Paşa dedesi Gülen Hocaefendi ile akraba

Paşa dedesi Gülen Hocaefendi ile akraba
Edirne müdafii meşhur Şükrü Paşa’nın adına 1999’da yapılan görkemli anıtın ardından güzel bir çalışma daha bitmek üzere.
Torunu Sevgi Edirne Kutlukan’ın hazırladığı Şükrü Paşa kitabı, Zaman Kitap’tan yayınlanacak. Önceki gün, vefatının 92. yılında bir mevlitle anılan Şükrü Paşa, kahramanca mücadelesiyle Türk tarihine adını altın harflerle yazdırmıştı. Yalnız asker Şükrü Paşa'nın ruhu şâd oldu “Düşman hatları geçtikten sonra ölürsem, kendimi şehit kabul etmiyorum. Beni mezara koymayın. Etimi itler ve kuşlar çeke çeke yesinler. Fakat müdafaa hattımız bozulmadan şehit olursam, kefenim, lifim, sabunum çantamdadır, beni bu mahalle gömeceksiniz ve gelen nesiller üzerime bir abide dikecekler.”şeklindeki sözleri ve müthiş savunmasıyla adını tarihe altın harflerle yazdıran Edirne Müdafii Şükrü Paşa’nın önceki gün ölüm yıldönümüydü. 5 Haziran 1916’da hayatını kaybeden Şükrü Paşa’nın vefatının 92. yılı münasebetiyle torunu Sevgi Edirne Kutlukan’ı Kandilli’deki yalısında ziyaret ettik. Sevgi hanım, Paşa’nın en küçük oğlu Osman’ın kızı. Onunla bir taraftan hoş bir sohbet ederken diğer taraftan da zihninde hâlâ taptaze yaşayan hatıralarını dinledik. Sevgi Hanım, 1857 yılında Erzurum’da doğan Şükrü Paşa’nın hayatındaki ilk büyük acıyı babasının ölümüyle tattığını söylüyor. Annesi, aile dağılmasın anlayışıyla amcasıyla evlendiğinde bu olayı kabullenmeyerek askerî eğitimine devam etmek üzere İstanbul’da gelmiş. Harbiye’deki eğitimi sırasında zekâsı gözden kaçmayan Paşa, Almanya’ya gönderilmiş. Kıdemli yüzbaşı olarak İstanbul’a dönüp askerî eğitmenliklerde bulunmuş. Manastırlı Nuri Paşa bu yetenekli ve zeki askeri büyük kızı Zafer ile evlendirerek kendine damat yapmış. Gittiği her yere ciddiyet götüren Şükrü Paşa mareşalliğe kadar yükselmiş, ama ordu müfettişliği sırasında saraya jurnallendiği için Selanik’e sürülmüş. Düşüncelerini çekinmeden söylemesi Damat Ferit Paşa’nın övgülerine mazhar olmuş. İttihat ve Terakki Hükümeti ile ters düşünce rütbesi korgeneralliğe indirilse de Edirne müdafaasındaki kahramanca mücadelesi Paşa’yı tekrar orgeneralliğe yükseltmiş. 5 ay 5 günlük müdafaa Sevgi Hanım’dan bozgun üstüne bozgunların yaşandığı bir dönemde Şükrü Paşa’ya Edirne’yi müdafaa etme görevinin 40 günlüğüne verildiğini öğreniyoruz. Ama o, cephanenin bittiği, açlığın baş gösterdiği bir dönemde tam 5 ay 5 gün direnmiş. Sonunda Edirne halkının ve ecdat yadigârı eserlerin daha fazla zarar görmemesi için Bulgar askerlerine teslim olmak zorunda kalmış. Paşa’yı ayakta karşılayan Bulgar Kralı, özür dileyerek kılıcını iade etmiş. Sevgi Hanım, 6 ay süren esaretten dönüşü sırasında halkın Paşa’yı tezahüratlarla karşılamak için beklediği, ama ‘Halk seni linç edecek’ uydurmasıyla perdeleri kapalı bir trenle evine döndüğü bilgisini veriyor. “Onun Edirne’den dönüşü çok hazindir” diyor Sevgi Hanım. Kendisini hemen emekli eden İstanbul hükümetinin bu davranışı Paşa’yı manen çökertmiş. Ama aile saadeti acısını biraz da olsa hafifletmiş. Edirne’de iken yakalandığı siyatik hastalığının tedavisi için gittiği kaplıcada vefat