İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın kendi bakan yardımcılarına operasyon yaptığını ve muhalefete sözde bilgiler sızdırmaya çalıştığını iddia eden CHP Genel Başkanı Özgür Özel, ‘‘Bir bakan kendi bakan yardımcısıyla kavgasına muhalefet partilerini alet etmeye çalışıyor.’’ dedi.
Özel, partisinin İmralı’ya ziyaret ile ilgili açıkladığı kararı destekleyerek eleştirilere ise “Ne sözümüzden döneriz ne başladığımız işi yarım bırakırız ne de birilerinin peşine takılıp vagon gibi Tayyip Bey ne diyorsa onun peşine gideriz. Gidene de saygımız var” sözleriyle cevap verdi.
CHP’nin “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinglerinin 72’ncisi Zonguldak’ta gerçekleşti. Madenci Anıtı önündeki meydanda düzenlenen mitinge katılan yurttaşlar, İmamoğlu ve diğer tutuklu belediye başkanları lehine sloganlar atarak, iktidarı istifaya davet etti.
CHP lideri Özel, mitingte İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile ilgili dikkat çeken bir iddiada bulundu. Yerlikaya’nın yardımcılarına operasyon düzenlediğini belirten Özel, ‘tas kafa’ tıraşlarıyla dikkat çeken Daltonlar Çetesi’nin liderini doğum gününü kutlamak için çete üyelerinin silahlarla kutlama yaptığını hatırlattı. Türkiye’de sokakların güvende olmadığını, uyuşturucu satıcılarının okul önlerine kadar indiğini söyleyen Özel, ‘‘Utanmasa Daltonlar’ın başının doğum günü pastasından bir dilim getirip evinin kapsısında servis edecekler. Allah hiçbir İçişleri Bakanı’nı Ali Yerlikaya’nın düştüğü duruma düşürmesin. Bu Ali Yerlikaya Atatürk’ün kurduğu CHP’nin İstanbul İl Başkanlığı’na kayyım sokmak için beş bin polis getiren zavallının biridir. Polisin derdini duymaz, nefret ediyor polisler bundan.’’ İfadelerini kullandı:
Özel’in konuşmasında öne çıkanlar şöyle:
“ERDOĞAN DÜŞ YAKAMIZDAN”“Erdoğan ülkeyi ilk geldiğinde hatırlayın bu ülke iyi yönetilmiyor diyordu. Hatta rahmetli Ecevit’e, rahmetli Ecevit’e diyordu ki ölünce mi bırakacaksın be adam diyordu. Senin diyordu diyordu ki yürüyemiyorsun diyordu. Ölünce mi bırakacaksın diyordu. Hatta Necmettin Erbakan hocasına dahi yaş yetmiş, iş bitmiş diyordu. Şimdi o Erbakan’ın yaşına geldi. O rahmetli Ecevit’in yaşına geldi. Biz onun o günkü yaşlarındayız ama onun yaptığı kabalığı, onun yaptığı saygısızlığı ona söylemeyiz. Ölümle işimiz yok. Allah sıhhat versin. Uzun ömür versin ama bıktık artık yakamızdan da düşüversin, yakamızdan da düşüversin. İlk geldiğinde ne diyordu? Ülkeyi şirket yönetir gibi yöneteceğim. Yaptı mı? Vallahi yaptı. Sözünü tuttu. 2018’de Cumhurbaşkanı oldu. Bir kabine açıkladı. Sağlık Bakanı’nın özel hastaneler zinciri var. Turizm Bakanı’nın oteller ve seyahat acenteleri zinciri var. Diğer taraftan Milli Eğitim Bakanı’nın özel okullar zinciri var. Gerçekten 2018’den sonra memleketi şirket yönetir gibi yönetmeye başladı. Şirketinin adını biliyor musunuz? Kadaş, Kara düzen Anonim Şirketi. AK Parti’nin kara düzeni. Kadaş, Kara düzen Anonim Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı şahsı tabii kim olacak. Şahsım Yönetim Kurulu Başkanıyım diyor. Sermayesi verginin yüzde 89’unu topladığı bu meydan. Bu ülkede dolaylı vergi yani zengin fakir ayırmayan vergi %68. Yani elektrik, su, telefon, gıda, giyim hepsinden alınan dolaylı vergi yüzde 68. Fabrikatör de aynı vergiyi veriyor elektriğe, mazota ya da giyime, kapısındaki bekçi de, en düşük maaşı alan işçi de aynı vergiyi veriyor. Yüzde 21 gelir vergileri. Yani maaşınızı çekerken çekmeden ödediğiniz vergi. Toplamı yüzde 89. Teyze vallahi öyle. Yüzde 68 dolaylı vergi, yüzde 21 maaşı çekmeden ödediğim vergi yüzde 89. O kadar holdinglerin, büyük şirketlerin, ihracatçıların, ithalatçıların, hizmet sektörünün kazancından verdiği vergi yüzde 11. İşte bu kara düzenin sermayesi budur.
