Samanyoluhaber.com yazarı Akademisyen Esra Büyükcombak bu haftaki yazısında Ramazan ayında beslenme tavsiyesinde bulundu.
ESRA BÜYÜKCOMBAK
Akademisyen (Genetik ve Biyoloji Mühendisliği)
Oruç tuttuğumuzda, niyetimiz farz olan bir ibadeti yerine getirmek olsa da, bedenimize ve ruhumuza faydaları olduğunu da çok iyi biliyoruz; Kalp sağlığı, kolesterolün azalması, kan basıncının dengelenmesi, kanserin önlenmesi, toksinlerin atılması, kan şekerinin düzenlenmesi ve endorfin seviyelerinin artması gibi pek çok faydası bilimsel olarak ispatlanmıştır.
Doğru şekilde ve amacına uygun yapılmayan veya olmayan durumlarda görülen yan etkiler, oruç ibadeti için de geçerlidir. Genellikle bunun sebebi günlük yaşamın ve beslenme düzeninin değişmesi kaynaklıdır ve sonucunda bazı istenmeyen durumlar ortaya çıkabilir. Orucu sağlıklı tutmayı etkileyen durumların farkında olmak ve bazı önlemler almak önemlidir.
Muhtemel Sağlık Sorunları Ve Çözümleri
Vücut, normal şartlarda son öğünden yaklaşık olarak 8 saat sonra açlık durumuna geçer. Oruç esnasında önce glikoz depoları kullanılır, ardından yağlara geçilir. Ramazanda, sahur ve iftar vakitlerinde enerji depolarını yenilemek için uygun zaman aralığı vardır. İftar ve sahur vakitlerine uygun ve yeterli miktarda su tüketmeyi içeren dengeli bir beslenme önemlidir. Aksi takdirde bir takım problemler kaçınılmaz olabilir.
Dehidrasyon: (susuzluk) oruç sırasında sık görülen bir durumdur. Vücut nefes alma, terleme ve idrar yoluyla su ve tuz kaybeder. Su kaybının miktarı hava durumuna, fiziksel aktivitenin derecesine ve böbreklerin çalışma yeteneğine bağlı olarak değişebilir. Ancak oruca başlamadan önce yeterince su içmezseniz dehidrasyon riskiniz artar.
Dehidrasyonun ciddiyetine bağlı olarak, kendinizi iyi hissetmeme, uyuşukluk, kas krampları, baş dönmesi, konsantrasyon eksikliği ve hatta bayılma hissi yaşayabilirsiniz. Hastalıklardan korunma, her zaman tedaviden iyidir. Bu nedenle iftar ve sahur arası yeteri kadar su tükettiğinizden emin olmalısınız.
Baş ağrısı: Birçok olası nedeni olan yaygın bir sorundur; dehidrasyon, açlık, yetersiz dinlenme, kafein eksikliği nedeneler arasında sayılabilir. Sahuru atlamamak, yeterli miktarda sıvı tüketmek ve gerekirse magnezyum minerali almak, sizi zor durumda bırakan baş ağrısının gelişmesi riskini önlemede veya azaltmada yardımcı olabilir.
Normalde gün içinde çay, kahve gibi kafeinli içecekler fazla tüketenlerde orucun ilk günlerinde, kafein eksikliğinden kaynaklı baş ağrısı ve yorgunluk fazla görülebilir. Vücudun gün içinde kafeinsiz kalmaya alışması nedeniyle bu sorunlar Ramazan ayının ilerleyen günlerinde genellikle azalır.
Hazımsızlık: Oruç tutarken yaşanan hazımsızlık hissi, özellikle iftar saatinde aşırı ve hızlı yemek yeme alışkanlıklarından kaynaklanabilir. İftar sofrasında genellikle ağır, yağlı ve baharatlı yiyeceklerin tercih edilmesi, uzun süre boş kalan mideye aşırı yüklenerek hazımsızlığı artırabilir. Bu tür yiyecekler sindirim sistemi üzerinde daha fazla baskı oluşturabilir ve sindirim sürecini zorlaştırabilir. Ayrıca, gün boyunca lifli gıdaların tüketilmemesi de sindirim sürecini yavaşlatabilir ve hazımsızlık hissini artırabilir.
Oruç tutarken lifli gıdaların, özellikle sebze ve meyvelerin tüketilmesi sindirim sistemine destek olabilir ve hazımsızlık hissini azaltabilir. Bu nedenle, iftar ve sahur öğünlerinde ağır, yağlı ve baharatlı yiyeceklerden kaçınılmalı, taze sebze ve meyveler tercih edilmeli ve yeterli miktarda su içilmelidir. Ayrıca, yemekleri yavaş yavaş ve sindirime yardımcı olacak şekilde tüketmek de bu problemi azaltabilir.
Kabızlık: Ramazan ayında kabızlık problemi yaşamak da oldukça yaygındır. Oruç tutarken kuru gıdaların tüketilmesi ve yemek düzeninin değişmesi bağırsak hareketlerinin yavaşlamasına ve kabızlık problemine yol açabilir. Bu durum genellikle dehidrasyon (su yetersizliği) nedeniyle daha da kötüleşir. Meyve ve sebzelerle ilgili beslenme tavsiyelerine (kaysı, incir, yeşil yapraklı ve lifli sebze meyveler) uyma, gün içinde hareketli olma önemlidir. Kafeinli ve aşırı şekerli içecekler de bağırsak hareketlerini yavaşlatabilir. Bu tür içeceklerin tüketimine dikkat edilmelidir. Sağlıklı yağların tüketimini arttırmak (örneğin, zeytinyağı) kabızlığı önlemeye yardımcı olabilir.
Obezite: Aç kalırken obezite ironik gelebilir ama iftar ve sahurda aşırı miktarda yemek tüketme eğilimi, kilo alımını tetikler. İftarda yemeğe hızlı bir şekilde başlama ve nefsine hakim olamayıp çok fazla yeme, sindirim sisteminin yavaş çalışmasına ve yiyeceklerin hemen yağa dönüşmesine neden olur. Gün içindeki enerji tüketimi enerji alımından fazla olduğunda da, vücut fazla kalorileri depolayarak kilo alımına başlar.
Son olarak, yaşanılan sorunlarının çoğunun dengesiz beslenme tarzından kaynaklandığını vurgulamak istiyorum. Bu nedenle, Ramazan ayını sağlıklı ve huzurlu bir şekilde geçirebilmek için kendi sorumluluğumuzu üstlenmeli ve dengeli beslenme, düzenli egzersiz yapma ve yeterince dinlenme gibi sağlıklı yaşam alışkanlıklarını benimsemeliyiz.
Oruca farkındalıkla yaklaşılarak hem maddi hem de manevi faydalar elde edilebilir. Yan etkiler minimuma indirilirse, Ramazan ayının manevi atmosferi daha fazla hissedilebilir ve ibadetlere yoğunlaşılabilir. Herkes için sağlıklı, huzurlu ve bereketli bir Ramazan dilerim.