etmiş. ‘Paşa’nın madalyalarını satmak zorunda kaldık’ Sevgi Hanım, dedesinin bu hazin hikâyesini Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’a komşu olan Şişli’deki evlerinde babaannesi ve halasından dinlemiş. Dedesinin mütedeyyin, mütevazı ve yufka yürekli bir insan olduğuna, babaannesi evdeki yardımcılara kusur bulduğunda üzüldüğüne dikkat çekiyor. Ortanca kızı Saime’yi isteyen, geleceği çok parlak bir genci içki içtiği gerekçesiyle naif bir dille reddetmiş. Atlara olan sevgi ve merhameti ise bambaşkaymış. Sevgi Hanım, Paşa’nın üzerine titrediği kütüphanesi ile kendi yazdığı matematik ve balistik kitaplarının meşhur Fatih yangınında kül olduğunu içi acıyarak anlatıyor. Zamanında çok fakr-u zaruret çektiklerini, Paşa’nın madalyalarını ve ipek halıları satmak zorunda kaldıklarını anlatırken gözleri doluyor. “Bizim büyüklerimizin kıymeti öldükten sonra anlaşılır.” diyen Sevgi Hanım, hayatındaki en büyük mutluluklardan birini Fethullah Gülen’in akrabası olduğunu öğrenince yaşamış. Bu sayede soyunu sopunu bilmediği ve akrabalarını tanıyamadığı için üzülen babasının ruhunun şâd olduğunu düşünüyor. Şükrü Paşa’ya kendi evlatlarından görmediği hayrı Hocaefendi’nin gösterdiğini söylüyor. İlk kez Edirne’ye Gülen sayesinde giden Sevgi Hanım çok sevdiği babaannesi ve halalarını yâd etmiş Edirne topraklarında. Edirne halkının dedesini bir başka sevdiğini oraya gidince daha bir hissetmiş. Dedesi adına kurulan vakıf ve yurttaki öğrencileri ziyareti sırasında yaşadıklarını ise hiçbir mutluluğa değişemeyeceğini üstüne basa basa vurguluyor. Şimdilerde Sevgi Hanım yeni bir heyecan yaşıyor. ‘Edirne Müdafii Mehmet Şükrü Paşa’ adlı kitabın sunum kısmını kendisi hazırlamış. Yakında Zaman Kitap’tan çıkacak olan kitap, şu an basım aşamasında. Ne diyelim, ruhun şâd olsun Şükrü Paşa! Fethullah Gülen’in zerafetine hayran oldum Fethullah Gülen televizyonda Şükrü Paşa’nın torunu olduğunu söyleyince ona bir mektup yazdım. Sonra Hocaefendi’den gayet aydınlatıcı bir mektup geldi. Orada akrabalık meselesini şöyle anlatmış: Şükrü Paşa’nın babası ölünce annesi, amcasıyla evleniyor. Amcasından olan kızı Güllü Hanım, Hocaefendi’nin dört jenerasyon önceki anneannesi. Hocaefendi inzivada iken benimle görüşmek istedi. Bir arkadaş, “Makyajlı, başı açık halinle nasıl gideceksin? Hem Gülen kadınlardan nefret eder.” dedi. Gitmekten vazgeçtim, ama sonra ikna oldum. “Hocaefendi hazırlık yaptı, sizi eşinizle beraber bekliyor.” dediler. Nasıl biri çıkacak karşımıza diye meraktan çatlıyoruz eşimle. Sonra kapı açıldı, bir baktık kılık kıyafetiyle şık, diplomat gibi bir adam karşımızda; son derece nazik, beyefendi. Bizi hemen sofraya davet etti. O kadar zarifti ki, hayran oldum. Yemekten sonra çayla hurma verdiler, çok hoşumuza gitti. Bir insan bu kadar şeker olabilir. Bize “Neden soyunuzu, ailenizi araştırmadınız?” dedi. Rahmetli babamın çok aradığını, ama kanserden vefat ettiğini söyledim. Sonra beni Edirne’ye götürdüler, dedemin topraklarına. Ondan sonra Hocaefendi ile 6 ayda bir mektuplaştık, 3 kere Amerika’ya ziyaretine gittim. Anladım ki o bir vefa insanı.

İŞTE MİLLET RUHU

07 Haziran 2008 12:51
DİĞER HABERLER