AKPi’nin kara düzeninin sermayesi budur. Gelir vergisine yılda 12 maaşın üçünü verenlerdir bu sistemin sermayesi. Eskiden iş bulana sorarsın ne kadar maaş? Maaş normal ama 12 ayda 4’te ikramiye var. 16 maaş derdi. Şimdi öyle şeyler kalmadı ama 12 maaşın üçünü artan vergi dilimlerine kurban ediyoruz. Yılda 12 maaşın üç tanesi devlete gidiyor. Cebinize bile girmeden. O yüzden bu sistemin sermayesi garibanın alın teridir. Emeklinin yıllarca döktüğü göz nurudur. Nasırlılaşmış ellerindeki alamadığı hakkıdır emeklinin. Bu kara düzenin sermayesi. Bu kara düzende biri zengin, biri fakir. Biri güvende, biri güvende değil. Bu kara düzende zengin en iyi sağlık hizmetini alır özel hastanede. 5 yıldızlı otel gibi gariban telefon başında randevu bekler. Gider saatlerce orada bekler. İlaç almaya gider, onu ödemez. Efendim farkını burada vereceksin. Yüzdesi maaştan kesilecek öbür sefere bilmem ne eklenecek. Öbür yandan zenginin çocuğunu evin bahçesinden servis alır götürür. Öbürü sabahın karanlığında devlet okuluna yürür.
“BU KARA DÜZENİ HEP BERABER BİTİRECEĞİZ”Birinin çocuğu en iyi eğitimi alırken öbürünün çocuğu hayata kapatamayacağı kadar bir farkla arkadan başlar. İşte net olarak söylüyorum. Zonguldak’tan net olarak söylüyorum. Tayyip Bey gidiyor bizim belediyelere çöküyor ya, gidiyor şirketlere çöküyor ya, nereyi bulursa çöküyor ya iktidara gelince AK Parti’nin kara düzenine, Kadaş’a çökeceğiz hep beraber milletimizle. Kadaş’a çökeceğiz. Bu kara düzeni hep beraber bitireceğiz. Var mısınız? Varız! Var mısınız? Varız! Yukarı mahalle kimse ses etmesin şunları bir duyayım. Var mısınız? Var mısınız? Arka taraf Tayyip Bey’in miting meydanı. Bulsa yapacak. Var mısınız? Helal olsun. Var mısınız? Bu kara düzen değişecek.
“İŞSİZLİKTE, ENFLASYONDA, YOKSULLUKTA AVRUPA BİRİNCİSİYİZ”And olsun ki Zonguldak’tan ant içiyorum ki AK Parti’nin kara düzenini bitireceğiz. Emekçinin hakkını alacağız, emeklinin hakkını alacağız. Esnafı da kayıracağız. Çiftçiyi de milletin efendisi yapacağız. Söz veriyoruz. Bakın bu kara düzende bu kara düzende bir de tutturuyorlar efendim enflasyon var ama hayat pahalılığı var ama bir bizde mi var? Her yerde var. Enflasyon Avrupa’nın da derdi. Dünyanın da derdi. Vallahi bunlar 2 kere 2 4 eder dese gideceğim kerrat cetvelini kontrol edeceğim bir yanlışlık olmasın diye. Bakın işsizlikte Avrupa birincisiyiz. Enflasyonda Avrupa birincisiyiz. Yoksullukta Avrupa birincisiyiz. Gıda enflasyonu dünyanın 7 katı. Kırmızı etin dünya ortalaması 7 dolar, Türkiye’de 21 dolar. Yani Hans hem maaşı alırken gidiyor 2400 Euro alıyor. Bizimki 300 Euro maaş alıyor. Ama Hans et yiyecek mi? 7 dolara yiyor.
