Osmanlıda Modern Eğitim, Resmi İdeolojinin İcadı

Osmanlıda Modern Eğitim, Resmi İdeolojinin İcadı ve Evrimi konferansı -İstanbul Üniversitesi Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Alkan: -Modern Türkiyenin eğitim kurumlarının yüzde 90ı, demir yolu, telgraf hatları Abdülhamid döneminde
ZONGULDAK (A.A) - İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyaset Tarihi Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Mehmet Ömer Alkan, Modern Türkiyenin eğitim kurumlarının yüzde 90ı, demiryolu, telgraf hatları Abdülhamid döneminde kurulmuştur dedi.
     Alkan, Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonunda gerçekleştirilen Osmanlıda Modern Eğitim, Resmi İdeolojinin İcadı ve Evrimi konferansında yaptığı konuşmada, İngiltere, Fransa ve Rusyada olduğu gibi Osmanlıda da eğitim kurumlarının ortaya çıkmasının 19. yüzyılda başladığını söyledi.
     Osmanlı İmparatorluğunda ilk okulun 1838de ilkokul ortaokul benzeri bir kurum şeklinde açıldığını ifade eden Alkan, 19. yüzyılda eğitim dini cemaatlerin tekelindeydi. 13 Nisan 1909dan sonra ders kitaplarında Abdülhamid kanlı, gerici bir padişah olarak anlatılmaktadır. Abdülhamid gerici bir padişah değildi, otoriter bir padişahtı. Siyasi anlamda hiçbir örgüte izin vermedi. Ama müthiş modernleşmeci bir padişahtı. Modern Türkiyenin eğitim kurumlarının yüzde 90ı, demir yolu, telgraf hatları onun döneminde kurulmuştur diye konuştu.
     Musulun Türkiyeye ait olması gerektiğini savunan Mehmet Ömer Alkan, Musul, Lozan Antlaşmasında çözülemeyen 3 konudan biriydi. 1925deki Kürt isyanından sonra da İngilizler dedi ki, Bak Kürt isyanı, Kürtler Türklüğü kabul etmiyorlar. Etmezler, doğrudur. 1923 yılında Beyruttan bir Kürtün Ankaraya yazdığı mektup vardı. Başlığı şudur; Kürtler, Türklerden ne istiyor. Bugün konuştuğumuz konular da farklı değil. 1925ten günümüze kadar sorunu askeri yöntemlerle çözmeye çalıştık. Halbuki sorunun çözümü orada değildi diye konuştu.
    
     -Atatürk, darbecilerle özdeşleştiriliyor-
    
     Alkan, bir öğrencinin sorusu üzerine, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili sorunun aslında Atatürkün kendisiyle doğrudan ilgili olmadığını ifade ederek, Temel sorun şuradan kaynaklanıyor. İlk kez 27 Mayıs 1960 darbesinden itibaren Atatürkçülük anayasal olarak resmi bir ideoloji haline geldi dedi.
     Alkan, şöyle konuştu:
     Öyle bir hal oldu ki otoriter bir rejimle demokrasiyi kesintiye uğratan insanlar, yani ordunun darbeci kanadıyla Atatürk özdeşleşmeye başladı. Böyle bir vahamet ortaya çıktı. Dolayısıyla darbeciye kızdığınızda Atatürke kızmış gibi oluyorsunuz. Çünkü kendilerinde kurdukları bir özdeşlik var. Atatürkü anlamak için yaşadığı dönemi anlamak gerekir. Diyorlar ki Türkiye çok kötüye gidiyordu, kardeş kavgasını önlemek, Atatürk milliyetçiliğini hayata geçirmek için darbe yaptık, parlamentoyu kapattık. Atatürkçü olacaksanız Türkiye tarihinin gördüğü ve yaşadığı en zor dönem 1918-1922 yılları arasına bakacaksınız. Önce bunları birbirinden ayıralım. Atatürkün eleştirilecek yanları olabilir ama bunu hakaret amacıyla değil anlamak için, belki daha iyisini yapmak için yapmalıyız.
    
     Muhabir: İdris Köle/Ferdi Akıllı
     Yayıncı: Hızır Hacısalihoğlu
25 Mart 2013 19:50
DİĞER HABERLER