaliyetlerini sürdürdü. Yaşar Sağınç’ın tek dileği, ülkeyi terk etmek zorunda kalan öğrencilerin okullarına geri dönmesi.
Okul müdürü Yaşar Sağınç: Erdoğan bize terörist deyince ağladım
17 Aralık yolsuzluk soruşturmalarının ardından dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Hizmet Hareketi’ni ve yurtdışındaki Türk okullarını hedef alması Orta Afrika Cumhuriyeti’nde (OAC) eğitim gönüllülerini de derinden yaralamış. Erdoğan’ın Afrika’daki Türk okullarını kapatmak için ülke liderlerine çağrı yapması ve eğitimcileri “terörist” ve “ajan” olarak nitelemesi öğretmenleri sarsmış. Uluslararası Orta Afrika Türk Okulu Genel Müdürü Yaşar Sağınç, “O sözleri duyunca ağladım. Özellikle teröristlikle itham edilmek zor şartlarda ülkemizin bayrağını dalgalandıran arkadaşlarımıza çok dokundu. Birçok arkadaşımız insanlık adına, yaşatabilmek adına hayatlarını ortaya koydu. Terörist olarak itham edilmek çok ağır kaçtı.” ifadelerini kullandı. Ancak Erdoğan’ın sözleri bu ülkede tesirli olmadı. Hiçbir diplomatik temsilciliğimizin ve THY uçuşlarının olmadığı Orta Afrika Cumhuriyeti’nde AKP hükümetinin okul kapatma girişimleri karşılık bulmadı. Sağınç, diğer Afrika ülkelerinde de OAC’den farklı bir durumun söz konusu olmadığını belirtiyor.
YAŞATMA İDEALİNE ADANAN BİR GÖNÜL
İngilizce öğretmeni Yaşar Sağınç, 1991’de başlayan Orta Asya’daki eğitim seferberliğiyle yurtdışına çıkan, çok dilli ve çok kültürlü ‘Hizmet’ neslinin tipik bir örneği. Bulundukları ülkede evlenen, her çocuğu farklı bir ülkede doğan ve en son bulundukları ülkede gömülmeyi vasiyet eden Adem Tatlı’nın mirasçılarından birisi. 1993 yılında Kırgızistan’a giderek eğitim faaliyetlerini başlatan ilk kafilede yer alan Sağınç, Kırgız eşi Ayda Hanım’la da bu ülkede tanışıp evlenmiş. Daha sonra Türkiye ve Nijer’de görev yapan Sağınç, 2007’de Orta Afrika Cumhuriyeti’ne yerleşmiş. 14 yaşındaki kızı Zeynep ve 11 yaşındaki oğlu Yusuf Kırgızca, Rusça, İngilizce, Fransızca ve Türkçe biliyor.
Sağınç, kısa bir süre önce Afrika’da yaygın bir ölümcül hastalık olan sıtmaya yakalandı. Cumhurbaşkanı Catherine Samba Ponza davet edince ağır hasta olmasına rağmen iğne ile ayağa kalkarak geçen hafta görüşmeye gitti. Zamanında müdahale edilmezse hayati risk taşıyan sıtma hastalığının tedavisi için şu an İstanbul’da. Zira Orta Afrika Cumhuriyeti’nde sağlık hizmeti veren yeterli kapasitede bir hastane bulunmuyor. Hastane olmadığı için en çok hasta olmamaya dikkat ettiklerini belirten Sağınç, “Biz yaşatmak için ve Allah’ın rızasını kazanmak için bu ülkedeyiz. Bizi motive eden bayrağımızın dalgalanıyor olması.” sözleriyle gayesini açıklıyor. Sağlık durumu iyiye giden Sağınç, ülkede eğitim hizmeti veren Miraç Ülker, Esra Ülker, Kerim Anulur, Gül Hanım Anulur, Songül Aksu, Abdullah Aksu, İdris Kartal, Armağan Kartal, Fatih Eren, İzzet Erol, Savaş Erkan, Yüksel ve Ünzile Akdeniz, Ayda Sağınç ve çocukları için dua istiyor.