Bizim Hasan et almaya kalksa 21 dolar alıyor. Maaşta bizden 10 kat iyiler eti 3’te 1 fiyatına yiyorlar. İşte dünyada da enflasyon var diyenlere inanmayın. Türkiye yıllık enflasyonunu daha doğrusu Türkiye’nin aylık enflasyonu Ekim ayı enflasyonu bütün Avrupa’nın yıllık enflasyonundan yüksek.
”UTANMASALAR DALTONLAR ÇETESİNİN DOĞUM GÜNÜ PASTASINDAN BİR DİLİM GETİRİP ALİ YERLİKAYA’YA GETİRECEKLER”Onun için her yerde var bizde de aynısı var demeyin. Dünyada en çok suç işlenen 10’uncu ülkeyiz.90 ülke arasında ilk 10’dayız. Öyle bir hale geldi ki sokaklar güvenli değil. Karanlıkta eve giden kadın tedirgin, sokağında güvenli değil. Çocuklar güvenli değil. Okul önlerine kadar gitmiş uyuşturucu, çocuklar evlatlar güvenli değil. Küvez’deki bebek güvenli değil. Yenidoğan çetesinden Küvez’deki iki günlük bebek güvenli değil. Geçen gün geçen gün Ali Yerlikaya çıkmış İçişleri Bakanı, suç örgütleriyle etkin mücadelemiz devam edecek dedi. O gün akşam Daltonlar çetesinin reisi Can Dalton, hani var ya Daltonlar çetesi onun reisi Joe Dalton vardı. Burada Can Dalton var. Daltonlar Çetesi’nin reisinin yaş günüymüş. Türkiye’nin dört bir yanında ellerinde makinalı silahlarıyla havaya ateş açarak çete liderinin yaş gününü kutladılar.
O gün sabah Ali Yerlikaya suç örgütleriyle etkin mücadele devam edecek diyordu. Utanmasa Daltonların başının doğum günü pastasından bir dilim getirip evinin kapısında ona servis edecekler. Allah hiç bir İçişleri Bakanı’nı Ali Yerlikaya’nın düştüğü duruma düşürmesin. Yazıklar olsun. Bakın Ali Yerlikaya AK Parti’nin kara düzeninin İçişleri Bakanı. Üsküdar Meydan’da deniz görülmezdi. Öyle bir işgal var. Nerede bir AK Partili büfeci kaçak büfe yapmış. Orayı Ekrem Başkan düzenleyeceğiz dedi. Zabıtayı yolladı o zaman İçişleri Bakanı değil Ankara İstanbul valisiydi karşısına zabıtanın polisi dikti. Bir ay uğraştı o işgalcileri kurtarmak için. Sonunda Ekrem Başkan başardı mahkeme kararlarıyla şimdi Üsküdar Meydan bütün Üsküdarlıların. Bu Ali Yerlikaya işgalci çetelerin koruyucusudur. Bu Ali Yerlikaya Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi’nin İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum sokmak için 5.000 tane polis getiren zavallının biridir, zavallının biridir. Polisin derdini duymaz. Nefret ediyor polisler bundan. Polisin derdini duymaz. Kendisine bağlı jandarmayı dinlemez. Bu çocukların hakkını vermez. Gece gündüz çalıştırır. Ağzına almaz polisin hakkını, jandarmanın hakkını ama devamlı savunur yandaşların hakkını.
”KENDİ BAKAN YARDIMCISINA OPERASYON YAPIP BİZİM TARAFA SÖZDE BİLGİLER SIZDIRIYOR”Bu Ali Yerlikaya’ya bu İçişleri Bakanı’na şunu söylüyorum. Kendi bakan yardımcıların hakkında operasyon yapmaya bizim tarafa oralardan sözde bilgiler sızdırmaya çalışma. Ne haliniz varsa görün. Yakamızdan düşün. Yakamızdan düşün. Bir bakan kendi yardımcısıyla kavgasına muhalefet partilerine alet etmeye çalışıyor. Bir bakan. Ama bu işlere, bu işlere sebebiyet veren birisi var. O da bu kifayetsizleri, bu beceriksizleri, bu devlet adamlığından anlamayanları başımıza musallat eden Recep Tayyip Erdoğan. Ondan başkası değil. Bir yandan burada madenci anıtının önündeyiz. Madenci anıtının önünde hem Zonguldak’ta, Bartın’da Ermenek’te, Manisa’da, Soma’da hayatını kaybedenlerin önünde saygıyla eğiliyoruz. Allah gani gani rahmet eylesin. Biliyorsunuz Manisa’da, Soma’da 301 maden işçisi hayatını kaybetti. Bütün Türkiye ağladı. Dediler ki, herkes unutursak yüreğimiz kurusun. Bugün buraya çıkarken baktık AK Parti döneminde 2.050 madenci iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiş. Yani AK Parti döneminde bir Soma faciası olmamış. Yedi tane Soma faciası olmuş. Önlem alacağız dediler. Soma’dan sonra Ermenek oldu. Önlem alacaklardı. Ardından Amasra oldu. Önlem alacaklardı İliç faciası oldu ve 2.050 madenci şehit oldu. Maalesef AK Parti döneminde 52.455 emekçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Türk Türkiye Taşkömürü Kurumu’na güvenli üretim için 14.000 işçi alınması lazım diyorlar. 7.000, 14.000 işçi olması lazım diyorlar. 7.740 işçiyle çalıştırıyorlar.
İBB İDDİANAMESİNE TEPKİEkonomi bu halde, ülke perişan, Zonguldak ülkeden de perişan. Ama bir yanda kötü yönettikleri bu ülkede kötü yönettikleri için bırakıp gitmeleri gereken mevkilerden oturdukları koltuklardan kalkmamak için her şeyi göze alanlar var.
19 Mart 2025 tarihi AK Parti’nin siyasette havlu attığı tarihtir. Ben Ekrem İmamoğlu’yla ben Mansur Yavaş’la ben CHP’li belediye başkanlarıyla ben Cumhuriyet Halk Partisi ile rekabet edemem. Kadın kollarıma güvenmiyorum. Gençlik kollarıma güvenmiyorum. Ana kadememe güvenmiyorum. Hiçbir partide olmayan bir kol kurmam lazım deyip, Yargı kollarını kurup, başına kendi Bakan Yardımcısı’nı gidip de, kendi Bakan Yardımcısı’nı başına gidip de İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı diye atayıp, o günden sonra geleceğin iktidarına Türkiye’nin bir sonraki Cumhurbaşkanı’na darbeye girişen bir anlayışla muhattabız.
O günden beri iddianame bekledik. Dedik ki, yargılanmak için değil yargılamak için iddianameyi bekliyoruz. 3.900 sayfa iddianame yazdılar. 10 gün önceden iletişimine başladılar. Tuğla gibi iddianame diye. Çıktı, baktık iddianameye, 400 kişi yargılanıyor. Her birinin isminin altına tüm yargılananların adını yazmış ki sayfa tutsun 500 sayfa. Bir kişi bir iddiada bulunmuş dört kişi hakkında. Sona koyup “sondadır ek 1’dedir, ek 3’dedir” diyeceğine herkes için onu altına bir daha bir daha yapıştırmış.
Özetlese 40 sayfa, 50 sayfada anlatacağı mevzuyu içinde kanıtı olmadığı için 4.000 sayfa diyebilmek için arayan aradığını bulamasın normal vatandaş bir şey sansın diye uzatıp durmuşlar. Ama şuna hepimiz gördük ki yaz boyunca iftira attılar. 8 ay boyunca iftira attılar. Para dediler para çıkmadı. Rüşvet dediler, rüşvet çıkmadı.
Ne görüntü, ne kanıt, hiçbir şey çıkmadı. Şimdi geldiler, Erdoğan’ı da büyük büyük laflar ettirdiler. Ahtapot dediler. İddianameye ahtapot yazdılar. En sonunda baktılar ki baş edemiyorlar. İddianamenin bir yerine Cumhurbaşkanının gönlü olsun diye Cumhuriyet Halk Partisi’ne kapatma davası yaptılar, onu Ankara’ya yolladılar. Şunu söyleyeyim; Ben partinin şimdiki Genel Başkanı’yım. Ne ben ne öncekiler ne de bundan sonrakiler. Atatürk’ün partisine el uzattıran namerttir, alçaktır, şerefsizdir. Hodri meydan. Hodri meydan.
Savaş meydanlarında kurulmuş partiyi kendisinin partisi gibi avukat ofisinde kurulmuş onun bunun icazetiyle siyasete devam etmek için Trump’a koşmuş partilerle karıştırmasınlar. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi Türkiye’nin son kalesidir teslim olmadı, teslim olmayacak. Ama ama şu kadarını söyleyeyim. Bunları bir kez daha Zonguldak’ın AK Partili MHP’li güzel insanlarına sesleniyorum.
Zonguldak’ın AK Partili MHP’li ancak vicdanlı insanlarına sesleniyorum. 8 aydır TRT’de benim de bu meydanın da parasıyla maaş ödediğimiz TRT’de 8 aydır A Haber’de, TGRT’de, merkez medyada ne duydunuz? 560 milyar lira yolsuzluk dediler. 56 lira bulamadılar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi 1.200 cep telefonu aldı, dağıttı dediler.
“BAVULLARLA PARA TAŞINDI DEDİLER. İÇİNDEN JAMMER ÇIKTI”İddianamede yok. Asla ve asla doğru değildi. Yalan olduğunu iddianamede yok oldu. Ekrem İmamoğlu’nun lüks arabaları dediler. Milliyetçi Hareket Partili milletvekiline ait olduğu çıktı. Fatih Keleş’in evinin altından 2 milyon dolar çıktı dediler. 1 kuruş bile çıkmadığı ortaya çıktı. Hakan Bahçetepe’nin belediyesindeki kasadan dolar çıktı dediler. Belediyenin mühürü çıktı. Ekrem İmamoğlu’nun korumasının Giresun’daki yayla evinden kasa kasa dolar çıktı dediler. İki kutu beylik silahın mermisi çıktı. Bavullarla para taşındı dediler. İçinden jammer çıktı.
İddianamede para değil jammer yazıldı. İsim verip restoranda oturdular. Çantalarla para taşıdılar dediler. O restoranda öyle bir olayın olmadığı ortaya çıktı. Bu kadar kul hakkına rağmen yaz boyunca 8 ay boyunca marttan beri bu kadar yalanı söyleyenler şimdi ne yapacaklar? Tayyip Bey ilk gün diyordu ki bir aya kalmaz. İnsan içine çıkamazlar. Yakında birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar diyordu. Tayyip Bey ayıptır söylemesi o lafından beri 72’nci meydandayım. Zonguldak’tayım. İnsanların arasındayım. Yüzlerine bakarak söylüyorum. Arkadaşlarımız masumdur. Senin bu savcın iftiracının tekidir. İftiracının tekidir.
Şimdi siz MHP’nin, AKP’nin sanki bunlar doğru söylüyor diye sanıp bunlara aldanıp şimdi doğrusunu öğrenenlere diyorum ki bu AK Parti’nin doğru yanı yoktur. AK Parti’nin kara düzeni ayakta kalmak için yalana sarılmıştır. İftiraya sarılmıştır. Bunlar makamlarında otururken size yoksulluk çektirmektedir. Açlık çektirmektedir. Dünyanın en pahallı etini, en pahallı internetini dünyadaki en büyük gıda enflasyonunu yaşatanlar ayakta kalamadıkları için yalana sarılmışlardır. Burada şu şunu da söylemek lazım. Ekrem Başkan’a ilk iftiraları atan gizli tanık meşeydi.
İddianame çıktı. Meşe yok. Nerede meşe? Meşeyle arası bozulmuş meşenin kafası bozulmuş. Onları söylemem. Başka şeyler söyleyeceğim deyince binaya bile almamışlar. İntihara kalkışmış. Meşe bir sürü şey söyledi. Onlarla Ekrem Başkanı içeri attılar. Şimdi meşe yok. Bunları meşe söyledi. Ama ilke de söyledi deyip, 9 ay sonra meşe yerine ilkeyi getiriyorlar. Futbolda oyuncu değişikliği olur. Biri çıkar biri girer. Oyundur. Basketbolda olur.
“İFTİRALARI MİLLETİMİZİN ÖNÜNDE ÇÜRÜTECEĞİZ”Oyundur. Tiyatroda oyuncu hastalanır, yerine başkası oynar. Oyundur. Adalette oyuncu değişikliği olmaz. Adalette şahit değişikliği olmaz. Adalette böyle iftira olmaz. Böyle kul hakkı yenilmez. Önce başkasına o vazgeçtim deyince 9 ay sonra başkasına attıramazsınız. Bu milleti bunlara inandıramazsınız. Ama buradan Tayyip Bey’e açık çağrımızı tekrarlıyorum. Biz kendimize, Ekrem Başkanımıza, arkadaşlarımıza güveniyoruz. Eğer sen de savcılarına güveniyorsan, bu yalanların açıkça ortaya çıktığı iddianame, tel tel dökülen iddianame’ye güveniyorsan, çıkın karşımıza. TRT’den canlı yayın istiyoruz. Bütün televizyonlardan canlı yayın istiyoruz. İftiraları milletimizin önünde çürüteceğiz. Perişan edeceğiz hepinizi. Perişan edeceğiz.
Bu TRT’ye ben artık hakkımı helal etmiyorum. Siz de etmeyin. Hakkınızı helal ediyor musunuz? Etmiyoruz. Bakın, sizin ödediğiniz vergilerle maaş alanlar son bir haftada 133 tane haber adı altında haber ve yorum yaptılar. 12 saat 7 dakika iftira attılar. Öyle ki Ekrem Başkan’ın oğluna yolladığı 712 bin lirayı 712 milyon diye anlattılar. Dedik ki bu ne büyük yalan. 3 gün sonra bizim zorumuzla haberi kaldırdılar. Özür dahi dilemediler.
”YAZIKLAR OLSUN ANADOLU AJANSI’NA”Biraz önce söyledim Bahçetepe’nin, Hakan Bahçetepe’nin belediyedeki odasına gidiyorlar. Kasayı açıyorlar. Televizyonda izliyorum. Gazi Osmanpaşa Belediyesi’ne operasyon belediye başkanının kasasından böyle dolar çıkarıyorlar. Çıkarıyor da bitmiyor. Çıkardıkça çıkarıyor. Dedim ya belediye başkanının kasasında doların işi ne? Makam odasında doların işi ne? Arama tutanağını istedim. Arama tutanağı geldi. Kasanın içinden mühür çıkmış. Dolar, molar yok. Görüntü. Aradık TRT’yi Anadolu Ajansı yolladı.
Aradık Anadolu Ajansı’nı elimizde boş kasa görüntüsü yoktu. Stok videodan kullandık. Dolar görüntüsüne denk gelmiş. Yazıklar olsun. Yazıklar olsun. Şimdi bugün de, bugün de biraz önce haberi geldi. Kendisinden konuştum. Selamını da bu meydana söyleyeceğim. Mansur Yavaş Başkanımız dünyanın en temiz adamı, en çalışkan adamı böyle bir adama kara çalmaya çalışıyorlar. Önce bir operasyon yaptılar.
”KONSER MONSER ZORLADILAR. İFTİRA ATTIRAMADILAR”AK Parti döneminden işe alınmış kişileri aldılar. Onların da bir suçu yok. Belediyede yıllardır çalışmışlar. Konser monser zorladılar. İftira attıramadılar. Mansur Başkansız bir iddianame çıktı. Sonra Mansur Başkan hakkında bir daha bir yargılama izni, şimdi İçişleri Bakanlığı güya vermiş izni, bunu köpürtmeye çalışıyorlar. Başkanla konuştum. Müfettişler geliyor, gidiyor, geliyor, gidiyor. Neyi soruşturuyorlar biliyor musunuz? 19 Mart darbesinden sonra siz de çıktınız ya, yürüyüşler yaptınız her akşam. Doğru mu? Evet.
”GÜNÜ GELİNCE ERDOĞAN’I AMA EKREM BAŞKAN YENECEK AMA MANSUR BAŞKAN YENECEK”Ankara’da Ankaralılar çıktı, ODTÜ’lüler çıktı. O günlerde büyük yağmur yağdı. Çocuklar parkta ıslandı. Etrafında polisler var. Mansur Başkan demiş ki oraya battaniye yollayın. Üşümesin çocuklar. 20 yaşında gençler bu. Oraya demiş ki çorba arabası yollayın. Sıcak çorba içsinler. Efendim belediyenin parasıyla ODTÜ’lü öğrencilere battaniye yollama suçu, ODTÜ’lü öğrencilere sıcak çorba ikram suçu. Eğer o suçsa Mansur Başkanı’n suçu, olsun bütün Cumhuriyet Halk Partili’lerin suçu.
Bunu suç gören anlayıştan bu ülkeyi kurtarmak da hepimizin boynunun borcu. Hepimizin boynunun borcu. Bir tarafta Melih Gökçek Ankapark’a plastik plastik canavarlara, ejderhalara bu milletin milyonlarını milyarlarını yedirdi geldi israfı durdurdu. Onun yandaşa yedirdiği paraları üniversite öğrencisine çorba ikram etti diye Mansur Başkanı’na sataşanlara şunu söylüyoruz: Ekrem Başkanı’n suçu, Erdoğan’ı yenme suçu. Mansur Başkanı’nın suçu, Erdoğan’ı yenme suçu. Günü gelince Erdoğan’ı ama Ekrem Başkan yenecek ama Mansur Başkan yenecek. Bir tane CHP’li kalsak o çıkacak seni yenecek. Kurtulamayacaksın. Kurtulamayacaksın.”
İMRALI AÇIKLAMASIDün Mecliste bir oylama yapıldı. Takip ettiniz. Türkiye’de bütün dikkatleri oraya topladılar. AK Parti ile birlikte iki parti şimdi İmralı Adası’na gidecek. Abdullah Öcalan’ı ziyaret edecek. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu komisyona girerken çok tartışmalar oldu. Ne sözler söylediler. Ne dedik? Biz Cumhuriyet Halk Partisiyiz. Bizim içinde olduğumuz değil olmadığımız komisyondan korkun dedik. Sordum. O zaman miting meydanlarında sordum. Bize güveniyor musunuz? Dediler evet. Şimdi bir daha soruyorum. Cumhuriyet Halk Partisi’ne güveniyor musunuz? Evet. İşte bu Cumhuriyet Halk Partisi birileri Kürt sorunu yoktur, Kürt yoktur hatta Kürtlerin varlığını inkar ederken olur olmaz laflarla Allah muhafaza “en iyi Kürt ölü Kürt” gibi lafları kullanan birileri şimdi gelmiş Kürt sorununu çözmek için İmralı Adası’na ya gidilecekmiş ya gidilecekmiş. Biz Dem Parti ile görüşürken bayramlaştık diye, selamlaştık diye bize terörist diyenler şimdi bizi bir şeye zorlamaya çalışıyorlar.
Biz Kürt sorununun varlığını cesaretle söyledik, söylemeye devam ederiz. Demokrasilerde sorunlar demokratikleşerek çözülür. Sorun üstüne kararlılıkla giderek çözülür. Asla ve asla zorlamalarla, tartışmalarla bu şekilde çözülmez. Bu bugün belediyelerde kayyumlar durmaktadır. Siyasi tutuklular 10 yıldır hapistedir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin 16 belediye başkanı hapistedir. Evlatlar, çocuklar, kadınlar zulüm görmektedir.
Kürt’ün gencinin de Türk’ün gencinin de büyük sorunlarına Meclis duyarsızdır. Biz meseleyi asla ve asla hiçbir şekilde engelleyerek, barışın gelmesini engelleyerek, Kürt sorununun çözülmesini engelleyerek, terörün bitmesini engelleyerek bir tutum takınacak değiliz. Cumhuriyet Halk Partisi ilk gün durduğu yerdedir.
Doğruların, demokrasinin, sorunun çözümünün arkasındadır. Kimsenin peşine takılmak, kimsenin dediğini yapmak, kimsenin planladığı planın parçası olmak zorunda değildir. Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkenin barışının kardeşliğinin güvencesidir. Tüm Kürt kardeşlerimi, tüm Türkler gibi, bu ülkede farklı etnisiteden yaşayan herkes gibi yürekten kucaklıyorum.
“NE SÖZÜMÜZDEN DÖNERİZ NE BAŞLADIĞIMIZ İŞİ YARIM BIRAKIRIZ”Onların derdi derdimizdir. Sorunu sorunumuzdur. Gelecek hep birlikte hepimizindir. Türkiye birdir, bütündür, başaracaktır. Kardeşliği de kuracağız, zenginliği de hep birlikte getireceğiz. Alevisiyle, Sünnisiyle Kürtüyle, Türküyle bu ülkenin tüm insanlarını kalpten, yürekten selamlıyoruz.
Ne sözümüzden döneriz ne başladığımız işi yarım bırakırız ne de birilerinin peşine takılıp vagon gibi Tayyip Bey ne diyorsa onun peşine gideriz. Gidene de saygımız var. Ancak Cumhuriyet Halk Partisi’ni dediğini yapar ya da Cumhuriyet Halk Partisi’ne günü geldiğinde onların dediğini yapar diyenler şunu görsünler kurucu partiyiz. Kurucu iradeyiz. Siyasetimizi kendimiz kurarız. Hesabı da millete sadece kendimiz veririz.”